Galatasaray ile Milli Takımın usta golcü ve kaptanlarından Sarı-Kırmızılı takımın Avrupa Kupalarındaki
50. Golünün sahibi TSYD üyesi Gökmen Özdenak:

“Bana gol atmayı Metin Oktay öğretti”

– Sevgili Kaptan bilindiği gibi Türk futbolunun gurur kaynaklarından birisiniz. Sizi futbola teşvik eden
kişi de rahmetli babanız olmuştu. Yıllar önce Tercüman Gazetesi’ne babanızla ile birlikte gelirdiniz ve
çok güzel sohbetlerimiz olurdu. Bize babanızdan bahseder misiniz…

“Öncelikle nazik davetiniz için teşekkür ederim. Şimdi babam gençliğinden futbol oynamış bir kişiydi.
Onun için bizlerin de futbolla iç içe olmamızı istedi. Fakat tabii o seneler hem okul, hem de futbolu
birlikte götürmekte oldukça zorlanıyorduk. Babam inanılmaz bir futbol hastasıydı. General Patton gibi
bir adamdı. Bugün nasılsa, o zaman da Galatasaray Fener rekabeti müthişti. Mesela o güzel anılarımdan
birini paylaşayım. Annem pazardan tişört alır 12 tane. Sonra onları boyar ve altışar iki takım arasında
mahalle de maç yapardık. Küçükken Yasin TURGAY ŞEREN olurdu, ben de METİN OKTAY… Düşünsene 9-10 yaşındasın.
Ve bir gün geldi… Galatasaray’da Turgay ağabeyin yerine YASİN, Metin ağabeyin yerine de BEN geldim…
Şimdi futbolcu yetişmiyor diyorlar. Tabii eskisi gibi mahalle aralarında artık futbol oynayan çocuklar
göremiyorsun. Biz evden sabah 10 da çıkıyorduk. Bir bakmışın akşam saat 17 olmuş. Akşama kadar top oynardık.
Tabii şartlar kötüydü. İyi top yoktu. Ama ona rağmen top bulurduk. Hemen arsaya koşulur. İki tane tas
koyuyorsun kale oluyor. Ardından üçte haftayım, altıda bitiyor. Bu şartlarda büyüdük.
Şimdi yetişmiyor onun için… ADETA LÜKS OLDU”

“YASİN’İ EDİRNE’YE GÖNDERDİLER”
– Sizin zamanınızla şimdiki futbol sahaları ve şartlarını bir karşılaştırsanız…

“Şimdiki zamanda olduğu gibi sahaların muhteşemliği, topun şekli ve ağırlığı nerde… O zamanlar yine toplardan anlatmaya başlayacağım.
Meşin toplar vardı. Hatta onun bir de bağıcı vardı. Topu balon gibi şişirirlerdi. Sonra bağlarlar ve içine sokarlardı. Ve düşüne biliyor musun o top kafana geldiği zaman bağcıklar mutlaka saçından bir tutam götürürdü. Top aslında 375-400 gram arasında o deri ıslandığı zaman oldu mu sana 2 kilo. Artı bir de kayıyor. Hani şimdi kesme filan atıyorlar ya… O zaman hikaye…
Yani şartlar o kadar kötüydü. Babamla oturduk konuştuk. Biz futbolu tercih ediyoruz dedik ve okuyamadık. En son Yedikule’de iplik fabrikası vardı. Mensucat Santral, bilirsin Bezmen’lerin… Yasin ile ben oraya girdik ve çalışmaya başladık. Ama hastalık bitmiyor. Öğle tatili bir saat, biz 10 dakikada yemek yiyip, 50 dakika orada ambarlar vardı. Tabii gene futbol oynardık. Bu oynadığımız zamanlarda Yedikule takımının idarecileri beni görmüş. Mahalli lig vardı o zamanlar hatırlarsın…
Düşün ben o zamanlar daha 13 yaşındayım. Beni alıp Yedikule Emniyet takımına götürdü. Orada genç takımla birlikte
idmanlara başladım. O zamanlar maçları Şeref Stadı’nda oynardık. Allah muhafaza düştüğün zaman yandın(Dediği an Beşiktaş’ı takip ettiğim seneler geldi. Aklıma hakikaten Şeref Stadı’nın zemini feciydi. Ez kaza bir düşecek olsanız, derhal tetanos aşısı olmanız lazım… Anılar acı tatlı ama hoş…)Düşüne biliyor musun ez kaza bir düşsen altı ay sahalardan muaf vaziyete bile gelebiliyorsun. Yasin’de Edirne’de bir Amatör lige gitti. Yaklaşık bir üç sene Yasin Edirne’de ben mahalli ligde oynadık. Ve genç takımdan A takımına geçtim. Hatta Allah rahmet eylesin Ali Mortaş vardı…
(Sözünü duyunca bir başka anımı Gökmen Kaptan’la paylaşmak istedim. Çünkü İstanbulspor’un o ismi almasını sağlayan
Ali Mortaş babamın da İstanbulspor’da hocalığını yapmıştı..) O bizi gördü ve İstanbulspor’a aldı. Çünkü o zamanlar
İnönü Stadı’nda İstanbul karmalarının maçları vardı. Ve karmaların sonucunda İstanbulspor genç takımına gittik.
Yasin kaleciydi, ben stoper oynuyordum. 1965-1967 senelerinde 16 karşılaşmada oynadım ve 5 gol attım. Tarsus’da bölgesel maçlar vardı.
Oraya gittiğimizde Ali Baba bana sen forvete geç bakayım dedi ve geçiş o geçiş… Daha sonra İstanbul’a döndüğümüzde beni A takımına aldı.
İlk sene kümede kalmıştık, ama ikinci sene küme düştük. Sene 1967 o zaman Galatasaray’ı rahmetli Gündüz Kılıç çalıştırıyor. Gündüz Hoca YASİN, B.MEHMET ve BENİM İÇİN GELECEĞİN YILDIZLARI OLABİLİRLER demiş. Ali Burnaz ağabeyimizde bizi transfer etti ve Galatasaray’a geldik. Ve de profesyonel olduk. Yasin, B.Mehmet ve bir de İnegölspor’dan Özmettin vardı. Bizi kaçırdılar. Sonra Galatasaray’a geldik.
Galatasaray’a geldiğimizde gördüğümüz ekipte hep ağabeylerimiz vardı. Bolu’da sezon açılışına katıldık.
Talat, Ergun, Ayhan ağabeyler, Uğur, Turan, Doğan ağabeyler, Bekir ağabey sağ bek yani babalar… Biz onların yanında Yasin’le birlikte tıfılız…
Sonra Metin ağabey… O da 1969 da futbolu bıraktı. Şimdi düşüne biliyor musun, senelerce hayalini kurduğun kişilerle aynı takımdasın…
Bu muhteşem bir olay. Şimdi bir enteresan olay da. O dev isimlerin bizlere yaklaşımı. Düşüne biliyor musun erişilmez diye kafanda tuttuğun kişilerle bir aradasın. Ve de sana yaklaşımları muhteşem. Asla ukalalık, burun büyüklüğü yok. Son derece mütevazi insanlar. Artı sana her konu da yardım ediyorlar”

sdn-galatasaray-kulubu-sayfa-150

“BANA GOL ATMAYI METİN OKTAY ÖĞRETTİ”
– Peki Metin Oktay ile bir arada olmak nasıl bir duygu!

“Şimdi şöyle… Metin ağabey yıllardan beri hayran olduğum bir insan. Düşünsene bir aradasın. Ben devamlı Metin ağabeyi kontrol ediyordum. Naapıyor, ne ediyor. Topa nasıl vuruyor.
Nasıl kafaya çıkıyor. Hem onu takip ediyordum. Tabii biz kampa katıldığımız yer olan Emniyet Motel Bolu’da hep gözümde tüter.
Hatta unutamadığım bir olay da oranın fırın sütlacıdır. Muhteşem bir olaydı. Yine Metin ağabeye dönelim… Ben onun yürüyüşünü taklit ederdim.
Hatta bazen seyahatlerde filan hadi onun gibi yürü derlerdi. Ben de iyi taklit yapardım.
Sonra Ali Sami Yen Stadı’nın o kötü şartlarında nasıl topa vurulacağını Metin ağabey bizlere gösteriyordu.
Tabii o kötü zeminden kendi de nasipleniyordu, zorlanıyordu. Hatta enteresandır, o zeminde ben ayakkabımın çamurun içinde kaldığını bilirim.
İki kere maçta çamurdan ayakkabımı alıp tekrar giydiğimi bilirim. Mesela ben şu yoruma hiç katılmıyorum. O ZAMAN Kİ FUTBOLCULAR ŞİMDİ OYNAYAMAZ. Yok öyle bir olay! Şimdi kalkmış diyorlar ki, biz onları kıskanıyor muşuz. Neden olsun! Onlar benim evladım gibi.
Ben onlara doğruları söylemek için buradayım.
Yoksa gelir yalakalık yaparım. Ama doğruyu söyleyeni sevmiyorlar. Ne kadar büyük yalan söylersen, o kadar kitle seni izliyor. Ama hayat yalanlarla geçiştirilemez”

cm6r

– Ben tekrar Metin ağabeye döneceğim. Siz koskoca Metin Oktay’ın önünde top oynadınız. Siz forvettiniz. O da forvet arkası…

“Her oyuncunun belli bir yaştan sonra yavaşlama durumu vardır. Nitekim Metin Oktay’da bu işleve girmişti. Onun için beni forvete koydular
VE BANA GOL ATMASINI METİN OKTAY ÖĞRETTİ… Bu hakikaten çok önemli bir hususdur. Belli bir yaştan sonra futbol oynamak hakikaten zor.
Çünkü top yağmurlu havada zaten ağırlaşıyor. Ardından yere düştüğünü düşün. Şimdikiler çok şanslı, Sebebi de harika su tutmayan formalar taşıyorlar.
Bizim zamanımızda Allah muhafaza çamura düştüğün an o forma oluyor en az 10-15 kilo, maç boyunca o kilolar daima üstünde.
Öyle değiştirip de devam edelim diye bir olay da yok. Maç boyunca düşün fazla yükle oyun oynuyorsun. Yani şartlar o kadar kötüydü.
Fakat o kötü şekillere rağmen; Metin ağabey her antrenman sonrası bana nasıl topa giricam, nasıl topa vurucam, nasıl ortaları karşılayacağım hep onları anlatırdı.
Hep arka direkte kalacaksın ve ortalar yapıldığı zaman koşarak geleceksin. Arkadan geldiğin zaman seni kontrol etmeleri de zor olur.
Orta yapıldıktan sonra çıkacaksın ve kafayı vuracaksın. Sonra bir de ayakkabı problemlerimiz olurdu. O zaman kramponlar çivili.
Kuru maçta yürüdükçe çiviler içe doğru çıkar ve ayakların kan revan için de maçı tamamlarsın. Bir gün hiç unutmuyorum Adidas bir ayakkabı aldım.
Kuru bir hava Mithatpaşa(İnönü) Stadı’nda bir maça çıkacağız. Papuçlarımı Metin ağabeye gösterdim. Nasıl buldun dedim. Verdiği cevabı ömür boyu unutmam…
AYAKKABININ GÜZELLİĞİ ANCAK İÇİNDEKİ AYAĞIN GOLÜ ATMASI İLE BELLİ OLUR demişti. Hakikaten de sonradan düşündüğümde bu olayın ne kadar önemli olduğunu anlamıştım.
Şimdi gene Metin ağabeye dönecek olsak… Mükemmel pas atardı. Daima bana derdi ki, arkanda ben varım korkma. Arkaya vereceğin pası tamamlarım.
Ama bir keresinde yüzde yüz kaçırdığım bir pozisyonda küfür etti. Haklıydı. Sonra özür diledi. Mesela bana asist görevi yapardı.
Düşen topları çok iyi değerlendirirdi. Öyle bir ekip çalışmalarımız olurdu”
Metin Oktay’ın her halde öğütleri de olmuştur… Örnek verebilir misiniz…“Tabii… Bireysel çalışma yaparken, hiçbir zaman kaleciye bakmayacaksın derdi.
Öncelikle kale direğine bakacaksın. Onu gördün ona vuracaksın, sonra penaltı atarken, asla kaleciye bakmayacaksın. Daima kale direklerine bakacaksın.
Çünkü kaleci adeta seni büyüler derdi. Ben onun bu nasihatlarını dinleye dinleye bir yerlere gelmeye çalıştım”

– Şimdi de hayatınızın en önemli maçlarından birisi desek…

“Bir Romanya milli maçı vardı. Sağ tarafta Engin Verel solda Cemil Turan ben de ortada.
Karşı rakip muhteşem Lucescu’nun falan oynadığı zaman. Engin bana orta yapıyor, ama Cemil’de tık yok. Derken bana bir orta geldi, yaradana sığınıp bir şut çektim,
tam doksanda… Maçtan sonra sahadan çıkarken, bir taraftar ne dedi biliyor musun… OĞLUM NEWTON KANUNU YOK ETTİN dedi…”

IMG_0002

– Maçlarda çok kart görürdünüz. Özellikle de kırmızı…

“Şimdi tabii ben sert futbol oynardım. Böylece sertliği sertlikle cevap verildiğinden
kırmızı kart görme şansım çok fazlaydı. Ama futbol da kibar oynanmaz ki…Ceza sahası dışından yapılan atışlarda, keza kornerlerde iki üç kişi tutardı.
Gayri ihtiyari onlar seni engelliyorsa, sen de onlara sert giriyorsun. Günah keçisi de sen oluyorsun. Mesela Fatih Terim’in de olduğu bir maçta kalede
Nihat ağabey, tribünde oturan bir kişi Nihat ağabeyin hamile eşine küfür etti. Ben de bunu duyunca tribüne zıpladım ve adamı dövdüm. Bunun üzerine 5 maç ceza aldım”

“FATİH TERİM TARTIŞILAMAZ”
-Galatasaray bu kadar transfer yaptı. Ama aldığı neticeler iyi değil. Bu konudaki görüşleriniz…

“Valla ben her zaman şunu söylerim. Hiç mi Fatih Terim’i örnek almazsınız. Benim gözümde Fatih Hoca’nın taktikleri, düşünceleri ve uygulamaları gerçekten tartışılmaz.
İleri görüş ayrı bir olaydır. Maçın gidişatını görüp ona göre, yani nabza göre şerbet misali uygulamalar önemlidir.
Türk futbolunun gerçek yapısını bazıları bilmiyor. Bir bakıyorsun 70 milyon teknik direktör var. Herkes ahkam kesiyor.
Kardeşim olaya yalın gözle bakın, hepsinden önemli biraz önce de söylediğim gibi ileriyi görün”Sevgili Kaptan bizleri kırmayıp bu keyifli röportajımıza izin verdiğiniz için çok teşekkür ederiz…

(röportaj: searp özaksoy- spor dünyası)

Önceki İçerikMHK eski başkanı, Türkiye’yi terketme kararı aldı…
Sonraki İçerikTSYD kapılarını açtı, üyelik başvurusunda rekor kırıldı. İşte ilk etapta üye olan 130 spor medyası çalışanı…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz