Beşiktaş’ın hem sağlam bir mali yapıya hem lig şampiyonluğuna hem de sponsor şampiyonluğuna yürüdüğü süreçte kulübün ekonomisine yön veren CEO Gökhan Sarı, Karar gazetesine konuştu. Sarı, ekonomik yapıdan gelecek planlarına, Beşiktaş aşkından yapılan hatalara kadar son derece samimi açıklamalarda bulundu… Spor müdürümüz Bülent Tuncay ile birlikte yaptığımız röportaj, ilk andan itibaren, yudumlanan çaylardan bile sıcak bir ortamda gerçekleşti. İşte Sarı ile yaptığımız uzun süre konuşulacak söyleşinin ayrıntıları…

Göreve geldiğinizde içaçıcı olmayan bir tablo vardı. Ne düşündünüz?

Önce resme baktık ve küçülerek dar boğazdan çıkmayı planladık. Ancak iki sene sonunda gördük ki darboğazdan çıkmak mümkün değil. Krizden çıkmak için yeni bir rota belirledik. Mali tablolara göre Beşiktaş kredi alamayacak bir firma olarak görülüyordu. Büyüme stratejisi ile finansman sağlamayı kararlaştırdık. Televizyon ve sponsorluk gelirleri konusunda rakiplerimize yakın olsak da stat gelirinde gerideydik. Ortaya proje çıkarmamız lazımdı. O proje de stadyumdu. Vodafone ile yaptığımız ortaklıkla bunu başardık. Açık konuşmak gerekirse Vodafone başlarda bir hayale ortak oldu. Çünkü ortada mal yoktu. Sadece bir 110 yıllık marka vardı.

Vodafone’u nasıl ikna ettiniz peki 150 milyon dolarlık bir ortaklığa?

Projemizi her yönüyle hazırlamıştık. Atacağımız adımları ve mali verileri ortaya koyduk. İkna etmekte de hiç zorlanmadık. Başlangıçta 145 milyon dolarlık bir anlaşmaydı. Ama Vodafone, sözleşmedeki teknoloji yatırımı taahhüdü 5 milyon dolar olmasına karşın 12 milyon dolara çıktı. Yani toplamda 152 milyon dolarlık bir yatırım oldu.
Aslında dünyadaki en karlı yatırımlardan biri stadyumdur. Gelir potansiyeli ile ortalama 3.5-4 yılda kendisini geri ödüyor. Ki bizim hedefimiz 2.5 yılda geri almak. Bu boyutta başka bir yatırım yok. Takım başarılı olur, taraftar inanırsa dünyanın en karlı yatırımlarından biri.

Stadın aynı yerde yapılamayacağı söyleniyordu. Engeller vardı. Ama Fikret Orman’ın göreve gelmesiyle proje birden hız kazandı. Neler yaşandı o süreçte?

Yıldırım Demirören döneminde de bazı projeler vardı. Tüm izinler alınmamıştı ama devletin yaklaşımı farklıydı. Demirören’in projesinde otel gibi farklı fonksiyonlar vardı. Devlet ona karşı çıkmıştı. Biz o gerçekle yola çıktık ve sadece stadyum tasarladık. Tabii önemli zorluklar yaşadık. O günkü kültür bakanı orada stat istemiyordu. Dönemin başbakanının (Recep Tayyip Erdoğan) desteği olmasaydı izin çıkmayabilirdi. Gerçekten de sayın Erdoğan’ın stat konusunda manevi açıdan büyük katkıları var.

CEO projesini Fenerbahçe ve Galatasaray da denedi ama başarılı olmadı. Sizce neden?

Bunu sistemin başarısızlığı olarak görmemek lazım. Üst yönetimin anlaşıyı çok önemli. ‘Her işi ben yaparım’ diyen bir başkan ile CEO’luk asla işemez. Bizde başkanımızın inancı ile oturdu sitem. Aslında biz bu modeli 2000 yılından itibaren oluşturmaya başladık. Ben Kasım 2000’de göreve başladım. 31 Mayıs 2004’e kadar çalıştım. Yıldırım bey (Demirören) seçildikten sonra ayrıldım. Fikret Orman ile birlikte geri geldim. Halka açılma sürecinde de işin başındaydım. Bu konuda Amarika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyada oluşmuş bir model var. Tüm gelir ve giderleri birlikte düşünmek gerek. Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un modelleri farklıydı. Onlar sadece geliri işin içine dahil etti. Giderlerin hepsini dernek bünyesinde bıraktıl. Baktılar ki olmuyor bizim modelimize döndüler.

Fenerbahçe ile kafa kafaya!

İrili ufaklı yaklaşık 20 sponsorumuz var. Şu anda en değerli formaya sahip takım da Beşiktaş. Formamızda yer alan sponsorlardan yılda 20 milyon doların üzerinde gelir elde ediyoruz. Başarı kadar başarıyı paraya dönüştürmek de önemli. Mesela Galatasaray, UEFA Kupası şampiyonluğu ile başlayan süreçte bu konuda ciddi sıkıntılar yaşadı. Büyük gelirler elde edemedi. Bazen risk almak zorundasınız. Biz geçen sezon o riski aldık ama şampiyon olamadık. Bu yıl da aldık ve başardık. Forma satışında 250-300 bin gibi bir hedefimiz vardı ama 350 bine ulaştık. Bu konuda Fenerbahçe öndeydi ama artık kafa kafayayız.”

Gomez ‘gidiyorum’ dedi ama…

“Gomez bize kalmayacağını bildirdi. Ancak bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Kendisiyle görüşmelerimiz devam ediyor. Biz Beşiktaş’ta kalmasından yanayız. Nisan sonuna kadar kalmak istediğini bildirmediği için Fiorentina’ya yüksek bir bedel ödeyeceğimiz yolundaki iddialar doğru değil. Gomez bugün ‘kalıyorum’ dese yine 1000 euroya Beşiktaş’ın olacak. Üstelik bu kez bonservisini de alacağız. Gomez’i konusunu iyi incelemek lazım. İtalya’da iki sezon geçirdi, burada ise kral oldu. Başkanımızın da söylediği gibi biz Alman Milli Takımı’nın golcüsünü almadık, Alman Milli Takımı’na santrfor verdik.”

15.5 MİLYON EURO ÇOK İYİ RAKAM

Gökhan için telaffuz edilen 15.5 milyon euronun önemli bir rakam olduğunu belirten Sarı, “Değerlendirilebilir. Bize ulaşan bir talep yok. 440 milyon dolar büyük bir borç değil!” dedi.

“Transfer ile ilgili açıklama yapmam. Çünkü o konu direkt başkanın kontrolünde yürüyor. Biz işin ekonomik kısmıyla ilgileniriz. Gerisine karışamayız. Gökhan Töre konusunda çok şey yazılıyor. Tabii ki maddi açıdan bahsedilen rakam (15.5 milyon euro) oldukça iyi. Bence değerlendirilebilir ama resmi olarak kulübe ulaşan bir talep yok. Hayırlısı ne ise o olsun. Oğuzhan için de bazı şeyler konuşuluyor. Ama başkanımız daha önce onun için 100 milyon euro istediğini söyledi. Çünkü bizim için çok değerli bir oyuncu. Şampiyonlar Ligi’ni ve gelecek sezonlardaki şampiyonluk mücadelesini düşündüğünüzde kadroyu boşaltamazsınız. Bazı önemli oyuncuları tutmak zorundasınız.”

3 YIL SONRA 300 MİLYON

“Sanırım 2003-04’ten beri kulüp kar etmiyor. O nedenle işin mali yönüne de dikkat etmek gerek. UEFA’ya 2017-18 sezonu için verdiğimiz taahhüdü 1 sezon önce gerçekleştirecek gibi görünüyoruz. 3 yıl sonra 300 milyon dolarlık bir ciroya ulaşmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla böyle bir yapıda 440 milyon dolarlık borç büyük bir rakam değil.”

HALKI DA SPK’YI DA İKNA EDERİZ

Sermaye artırımı dahil olmak üzere hedefe ulaşabilirsek 3 yıl sonra borç 100-150 milyon dolar dolayına düşebilir. Biz buna inanıyoruz. O yüzden buradayım. Sermaye artırımı konusunda tasarruf sahiplerini ikna edeceğiz. İnanıyorum ki Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) da izin alacağız. SPK, şu anda kulüplerin kötü yönetildiğini ve halktan toplanan paraların savurgan bir şekilde kullanıldığını düşündüğü için sermaye artırımına sıcak bakmıyor. Ama biz rakamlarla konuşacağız.”

BEŞ YILIN DÖRDÜNDE ŞAMPİYONUZ!

Akhisar deplasmanında 90’da Soner’in şutu direkten dönünce şampiyonluğa inancının arttığını belirten Beşiktaş CEO’su Gökhan Sarı, önümüzdeki 5 sezonun en az 4’ünde şampiyon olacaklarını iddia etti.

Çocukluğundan beri Beşiktaşlı, 1995’ten beri de kongre üyesi olan CEO Gökhan Sarı, “Maçları arkadaşlarımla birlikte aldığımız locadan izliyorum. Deplasmanlara da gidiyorum. Eskiden sadece taraftardım ama profesyonel olarak görev alınca başka hesaplar da yapmaya başladım. Hasılatı, organizasyonda sıkıntı olup olmadığını düşünüyorum mesela. Ama düdük çalınca sadece maç kalıyor kafamda” yorumunu yaptı. Sezon içinde üzüldüğü anlar olmasına karşın hiçbir zaman ‘eyvah’ demediğini belirterek, “Şampiyonluk inancını hiç yitirmedim. Taraftarımız rahat olsun. Önümüzdeki 5 sezonun 4’ünde şampiyon olacağız” ifadesini kullanan Sarı, şöyle devam etti.

DAHA ÇOK İNANDIM

“Deplasmandaki Akhisar maçında 3-2 gerideyken Soner’in şutu direkten dönünce ilginç şeyler hissettim. O top gol olsa muhtemelen yenilecektik. Sonra Cenk gol attı ve 1 puan aldık. O puan motivasyon açısından çok önemliydi. O maçtan sonra şampiyon olacağımıza daha çok inandım.” (selim yıldırım- karar)