Mesleğe spor yazarlığı ile başlayan, ForuFourTwo’da yazarlık, Radyospor’da promramcılık yapan Türkiye’nin en genç medya patronu: Babamdan tek kuruş almadım
Boxer dergisinin 22 yaşındaki yeni sahibi Emir Ekşioğlu, Canan Kaya’nın sorularını yanıtladı.
Bir dönem Türkiye’nin en çok satan erkek dergisi olan ve 2013 yılında yayına ara veren Boxer, artık yeni sahibiyle yayına devam edecek.
Telif hakları son olarak Nikkei Mutlu Dergi Grubu’nda olan derginin yeni sahibi, genç gazeteci Emir Ekşioğlu oldu. Aynı zamanda daha önce yazarlığını yaptığı bir derginin dümenine oturan Ekşioğlu, popüler dergiyi yeni kadrosu ve yeni yüzüyle yeniden okurla buluşturacak.
Genç yaşta medya patronu olmanın yanı sıra, medya sektörüne de oldukça erken bir yaşta giren Emir Ekşioğlu, Boxer’dan önce köşe yazarlığına ilk olarak FourFourTwo dergisinde başlamıştı. Ardından radyo programcılığının yanında bir dönem Cumhuriyet’te de yazı ve röportajları yayınlandı.
Türkiye’nin en çok satan erkek dergisinin 22 yaşındaki yeni patronu Emir Ekşioğlu’yla, hem satın alma sürecini hem de okuyucuları nasıl bir Boxer’la buluşturacağını konuştuk. Taksim Gezi Parkı’nda gerçekleştirdiğimiz röportajda, Boxer’ın yanı sıra ufak da olsa güncel ve siyasi olaylara da değindik. İşte, Ekşioğlu’nun açıklamaları…
Yazarlığını yaptığın bir derginin sahibi olmak nasıl bir duygu?
Aslında Boxer’a girmem bir tesadüf oldu. Hem muhabirlik hem de yazarlık yapıyordum. Biraz farklı bir tecrübe oldu benim için. O dönem bazı uluslararası isimlerle de röportaj yaptım. 20 yaşıma yeni girmiştim. Kapandığında da çok şaşırmıştım. Hatta arkadaşlarıma ‘neden kapanıyor ki bari satılsın’ filan demiştim. Ardından satıldığı yönünde bir haber geldi. Sağ olsunlar ilk bana söylediler. Çünkü ben onlara daha önceden haber bırakmıştım ve kolluyordum. Sonra görüştük ve 4 ay içerisinde satın aldım. Türkiye’nin en çok satan erkek dergisinin sahibi olmak gerçekten farklı ve özel bir duygu.
Neden 4 ay sürdü?
Hem benim kişisel işlerimden hem de karşı taraftan kaynaklı yoğunluk sürecinden dolayı uzadı. Meselâ Boxer’ın satış haberi ilk geldiğinde Karadeniz’de tatildeydim, hemen geldim, görüştük.
İmzayı ne zaman attın?
24 Aralık’ta imzalar atıldı.
“BEN OLMASAM DA ANNEM YAYIN YÖNETMENLİĞİ’Nİ YAPAR”
Boxer’ı alma fikrinde ailenin bir etkisi oldu mu?
Ailemde medyayla ilgili hiç kimse yok ve Türkiye’nin en kalabalık ailelerinden biri… Medyayla ilgileri olmadığı için de farklı geliyor onlara. Ama anneme o kadar çok anlatıyorum ki ben olmasam o yayın yönetmenliğini yapar yani. O denli bilgi sahibi oldu diyebilirim.
“İNSANLAR ŞAŞIRIYOR”
Nasıl tepkiler aldın peki?
Medya sektöründe en altta bile yer almak çok farklı. Çoğu insanın bedavaya yapabileceği bir şey. Kaldı ki ben çoğu yerde ücret almadan yaptım bu işi. Diğer sektörlerden çok farklı. Tabii şimdi medya patronu olunca da insanlar şaşırıyor. Başta çok fazla kişiye söylemedim. Çünkü büyük projeleri paylaşınca araya bir şey giriyor ve bir şekilde olmuyor.
“EN BÜYÜK HAYALİM YAZAR OLMAKTI”
22 yaşında medya patronu olmak ne hissettiriyor sana?
Gençliğimin ilk yıllarında en büyük hayalim yazar olmaktı. Yazar olmak derken, kitap yazmaktan bahsediyorum. Ortaya bir ürün koymak yani. Ama iyi bir kitap yazmak yeterli değil. PR’ını da çok iyi yapmak gerekiyor. Tabii PR’nı da medyada yapman lâzım. Medyada tanıtımını iyi yapman için çevre, çevre için de çalışmak gerekiyor. Biraz böyle çalıştım. Çok da iyi gitti. Boxer’ı alma olayına gelince tamamen şans diyebilirim.
“ÇALIŞTIĞIM HİÇBİR KURUMDAN PARA ALMADIM”
O şansı nasıl tanımlıyorsun?
Meselâ çok isteyerek bir iş alıp sabahlara kadar sayfalar hazırladığımı ve uykusuz kaldığımı bilirim. O yüzden ben bunu çalışmanın getirdiği bir şans olarak tanımlıyorum. Dediğim gibi çalıştığım hiçbir kurumdan maddi bir gelir sağlamadım. Bu emeklerimin karşılığını bir gün alacağımı biliyordum zaten.
Neden?
Potansiyelimin ücretini vermeyecekti kimse çünkü. Ayrıca prensip olarak kendim girdiğim yerlerden ücret talep etmiyorum. O nedenle ne radyodan, ne televizyondan, ne de gazete ve dergiden bir kuruş para almadım.
Medya patronluğuna 22 yaşında atılmış olman oldukça ilgi çekici. Ancak en baştan irdeleyecek olursak aslında sektöre çok genç bir yaşta girmişsin. Nasıl gelişti, kaç yaşlarındaydın?
18 yaşımda zar zor bir şekilde FourFourTwo dergisinde yazmaya başladım. Burada erken bir köşe kaptım ve sonrasında da Boxer’a geçtim. Sonra Cumhuriyet falan derken buradayım işte… Bir de kısa bir süre Radyospor’da Loca’yı hazırlayıp sunduk. Güzel bir deneyimdi.
Radyo programcılığına nasıl başladın peki?
Boxer’da tanıştığım ve şu an da çok yakın arkadaşım olan Özge Şen ile düşünüyorduk böyle bir program… Zamanımız da vardı başladık bu şekilde. Güzel gittiğini de düşünüyorum. Biraz kötü bitti ama tabii böyle şeyler sektörde var ne yazık ki. Siyasetçiler, sinemacılar, şarkıcılar… Farklı ve renkli konuklarımız vardı.
Medyaya adım atmadan bir dönem modellik yaptığını okudum. Doğru mu bu?
Yapmadım aslında. Yakın bir arkadaşımla Seda Ertan’dan modellik dersi aldım bir süre. 17 yaşındaydık o zaman, çevrenin etkisi çok olmuştu tabii. Farklı bir deneyimdi ama benlik şeyler değil bunlar. Reklam çekimleri için görüşmeye çağrıldığım çok oldu
“BOXER’I BEKLEDİĞİM RAKAMIN ÇOK ALTINDA ALDIM”
Boxer’ı ne kadara aldın?
Sözleşmede gizliliğimiz olduğundan bunu paylaşamam. Ancak çoğu gazetecinin kolay kolay alamayacağı bir rakama aldık. Fakat beklediğimizden daha az bir rakamdı bu.
‘Baba parasıyla medya patronu oldu’ şeklinde bazı haberler çıktı…
Evet maalesef.
“BABAMDAN TEK KURUŞ PARA ALMADIM”
Ne cevap veriyorsun bu eleştirilere?
Beni bilen biliyor, böylelerinin ne düşündükleri pek umrumda değil açıkçası. Yakın çevrem ve beni seven insanlar biliyor nasıl aldığımı. Sonuçta ben ne yaptığımı, nasıl ve ne şartlarda aldığımı biliyorum. Kariyerimi yaptığım yere yatırım yaptım sonuçta. Bu yorumları da beni tanımayan insanlar yapıyor zaten. Ama buradan şunu söyleyeyim babamdan tek kuruş para almadım. O da ayrı bir konu zaten.
“DERGİNİN WEB SİTESİNİ TAMAMEN YENİLİYORUZ”
Peki dergide ne gibi değişiklikler olacak?
İlk olarak internet sitesini yenileyeceğiz. Çok güzel projelerimiz var. Meselâ Web TV olayına gireceğiz ama bizimki çok farklı bir şekilde olacak. Örneği yok henüz. Televizyon işi sevgili ortağım Mehmet Yalçınkayalar ile üstünde durduğumuz bir konu zaten.
Ortağın sektörden biri mi? Başka projeleriniz var mı meselâ?
Hayır değil. Hiç alakası yoktur hatta. Çok yakın bir arkadaşım kendisi, ortaklıktan ziyade dostuz zaten. Birbirimizi tamamlıyoruz o da uluslararası hedefleri olan ve profesyonel düşünen business bir insan. Radyo ve televizyon projelerimiz var. Aynı zamanda görüştüğümüz çok önemli basın kuruluşları var ve bunları Türkiye’ye getirmek istiyoruz.
“ÇIPLAKLIK ÇOK ÖN PLANDA OLMAYACAK”
Derginin içeriğinde ve kapağında değişiklikler olacak mı?
Bayağı köklü değişiklikler olacak. Boxer’ın çok satmasının en büyük nedeni pornografiye kaçan içerikti. Açıkçası bu çok tercih ettiğim ve sevdiğim bir durum değil. Kalite olsun istiyorum. Derginin kapağında ikinci, üçüncü hatta birinci sınıf mankenleri bile göremeyeceksiniz. Vücuda değil, beyne hitap edeceğiz. Meselâ kapakta bir profesörü, siyasetçiyi, yazarı görebileceksiniz artık. Boxer’a kapak olmak özel bir iş olacak.
“AMACIM ÇOK SATMASI DEĞİL, KALİTELİ İNSANLARIN ELİNDE OLMASI”
Kadının meta olarak kullanılmasına ben de son derece karşıyım. Ancak şöyle bir gerçek var ki Türkiye’de ne yazık ki çıplaklık satıyor… Bu nedenle derginin tirajında bir düşüş olabileceği kaygısı taşıyor musun?
Çok satmasını istiyorum elbette. Ancak amacım çok satması değil, kaliteli insanların elinde olması. Sadece kapağının değil, içindeki yazıların da irdelenmesi. Tabii şu da var; Boxer çoğu mankeni ünlü yapan ajans gibi bir şeydi daha önce. O nedenle Boxer’ın çok fazla özünden kopmasını istemiyorum ama çıplaklık çok da ön planda olmayacak.
“YAZAR KADROSUNA ULUSLARARASI İSİMLERİ KATMAYI DÜŞÜNÜYORUM”
Yazar kadrosunda kimleri göreceğiz? Eski yazarlarla görüştün mü?
Henüz kimseyle sözleşme yapmadım yazarlıkla ilgili. Söz aldığım isimler var ama hepsiyle oturup konuşma fırsatım olmadı. Zaten şu an üstünde durduğumuz uluslararası isimler var, onları kadroya katmaya çalışıyoruz ilk olarak. Eski yazarlarla da görüşmedim ama Boxer’ın özünü yaşatacak isimleri kadroda görmek isterim tabii ki.
Derginin yönetim ve editoryal kadrosunda kimler var?
Yayın yönetmenliğini ben yapacağım bir süre, en azından yenilikler oturana kadar. Bunun dışında görevlendirmeler henüz netlik kazanmadı ama beni ve Boxer’ı bilen isimlerle çalışmak istiyorum. Ve böyle de olacak diyebilirim.
“MOTTOMUZ: ERKEKLER HAKKINDA HER ŞEY, KADINLAR HAKKINDA ÇOĞU ŞEY”
Boxer yayında olduğu dönemde Türkiye’nin en çok satan erkek dergisiydi. Bu ivmeyi korumak için nasıl bir yol izleyeceksin?
Bu ivmeyi çıplaklıkla, erotizmle ve pornografiye kaçan bazı unsurlarla değil de kaliteli insanların okuyacağı tarzda yazıların ve kültürel içeriklerin olduğu bir yapıyla yukarıya taşıyacağız. Zaten Boxer’ın ismi bunu rahatlıkla kaldırır. Erkekler hakkında her şey ve kadınlar hakkında çoğu şey mottosuyla yola çıkıyoruz biz.
“SOSYAL MEDYADA YETERSİZSENİZ ÇÖP OLURSUNUZ”
Ancak dergi piyasasına baktığımızda ne yazık ki durum pek iç açıcı değil. Basılı yayının genelinde dijitalin yükselişiyle büyük bir kriz yaşanıyor… Bu riski de göz önünde bulunduruyor musun?
Dergi ne kadar iyi olursa olsun dijitalde hatta sosyal medyada yetersizseniz çöp olursunuz. Kural basit yani. Yenilikleri zamana göre modern bir şekilde gerçekleştirmek gerekiyor. Yani Boxer diyince akla sadece basılı bir dergi gelmeyecek. Bu bizim üstünde durduğumuz bir konu tabii ki. Ama sana şunu söyleyeyim; gerçekten, bilhassa erkek dergileri bu konuda çok yetersiz.
Genç yaşta böylesine büyük bir sorumluluğu üstlenmişken hâlâ büyük bir hayalin var mı diye merak ettim açıkçası…
Çok güzel bir soru… Hayalim hedeflerimin gerçekleşmesi.
“EN BÜYÜK HAYALİM TRABZONSPOR’A BAŞKAN OLMAK”
Nedir o hedeflerin?
Hiç belli olmuyor işte. Örneğin iyi bir kitap yazmanın hayalini kurarken bir anda patron oldum. Ama ultra dream soracak olursan, Trabzonspor’a başkan olabilirim meselâ… The New York Times, Newsweek gibi çok önemli kurumlarda yazmayı da çok istiyorum
“CUMHURİYET’TE BİR İKİ İSİM DIŞINDA KEMALİST YAZAR KALMADI”
Bir dönem Cumhuriyet gazetesinde de görev aldın. Özellikle o dönemlerde “Kemalist yazar” olarak anılıyordun. Bu tarz tanımlamaları nasıl karşılıyorsun?
Cumhuriyet’te kadrolu değildim bir nevi ‘contributor’ olarak görev aldım. Buna rağmen, bu şekilde anılmışsam bundan gurur duyarım yani. Kemalizm’in özünü benimsiyorum ben, bazı insanların yansıtmaya çalıştığı Kemalizm’i değil. Zaten şu an Cumhuriyet’te de bir iki isim dışında Kemalist biri olduğunu düşünmüyorum.
“GEZİ EYLEMLERİNE KATILMADIM”
Gezi Parkı’nda bir araya gelmişken Gezi Direnişi’ne de değinelim. Gezi eylemlerinde yer aldın mı?
Katılmadım. Hatta bu benim Gezi Parkı’na ilk gelişim. Çevresinden çok geçtim ama içine hiç girmemiştim. Direniş mi eylem mi ne dersen işte katılmayı da düşünmedim zaten.
Neden?
Çevreci eylemlere her zaman destek veririm. Misal Karadeniz’de yaşananlara çok üzülüyorum. Gezi sadece çevreci bir eylem değildi bence. Niye geldiğini bilmeyen marjinal tipler, kandırılan gençler ve terör örgütü sempatizanlarının da bulunduğu bir eylemdi bu. Ben o insanlarla birlikte olmak istemedim. Çoğu arkadaşım gitti, destek verdi, saygıyla karşıladım. Büyük bir tencerede pişen güzel bir yemek düşün fakat içinde birkaç tane karasinek var. Yer misin? Ben yemem. Yemedim de.
Son olarak yeniden Boxer’a dönecek olursak, yeni yüzü ve yeni kadrosuyla ne zaman yayın hayatına başlayacak?
Güzel bir lansmandan sonra Haziran ayında raflarda olacak Boxer. Ama birkaç ay sonra harika bir portal okurları bekliyor olacak. (medyatava)