TSYD’nin yeni üyelerinden, Fotomaç ve Sport Bild yazarı Hüseyin Özkök, Antalya’da düzenlenen TSYD Toros Zirvesi’ni futbolmedya.com okurları için yazdı:
“TSYD Toros Zirvesi’nin ardından
Futbol Medya okuyucularına Belek Gloria Golf Resort’ta gerçekleştirilen zirve notlarını aktarmadan önce gazetecilik geçmişimden kısaca bahsetmek istiyorum.
Gazeteciliğe 1988 yılında efsane Gelişim Spor Dergisi’nin yurt dışı muhabirliğini yaparak başladım. Daha sonra derginin yayın hayatına son vermesiyle medyadan bir süre ayrı kalsam da 2000’li yılların başlarında Türkiye’ye dönüş yapmamın ardından çok sevdiğim spor basınına yeniden dahil oldum. Ancak geçen yıllarda 1988’de mesleğe başlayan bir gazeteci olarak çok istememe rağmen TSYD’ye üye olma şansını elde edemedim. Çünkü buna dernek tüzüğü izin vermiyordu. Tüzüğe göre TSYD’ye yalnızca 1961 yılında hayata geçirilen 212 sayılı basın kanununa göre basın kuruluşlarında çalışan gazeteciler üye olabiliyordu. Bu belki başta iyi niyetle tüzüğe konulmuş bir maddeydi. Ancak günümüz koşullarında medya kuruluşlarının sahipleri gazetecileri, kendileri açısından oldukça yüklü meblağlarla tazminat ödemeye zorlayan bu maddeye göre işe almıyorlardı. Dolayısıyla özellikle son yıllarda gazeteci sayısı çok artmasına rağmen TSYD’nin üye sayısında gözle görülür bir artış olmadı. Ben kendi adıma göreve gelen her yönetimde bulunan tanıdığım insanlara derneğe üye olmak istediğimi 212’li olmamamın benim bir tercihim olmadığını anlatmaya çalıştım. Aradan yıllar geçti. Sonunda geçtiğimiz Mayıs ayında göreve gelen Oğuz Tongsir ve yönetimi seçimlerde verdikleri tüzük değişikliği sözünü yerine getirerek tüzük tadil kongresini yaptılar ve üyelerin de oylarıyla 212’li olmayan gazetecilerin de derneğimize üye olmalarının yolunu açtılar. Artık 2014 Aralık ayından bu yana TSYD üyesi olan bir spor gazetecisiyim. Meslek örgütümüze üye olmak ve sadece dışarından söz söyleyen değil, söylediklerini içeriden de söyleyebilen biri olma şansını yakalamak beni mutlu etti. Bu bağlamda sevgili Oğuz Abi ve yönetim kurulundaki arkadaşlarına kendi adıma çok teşekkür ediyorum. Derneğimize üye olmayan tüm gazeteci arkadaşlarımızı da derneğe üye olmaya ve daha da güçlü bir meslek örgütünün oluşmasına katkı yapmaya çağırıyorum.
VE ZİRVEDE YAŞANANLAR
TSYD’nin her yıl ligin devre arasında Antalya’da düzenlediği zirve farklı olacağını Oğuz Tongsir’in ıslak imzası ile gönderilen davet mektuplarında eşlerin de davet edildiğini de görerek anladık. Gerçekten de eşli davet çok yerinde bir karardı. Daha önce aşina olunan otel lobisinde erkek gruplarını gösteren görüntüler bu defa yoktu ve kadınların da aynı ortamda olmasıyla ortaya çok daha medeni ve şık bir görüntü çıkmıştı.
TSYD Yönetimi, 8 Ocak Cuma günü Gloria Golf Resort’da toplanmaya başlayan davetlileri akşam bir hoş geldiniz kokteyli ile karşıladı. Bu kokteylin sürprizi ise yeni TSYD logosunun tanıtılması oldu. (Logo ile ilgili tartışmalara daha sonraki satırlarda yer vereceğim)
Toros Zirvesi’nin açılış oturumu öncesinde açılış konuşmaları yapıldı. Bunların başında ise Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel geliyordu. Türel konuşmasında bir müjde vererek Antalya Belediyesi’nin TSYD ile birlikte TSYD futbol turnuvası düzenlemeyi planladığını ve bu turnuvanın Türkiye’nin büyükleri yanında dünya devlerinin de yer alacağı bir turnuva olacağını belirtti.
DENİZ GÖKÇE MODERATÖR OLARAK KONUYA HAKİM DEĞİLDİ
İlk oturumda konu “Rio 2016 ve olimpik sporcu yetiştirmek” idi. Arkadaşımız Fatih Kuşçu’nun yönettiği panelde TMOK Başkanı Uğur Erdener’in yanında engin Olimpiyat bilgileri ile Atilla Gökçe abimiz ve sevgili dostumuz Mert Aydın yer alıyordu. Uğur Erdener Rio 2016 ile ilgili tüm bilgileri verirken Atilla Abi ve Mert özellikle doping konusunda çok önemli şeyler söylediler. Soru cevap kısmında ise Trabzon’dan gelen bir meslektaşımızın “Atilla Abiye bu ülkede sadece doping mi var, şike yok mu şike” sorusu salonda gülüşmelere yol açtı. Soruya cevap veren Atilla Abi ise zaten “futbolun kirli ve bozuk düzeni” diye konuşmasına başladığını ama o konunun bu panelin konusu olmadığını kendi üslubu ile belirtti. Günün 2’nci oturumun konusu Spor ekonomisinde spora destek ve yatırımı konu alıyordu. Deniz Gökçe yönetiminde konuklar Spor Toto Teşkilat Başkanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve Gazeteci Kaan Ark idi. Açıkçası spor ekonomisi, sponsorluk olaylarını ve bahis dünyasını çok iyi takip eden biri olarak bu paneli doyurucu bulmadığımı söylemeliyim. Özellikle yasa dışı bahsin konuşulduğu bölümde benim bilgi dağarcığımda olan çok önemli konular konuşulmadı ve hep yüzeysel geçildi. Bence bu paneli Deniz Gökçe yerine bu konulara daha hakim biri sunmalıydı. Soru cevap kısmında ise ben sormak istediğim soruyu sıra gelmediği için soramadım.
Spor Toto Teşkilat Başkanı Kasapoğlu Spor Toto’nun Türk sporuna okullara verdiği destekleri anlattı. Benim sorum ise tam bununla ilgili olacaktı ve şu soruyu soracaktım. “Sayın Başkan, Türk sporuna katkı yapmanız okulları spor konusunda desteklemeniz çok güzel. Ama her sezon on milyonlarca Euro’nun saçıldığı, profesyonel olan Süper Lig’in isim hakkını almanızın mantığını ben anlayamıyorum. Spor Toto reklama ihtiyacı olan bir kurum mu? Ya da Süper Lig’in böyle bir devler desteğine ihtiyacı mı var? 1. Lig’e de bir ölçüde devlet desteğini anlayabilirim ama Süper Lig’e ne amaçla destek oluyorsunuz?”Bu oturumun ardından Antalya’da düzenlenecek olan Expo 2016’nın tanıtımı gerçekleştirilerek yapılan çalışmalar ve planlar görüntüler eşliğinde basına
anlatıldı. Expo’nun Antalya’ya kazandırdığı tesisler yanında Antalya ve ülke tanıtımına büyük katkı sağlayacağı bir gerçek.
ENGELSİZ SPOR VE DUYGU SELİ
İlk gün öğleden sonra ilk sırayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. Genel Müdürü İsmail Özbayraktar aldı. Özbayraktar konuşmasında özetle Spor A.Ş’nin spor kültürünün gelişmesi için yaptığı çalışmaları anlatarak bu çalışmaların artarak devam edeceğini ve bunda da spor basının desteğine mutlak surette ihtiyaç duyduklarını söyledi. Özbayraktar’ın ardından bence Toros Zirvesi’nin en güzel ve anlamlı oturumu gerçekleşti. “Engelsiz Spor” başlığı adı altında yapılan bu oturumda TRT’de aynı isimle engellilere yönelik programlar yapan Cem Çınar doğal olarak oturumu yöneten kişiydi. Katılımcılar ise iki kolu olmamasına karşın yüzme sporunda büyük başarılar elde eden milli yüzücü Beytullah Eroğlu, görme engelli milli futbolcu Ercan Bayraktar ile belden altı felçli olarak yaşamını sürdüren milli tenisçi Büşra Ün idiler. Açıkça belirteyim, bu toplantıda gözyaşlarımı tutamadım. Birçok meslektaşımız da benimle aynı durumdaydı.
Yıllardır bu işin içinde olan meslektaşımız Cem Çınar konuya olan hakimiyeti ile bu sporcularımızın yaşamını bizlere çok güzel aktardı ve bu tanıtımlarda duygu seli yaşamamak mümkün değildi. Toplantının hoşluğu ise milli futbolcu Ercan Bayraktar’ın maç spikerliğine olan merakını bir maç anlatımı ile bizlere göstermesi oldu. Bu bağlamda şunu söylemek istiyorum. Türkiye’de 10 Milyona yakın engelli var. Ancak ülkemiz engelliler açısından engellerle dolu bir ülke. Çok sayıda engelli hayata küsmüş durumda. Bu insanların topluma kazandırılması ve engelsizmişçesine aramıza katılmasının sağlanması gerekiyor. Bunun da en önemli araçlarından biri her zaman spor olmuştur. İşte yukarıda isimlerini saydığım gencecik 3 insan bunun en güzel örneği. Yaptığım iyilikleri söylemek adetim değildir ama bunları yazıyorsun da sen ne yapıyorsun sorularına cevap vermek adına yazma ihtiyacı duyuyorum.12 yıl önce bir arkadaşımın yakını olan bir dişçiye gittim. Adı Engin Avcı. Ancak Avcı,bir trafik kazasında sol bacağını diz altından kaybetmiş bir engelli idi ve protez bir diz altı bacak ile yaşamını sürdürüyordu. Onun kendine olan özgüveni hayata sanki hiçbir şey olmamış gibi sarılmış olması benim engelliler konusuna daha fazla ilgi duymamı sağladı. Engelli olduktan sonra kendini adeta engelli sporculara adayan Engin ile daha sonra arkadaş olduk. Onu çok kez o dönem görev yaptığım Radyospor’da programlara davet edip engellilerin ve engelli sporlarının sorunlarını anlattırdım. Kendisi masa tenisine meraklı olduğu için bir “Engelliler Masa tenisi Derneği” kurmuştu. O derneğe üye oldum ve daha sonra da yönetim kuruluna girerek çalışmalarımı arttırdım. Bunu beni tanıyan çoğu kimse bilmez. Bu durum benim vicdanımı rahatlatan ve fazla kimselerin bilmesine gerek olmayan bir durum. Sizler de bu insanlar için bir şeyler yapıp onları hayata kazandıracak çalışmalar yapabileceğinizi unutmayın. Özellikle medya çalışanları çok daha fazlasını yapabilir.
ZİRVEDE İKİNCİ GÜN
Cumartesi günü programının tamamlanması ve akşam yapılan güzel sohbetlerin ardından Pazar günümüz penaltı ve tavla turnuvaları ile başladı. Meslektaşlarımız eşleri ile birlikte hoş bir zaman geçirdiler. Öğle yemeği sonrasında ise saat 14:00’de yine toplantı salonundaydık. Toplantılara ilgi bir önceki gün oldukça yüksekti ama bu defa konuklar Fernando Muslera ve Aatif Chahechouhe olunca ilginin seviyesi daha da yükselmişti. Salonun neredeyse tamamı doluydu. Arkadaşımız Melih Gümüşbıçak’ın sunumu ile ilk olarak Aatif Chahechouhe panelde yerini aldı. Aslında Muslera ve Chahechouhe birlikte sahnede olacaklardı ancak Galatasaray’ın kalecisi gecikince zaman kaybetmemek adına panele başlandı. İlk olarak Melih bazı sorular sordu. Bana göre Melih’in soru sormasına gerek yoktu ve hemen soru cevap kısmına geçilebilirdi. Zaten salonda o soruları sorabilecek yeterince gazeteci bulunuyordu. Soru cevap kısmında ise hoş olmayan bir görüntü yaşandı. Tam Aatif Chahechouhe konuşurken Muslera içeri girdi ve bir anda foto muhabiri ve kameraman arkadaşlar o tarafa yönelerek ilginin dağılmasına neden oldular. Bu bence Sivassporlu oyuncuya yapılan bir ayıptı. Bunun üzerine Melih Gümüşbıçak da oturumun o bölümünü kapatarak Aatif Chahechouhe’ya veda etti. Fernando Muslera ise tüm sorulara verdiği içten cevaplarla herkesin sempatisini bir kez daha kazandı. Zaten söylediklerini hepiniz televizyonda görüp gazetelerde okudunuz. Pazar akşamı ise gala gecesi programına sahne oldu. Toplantı salonunda verilen akşam yemeği sonrasında TSYD Başkanı Oğuz Tongsir, tüm üyelere hitaben yaptığı konuşmada hepsine teşekkür etti. Derneğe hizmet vermiş kendisine rakipolmuş önemli isimler de dahil birçok kişiyi yanına davet etti ve alkışlanmalarını sağladı. Konuşmasında hatalar yaptıklarını ve bu hataların he birlikte düzeltileceğini ve TSYD ailesinin giderek büyüyeceğini belirtti.
Türk Bayrağı olmamasından doğan Logo konusundaki eleştirileri ise dikkate alacaklarını ve logoda eksik olan Türk bayrağına mutlaka yer vereceklerini söyledi. Ardından sahneden ayrıldı. Bir süre sonra başta yıllardan beri üye olsun olmasın herkesin kahrını çeken Birgül Pullukçu olmak üzere TSYD çalışanlarını unuttuğunu fark ederek tekrar söz aldı ve hepsini sahneye davet etti. Özellikle sevgili Birgül’ün çok hak ettiği büyük bir alkış alması çok yerindeydi. Gece Gökhan Tepe konseri ile son buldu.
ZİRVE’DE FİKRET ORMAN BOMBASI
Zirve notlarını yazarken tabii ki TSYD üyeleri ile sohbet için Gloria Golf Resort’a uğrayan Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’dan bahsetmemek olmaz. Ben Beşiktaş Başkanı’nı otele gelip sohbete başladıktan sonra gördüm ancak çoğunluğu Beşiktaş’ı takip eden medya mensupları ile konuştuğu o bölüme gitmedim. Benim gördüğüm orada en az 15-20 kişi vardı. Sohbetin sonunda Orman kalktı ve NTV Spor Muhabiri Erbatur Ergenekon’a ufak bir röportaj verdikten sonra otelden ayrıldı. Akşam yemeğinden sonra lobide canlı müzik yapılıyordu. Biz de Lig Radyo’daki arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Tam o sırada arkamda Oğuz Tongsir olduğunu fark ettim. Çünkü Best FM programcısı gazeteci arkadaşımız Gökhan Dinç’in kendisine seslendiğini duydum. Gökhan hemen yanı başımda Oğuz Abiye Fikret Orman’ın kendisini aradığını ve Galatasaray hakkında söylediklerinin internette dolaştığını ve bunların haberleştirilmemesini istediğini söyledi. Bunun üzerine Oğuz Abi canlı müzikte kullanılan mikrofonu alarak Fikret Orman’ın gelişinin sohbet amaçlı olduğunu ve eğer sohbetleri dışarı yansıtırsak kimseyi bulamayacağımızı ve haberleri veren varsa bunları çekmelerini rica etti. Buna gerek var mıydı bilemiyorum. Çünkü macun tüpten çıkmıştı. Diğer yandan adeta TSYD kampı olan yüzlerce gazetecinin yanında otel personeli ve normal müşterilerin olduğu bir otelde en az 15-20 gazeteci ile konuşulduğu bir ortamda böyle sözler söyleyip sonra buna sohbet demek çok da açıklanabilir bir durum da değil bana göre. Bu konuşmayı o gazetecilerden başka herkesin duyabileceği fiziki bir ortam vardı. Siz 3-4 gazeteci ile sakin bir ortamda konuşursunuz off the record dersiniz o zaman zaten kimse yazmaz. Buna hiç itirazım olmaz. Ama kamuya ait ortamda böyle bir konuşma yapmanın ne anlamı var nede gereği olduğu düşüncesindeyim.
KONYA ŞUBE BAŞKANININ YAZISI
Bu arada TSYD Konya Şubesi Başkanı Recep Çınar’ın Aykut Kocaman için kaleme aldığı yazı da ciddi rahatsızlık yaratmıştı. Zirve’de Mehmet Ayan, TSYD Genel Başkanı Oğuz Tongsir’e bu ağır yazıyı hatırlattı ve Genel Merkez’in müdahale etmesini istedi. Tongsir de “Şu an bunun yeri değil. İstanbul’a dönünce bu konuyu inceleteceğim” yanıtını verdi.
HÜSEYİN ÖZKÖK”