Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, Karar Gazetesi Spor Müdürü ve Spor Yazarı Bülent Tuncay, bugün oynanacak olan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini RöportajTürk’e değerlendirdi. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın artıları, eksileri neler? Gökhan Gönül Kadıköy’de nasıl karşılanacak? İsmail Köybaşı’yı bekleyen tehlike ne? Volkan mı, Fabri mi? Advocaat mı, Şenol Güneş mi? Hüseyin Göçek bu maçın stresini kaldırabilir mi? sorularını yanıtlayan Tuncay, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
YILMAZ BEZGİN (YB) – Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi ile ilgili yorumunuzu alırsak nasıl bir maç bekliyorsunuz?
BÜLENT TUNCAY (BT) – Derbi maçlarının sonucunu tahmin etmek suya yazı yazmak gibidir. Sonuç tahmini çok iddialı olur. Zaten geleceği görmek gibi bir meziyetimiz olsa zengin oluruz. Çünkü şu andaki sistem sana skor üzerinden servet vadediyor. Ama bu derbide güç dengelerinin birbirine çok yakın olduğu, takımlardan birinin ancak bir tık öne çıkabileceği karşılaşma olacak. İki takımın güç dengeleri birbirine yakın olduğu için beraberlik kokan bir maç olacak. Fenerbahçe’nin artıları var, yükselen bir çizgide üzerine koyarak gidiyor. Sezon başında hocası çekip gitmişti. V.Pereira’nın yerine gelen Dick Advocaat ile yeniden yapılanma sürecine girdi. Advocaat futbolcuları, Türkiye’yi ve sistemi tanımıyordu. İlk başta bunun sıkıntılarını yaşadı. İlk üç maçta da sadece 1 puan alabilince tartışılır hale geldi. Çok güçlü bir kariyere sahip olmasına rağmen, emeklilik günlerini geçirmek için geldiği suçlamaları ile karşı karşıya kaldı. Daha sonra şartları tanıyınca, tabi ki bunda Rusya deneyimi yaşamış olmasının çok büyük bir payı var. Rusya da hayatı algılayışı ile bize benzeyen bir ülke. Rusya’daki tecrübeleri nedeniyle Türkiye’yi diğer Avrupalılardan daha çabuk kavradı ve adapte oldu. Bir de on numara yoksunluğunu kabullendi. Fenerbahçe’de on numara oynayacak oyuncu yok. Aatif Chahechouhe’yu denedi, Ozan Tufan’ı denedi, bir maçta Josef De Souza’yı denedi ama hiç biri olmadı. En son Van Persie’yi denedi. Ama istediğini alamayan Advocaat on numarasız bir sistem geliştirdi. Şu anda Fenerbahçe’nin uyguladığı sistem, on numaraya ihtiyaç duymayan ve oyunu kanatlara açan bir sistem. Bu da oyunu hızlandırdı. Aslında Hollandalıların genel futbol anlayışına çok ters düşen bir anlayış değil bu. Hollandalılar kanatlardan oynamayı sever, 4-2-3-1 diyebileceğimiz bir sistem. Fenerbahçe’nin kadro yapısına da uygun bir sistem. Vitor Pereira bu sene kalsaydı 3-5-2 sistemini oturtmaya çalışacaktı. Çünkü Türkiye Ligi’nde dörtlü savunma büyük takımlar için lüks. Sana çok fazla atak gelmiyor ve dört kişiyi çakılı kullanarak kadronu efektif kullanmamış oluyorsun. Daha az oyuncuyla hücum etmek zorunda kalıyorsun. Ama 3-5-2 ye göre bir kadro oluşturmadı. Pereira kalsaydı büyük ihtimalle Fenerbahçe çok daha kötü bir tablo ile karşı karşıya kalabilirdi. Mantık doğruydu ama kadro yapılanması ona göre değildi. Advocaat bu problemi hemen çözdü. 4-2-3-1 sistemi ile yeni bir model getirdi ve on numaralı sistemi dağıttı, kanatların daha çok kullanıldığı bir oyun sistemi oturttu. Bunun da meyvelerini toplamaya başladı çünkü kadrosunda çok değerli futbolcular var.
Beşiktaş biraz daha farklı. Beşiktaş, Şenol Güneş ile beraber Türkiye’de alışık olmadığımız bir modele geçti. Geçen sezon bunun deneme aşamasıydı. Bu sezon olgunlaşma aşamasında sistem takımı yaratıyorlar. Beşiktaş genellikle 4-2-3-1 oynuyor. Ama maç içerisinde duruma göre değişiklik yapabiliyor. 4-4-2’ye dönebiliyor. Şenol Güneş’in elinde derin bir kadro var. Beşiktaş futbolcuya dayalı yapıdan, sistem takımı olma dönüşümünü tamamlamış gibi. Beşiktaş’ın en büyük avantajı bu. Orta ve uzun vadede Beşiktaş her zaman kazanır. Büyük maçlarda yıldız, büyük oyuncu farkı değiştirir ama Beşiktaş’ın çok doğru adımlar attığını görüyoruz. Bu adımların sonucunu da bu maçta alabilir. Ama şu handikap da var; Beşiktaş’ın büyük maç kazanamamak gibi bir sıkıntısı söz konusu. Beşiktaş sistem takımı ne oynayacağını biliyor. Geriye düşse bile maçı çevirebiliyor. Fenerbahçe’de bunu görmedik. Rizespor karşısında geri dönebildi ama büyük takımlar karşısında geriye düşünce nasıl bir reaksiyon vereceğini henüz bilmiyoruz. Ama Beşiktaş, geriye düştüğü maçları döndürme becerisine sahip. Sistem oturduğu için bunda çok ciddi avantaj sağlıyor. Ama şu bir gerçek Beşiktaş büyük maç kazanamadı. Şampiyonlar Liginde çok iyi gidiyor ama kazandığı maçta penaltı kaçırdı. O maç da berabere bitebilirdi. Beş maçın beşi de berabere bitebilirdi. Büyük maçlara baktığımızda, Galatasaray karşısında 2-2’lik bir sonuçla karşı karşıyayız. Medipol Başakşehir maçını kazamadı. Bir de Şenol Güneş 28 yılda 6 farklı takımla Kadıköy’e gelmiş ve hiç galibiyeti yok. 18 maçın 14’ünü kaybetmiş 4 beraberliği var. Bunu Şenol Güneş’e bağlayabilir miyiz? Elindeki kadrolar yetersizdi diyebiliriz. Ama şimdi o kadro mevcut. Şenol Güneş geçen sezon test dönemini geçti. Hayatının ilk şampiyonluğunu da kazandı. Şenol Güneş’in artık özgüveni yüksek. Üzerine koyarak ve yavaş yavaş gidiyor. O yüzden bu maç kırılma maçı olabilir. Cenk Tosun kariyerinin ilk Beşiktaş golünü atabilir, Şenol Güneş kariyerinin ilk Kadıköy galibiyetini görebilir. Bunların hepsi olabilir. Bir de Beşiktaş’ı rahatlatacak unsur, bu maça çok rahat çıkacak. Hafta içinde Beşiktaş tarihinin en önemli maçına çıkacak. Eğer Beşiktaş Dinamo Kiev’i yenerse Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkacak. Statü atlayacak, bambaşka bir kulvarda yüzecek. Şu anda Beşiktaş’a Fenerbahçe galibiyeti mi? Dinamo Kiev galibiyeti mi? diye bir seçenek sunulsa yüzde yüz herkesin Dinamo Kiev galibiyetini seçeceğini düşünüyorum. Bu psikolojik olarak da futbolcuları rahatlatır. Bu rahatlık sahaya yansırsa Beşiktaş’ın, beraberliğin ağır bastığı maçta galibiyeti alabileceğini düşünüyorum.
YB- Hakem açısından değerlendirirsek, Hüseyin Göçek bu maç için doğru hakem mi?
BT – Türkiye Ligi çok sert bir lig. Çok fazla faul yapılan, topun oyunda kalma süresinin çok az olduğu bir lig. Avrupa’nın majör liglerine baktığımızda en az topla oynanan lig Türkiye Ligi. Bizde topum oyunda kaldığı süre 45-50 dakika. Avrupa’nın majör liglerinde bu süre 60 dakikanın üzerine çıkıyor. Çok faul yapılıyor, bu faullerin çoğunda futbolcular art niyetli ve hakemi aldatmaya yönelik hareketler yapıyorlar. Türkiye’de hakem olmanın zorluğu bu. Cüneyt Çakır’ı Türkiye’de kimse beğenmiyor. Hatta bir çok kişi en kötü hakemlerden biri olarak görüyor. Ama Avrupa’da üst düzey performans sergiliyor. Hakemlerin performansı biraz bizim ligimizin yapısıyla da ilgili. Her şeye rağmen Hüseyin Göçek’in çok ciddi bir handikapı var. Açıkçası ben çok başarılı bulmuyorum. Bu maçta en çok strese girecek kişi Hüseyin Göçek, bu maçın altından kalkabilir mi? Bu biraz da maçın öyküsüyle de alakalı aslında. Maçta çok kritik bir pozisyon yaşanmayabilir ya da tartışmaya açık bir olay olmayabilir. Hakem şansı dediğimiz olay bu. Ama kritik pozisyonlar yaşanırsa, yani maçta kriz anları fazla olursa Hüseyin Göçek’in bu kriz yönetimini iyi yapabileceğine inanmıyorum.
YB- Bir tarafta Volkan Demirel, diğer tarafta Fabricio Agosto Ramírez. Kalecilerin bu maça etkisi ne olur?
BT – İki kaleci de çok iyi ama iyi olmak yetmiyor. Mesela Muslera ligin en iyi kalecisi ama Kadıköy’de iki gol yedi. Bu biraz da takım oyunuyla ilgili aslında. Golü kaleci yemez takım yer. Fenerbahçe savunması bana göre çok gol yemesine rağmen çok iyi oyunculardan kurulu. Savunma hattı son dönemlerin en iyi savunma hattı. Yeni bir savunma, henüz oturmadı ama bu kadroyu korurlarsa seneye bu savunma Çanakkale geçilmez olur. Bu da Volkan’ı rahatlatacaktır. Zaten Volkan Demirel şu anda formda bir kaleci. Fabricio Agosto Ramírez ise İspanya’da yılın en iyi çıkış yapan kalecisiydi. Sonra bir sakatlık yaşadı ve geçen sezonu oynamadan geçirdi. Tam bir soru işaretiydi ama Beşiktaş’a ilaç gibi geldi. Formda bir kaleci. Ama onun da handikapı savunmasının özellikle yan toplarda sıkıntı yaşaması. İki kalecinin ağırlığını bir birine yakın görüyorum.
YB- Geçen sezon ligin en iyi bekleri olarak gösterilen Caner Erkin ve Gökhan Gönül Beşiktaş’a, İsmail Köybaşı ise Fenerbahçe’ye transfer oldu. Caner ve İsmail bu maçta oynamıyorlar ama Gökhan Gönül için çok farklı bir maç olacak siz nasıl görüyorsunuz bu durumu?
BT- Açıkçası Fenerbahçe’nin neden Caner ile Gökhan’ı bıraktığını anlamış değilim. Hele ki sezon başında Vitor Pereira 3-5-2 oynamay karar vermişken, bu sistemin en önemli kanat oyuncuları Caner ve Gökhan olacakken neden bırakıldılar anlayabilmiş değilim. Fenerbahçe istese ikisini de tutabilirdi. Demek ki istenmediler. Caner sakat oynamıyor. İsmail Köybaşı ise çok ilginçtir, ben yaklaşık otuz yıldır bu işin içindeyim böyle bir jest görmedim. İsmail Köybaşı gibi genç bir adamı sahaya kaptan çıkardılar. Yeni bir oyuncuya, eski oyuncular da sahadayken kaptanlık veriyorlar. Böyle bir jest maçında henüz onuncu dakikada bile bile kırmızı kartlık faul yapıyor ve oyundan atılıyor. İsmail Köybaşı’nın Fenerbahçe serüveni bence kupa maçında bitti. Bu maçta en zor iş Gökhan Gönül’ün. Sosyal medyadan takip ediyorum aleyhine kampanyalar yapılıyor. Umarım öyle bir şey yapmazlar, yaparlarsa çok ayıp ederler. Gökhan gönül gibi 8 senesini Fenerbahçe’ye vermiş bir futbolcuya bunlar yapılmamalı. Bizim toplumumuzda maalesef ayrılma, boşanma kültürü yok. Üçüncü sayfalara bakarsan hergün kadın cinayetleri var, neden? “Senden ayrılmak istiyorum” dedi diye kadını öldürüyorsun. Bu durum futbolda da aynı. Futbolcu senin takımından ayrıldı diye öldürüyorsun. Gökhan Gönül’ü neden öldürüyorsun o senin yarin. Bizim bu kafa yapısından bir an önce uzaklaşmamız gerekiyor. Futbol kültürü artık değişiyor ama bu geçmiş dönemlerin izleri hala devam ediyor. Gökhan Gönül Fenerbahçe’nin ahlak testi olacak. Gökhan Gönül’e yaklaşım, Fenerbahçe’de taraftar kültürünün ne noktada olduğunu gösterecek.