Kapıda kalan gazeteciler
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yine gazetecilere, basın mensuplarına, genel adıyla medyaya öfkeleniyor. Anında, ayak üstü aldığı kararı da açıklıyor: “Bundan sonra basın akreditasyonlarını ben yapacağım. Fenerbahçe aleyhine yazanları stada almayacağım. Akredite etmeyeceğim!”
Ajax maçının oynanacağı Perşembe akşamı TSYD Genel Başkanı Oğuz Tongsir’le buluşuyor. Aslında bu görüşmenin oluş biçimi çelişkilerle dolu. Ayak üstü gazetecilere yaptığı açıklamada “Oğuz’u çağırdım, konuşacağız” diyor. Nezaketten uzak bir üslup. Oysa telefon konuşmasında Başkan o kadar kaba değil. Sıcak ve samimi sözlerle konuşuyor: “İsterseniz ben geleyim, ya da siz buyrun görüşelim.”
O görüşmenin ardından akreditasyon işlemlerinin yine TSYD tarafından yapılması kararlaştırılıyor. Dernek ayrıca, maçlara sadece TSYD üyelerinin akredite edileceğini açıklıyor. TSYD, üyesi olmayan gazetecilerle ilgili yaptırımlara itiraz etmiyor, onların sorumluluğunu üstlenmiyor.
Ajax maçında görevli gazetecilerden dördü, Başkan tarafından veto edilmiş. Bunlardan biri TSYD üyesi… Fenerbahçe Başkanı o arkadaşla ilgili işlemi durduruyor. Ama üç gazeteci cezalı! Hafta sonunda oynanan Fenerbahçe – Galatasaray derbisinde de tekrarlanan uygulama: Dört gazeteci de o akşam cezalı!
Aziz Yıldırım’ın eylemleri de söylemleri de hukuksuz. Öncelikle TFF Akreditasyon Talimatı’na aykırı biçimde davranıyor. O talimatın 9. maddesinde basın mensuplarının ilgili basın kurulu tarafından sisteme girilerek akredite edileceği yazılı. Kulübün akreditasyon konusunda yaptırım uygulamaya, ceza vermeye, akreditasyon hakkını engellemeye yetkisi yok!
Medyadan (basından) herkes (!) zaten şikayetçi. Haklı yakınmalar da olabilir. Gazeteciliğin kurallarına da etiğine de yakışmayan yığınla örnek var. Ama bu örneklerden yola çıkarak hukuku kendi istediğiniz gibi uygulayamazsınız. O şikayetler için üç başvuru adresi var:
– Basın meslek örgütü (TSYD)
– Basın Konseyi Yüksek Kurulu
– Mahkeme
Başkan’ın, hukuk yollarına hiç başvurmadan doğrudan kendi hukukunu ilan edip ceza kesmesi, en azından TFF Akreditasyon Talimatı’na aykırı! Talimatlara aykırı uygulamalar, disiplin kovuşturmasına uğrar. TFF, Hukuk Kurulu ve PFDK aracılığıyla bu kovuşturmayı yaparak yaptırım uygulayabilir.
Son dört yılını mahkemelerde, duruşmalarda yoğun bir hukuk mücadelesiyle geçiren, bir yıl süreyle hapis yatıp yargılanan Aziz Yıldırım bunları bilmiyor mu? Elbette biliyor. Ama sıkça yaptığı gibi gücünü gösteriyor.
Türkiye Spor Yazarları Derneği bu olayda “kavgacı” değil, “müzakereci” bir tavır belirliyor. Tarafların hak ve hukukunu gözeten somut bir çözümde uzlaşmayı amaçlıyor. Ne var ki akreditasyon şartı olarak “ille de TSYD üyeliği” çok doğru bir uygulama değil. TSYD, gerçek anlamda gazetecilik yapan tüm meslektaşları – üye olsun olmasın – bir dayanışma örneği olarak akredite edebilmeli. Akreditasyon gazeteci için bir hak. Bu hakkın kulüpler tarafından engellenmesi basın özgürlüğüne müdahale anlamına geliyor. TSYD bir yandan bu özgürlüğü -kıskançlıkla- korumaya ve geliştirmeye çalışırken, öte yandan meslek etiğine, gazetecilik ilkelerine uymayanları da süreli/süresiz akreditasyon hakkından yoksun bırakabilmelidir. TSYD bu sorumluluğu üstlenecek ciddiyette ve olgunluktadır.
ATTİLA GÖKÇE- MİLLİYET