Bir takım taraftarıyla büyür, taraftarıyla efsane olur. Taraftar, gerek tribünlerdeki desteği gerek finansal açıdan kulübe sağladığı katkıyla çok önemli bir rol oynar. Hiçbir takım yoktur ki kupalar kazanmış, adını tarihe yazdırmış ama taraftarı olmamış…
Peki bunun böyle olması taraftara futbolcuları sahtekar olarak suçlama hakkı verir mi?
Hiç kuşkusuz taraftar, bir takımın var olmasında etken faktördür ama futbolcular da kulübün efsaneliğe giden yoldaki olmazsa olmazıdır. İnsanları Sneijderler, Podolskiler, Hagiler taraftar yapar.
Şimdi kimse “Bizim onlara lafımız yok” demesin. Kötü oynanan bir maç sonrası çıkıp futbolcuları sahtekarlıkla suçlamak taraftar için her zaman en kolay yol olmuştur. Bu, takımına veya rengine göre değişmez.
Hafta sonu Liecester City’e yenilen Chelsea’nin Portekizli hocası Mourinho, futbolcularını kendisine ihanet etmekle suçladı. Şu an hiç alışık olmadıkları şekilde İngiltere Premier Ligi’nde 16. sıraya gerilediler. Hem hocalarının ihanetle suçladığı futbolculara hem de bu kadar kötü sonuçlara rağmen taraftarların, kulübü basarak “Futbolcular sahtekar, en büyük taraftar!” diye bağırdıklarını duymadık.
Pazartesi akşamı, Galatasaray, Beşiktaş karşısında kötü oynayıp maçı kaybedince taraftar haklı olarak çok öfkelendi. Bundan sonra, olayı bir adım öteye götürerek Florya’ya kadar gittiler, takımlarını protesto ettiler ve o meşhur tezahüratla “En büyük taraftar, futbolcular sahtekar!” diye bağırdılar.
Şimdi bir soru sormak istiyorum: Pazartesi gecesindeki derbide Beşiktaş kalecisi Günay’ın yaptığı hata sonrası Sneijder, topu boş kaleye yuvarladı ve golü buldu. Daha sonrasında sarı kırmızılalırın kalesinde Muslera, yaptığı müthiş kurtarışlara devam edebilseydi ve Galatasaray maçı 1-0 bitirmeyi başarabilseydi, o zaman taraftarlar ne yapacaktı?
Bu sefer Florya’ya gidip takıma “Şampiyon Cimbom!” diye mi bağıracaklardı? O zaman kötü futbol görülmeyecek, sadece sonuca mı bakılacaktı?
Gerçekten emin misiniz? “En büyük taraftar, futbolcular sahtekar” mı?