Popescu ve pencere!
Popescu hapisten çıktı. Hemen bir hatırlatma yapayım. Bir zamanlar Galatasaray’da da forma giyen Rumenlerin dünyaca ünlü futbol adamı Gheorghe Popescu, menajer olarak usulsüz transferlere imza attığı ve vergi kaçırdığı gerekçesiyle 3 yıl 1 ay hapis cezası almıştı.
Tam 1,5 yıl cezaevinde yatan Popescu, şartlı tahliyeden yararlanarak geçen hafta özgürlüğüne kavuştu.
Popescu’nun hapse girmesine neden olan 12 transfer arasında ilk sırayı hangi futbolcu alıyor, biliyor musunuz? Florin Bratu… Galatasaray’ın, Rapid Bucharest’ten transfer ettiği Florin Bratu.
Olay da şu: 25 Ağustos 2003’de yapılan yönetim kurulu toplantısında “Bratu’ya 100 bin Dolar, kulübü Rapid Bucharest’e de 500 bin dolar ödenmesi” kararı alan Galatasaray… Bir hafta sonra aynı üyelerin bulunduğu yönetim kurulu toplantısında “Rapid Bucharest kulübüne 3 milyon 100 bin Dolar ödenmesi” şeklinde başka bir karar alınca… Birileri uyanıyor.
Rumen yetkililer düğmeye basıyor. Araştırmalar neticesinde… Rapid Bucharest kulübüne sadece 630 bin Dolar gittiği… Bratu’nun 100 bin Dolar aldığı… Becali Sport adlı menajerlik şirketinin kasasına da 350 bin Dolar girdiği… Belirleniyor. Yani toplam 1 milyon 80 bin Dolar.
İyi de… Aradaki 2 milyon 20 bin Dolar nerede? Sorgu sual sonucu… Popescu “1 milyon Dolar’ı ben cebe indirdim” diyor. Geriye kalıyor 1 milyon 20 bin Dolar… Bu 1 milyon 20 bin Dolar’ın da… Ülkemizde ve Romanya’da bulunan “bazı yancılar” tarafından… İndiragandi edildiği… Anlaşılıyor.
Şu da var: Rumen yetkililer, soruşturma aşamasında… Galatasaray’dan belge istiyor… Galatasaray’ın yeni yönetimi, Maliye Bakanlığı aracılığı ile belgeleri Romanya’ya gönderiyor.
Yani iş, inanılmaz derecede ciddi… Kayıtlı… Resmi… Bakan’lık düzeyinde…
Okuyanlar, hatırlar. Bu yazdıklarımı daha önce belgelerle kaleme aldım. İsteyen kişilere belgeleri iletebilirim.
LAF ÇOK, İCRAAT YOK
Ardından… Benim bu yazdıklarım, Rumen basınına bile konu oldu. Yine isteyen Google’a girerek okuyabilir. Sonrasında… Hiç… Popescu’yla birlikte Romanya’da 7 kişi cezaevinde yatarken, ülkemizdeki cambazlar, elini kolunu sallaya sallaya dolaşmaya devam etti. Kimseden hesap sorulmadı. Konu bile edilmedi. “Yahu, bizim de içinde bulunduğumuz bir olay sonucu elin oğlu dünyaca ünlü adamlarını cezaevine gönderirken, biz niye sessiz kalıyoruz, hemen kolları sıvayalım, savcılığa başvuralım” falan… Denilmedi.
Başka bir örnek vereyim… Bu yılın başında… Galatasaray’da başkanlık koltuğunda oturan Duygun Yarsuvat, divan kurulu toplantısında, Ünal Aysal dönemini kastederek, “Galatasaray’ın malı deniz, yemeyen domuz, şeklinde hareket etmişler” dedi.
Daha ne deseydi!
Ve artı… Galatasaray’ın duayen isimlerinden olan Taner Aşkın, aynı divan toplantısında, “Ünal Aysal döneminde 9 milyon Euro’ya alınabilecek 3 futbolcu için 22 milyon Euro verildi” iddiasında bulundu.
Daha ne deseydi.
Artının artısı… Taner Aşkın’ın ardından söz alan Ahmet Şenkal, “Bu 3 transferde bazı komisyoncuların cebine 13 milyon Euro girdi” dedi.
Daha ne deseydi.
İyi de… Böyle konuştular ama… Ünal Aysal yönetimini güle oynaya aklayanlar da yine kendileri oldu.
BATI’YA AÇILAN PENCERE
Kulübün başkanlığını yapan koskoca hukuk profesörü bile… Söyledi. Sadece söyledi. Söyledi de ne oldu. Yapan yaptığıyla kaldı. Söyleyen de söylediğiyle…
Hala… Tık yok!
Sahi… Hiç kimse bu duruma üzülmüyor mu! Kimsenin vicdanı sızlamıyor mu!
O taktirde… Batı’ya açılan bu pencere… Biraz zor temizlenir!
ATİLLA TÜRKER- HT