Yeni köşe yazarlığı

 

İki yeni köşe yazarlığı türedi..
Birincisi.. Sponsor yazarları.. Sponsorlar davet ediyorlar.. Yurt dışına tabii.. Onlar da koşuyorlar. Sonra bol bol sponsor yazıyorlar.. Onlar bol bol yazdıkça, yeni sponsorlar da çıkıp o bol bol yazanları davet ediyorlar ki, “Bizi de yazsınlar!.”
Pek çok köşe yazarımız ‘de kalamaz oldu..
En son ve en rezil örnek, Milano Şampiyonlar Ligi finali.. Bu finale gazeteci davet edeceksen, akla önce kim gelir?.
Spor yazarları değil mi?.. Geçiniz. Spor yazarı spor yazar, sponsor değil.. Kimin köşesi var, onları çağırmışlar, ki aralarında hayatlarında ilk defa futbol maçı izleyenler var.. Kim takar.. Onlardan maçı yazmaları istenmiyor ki..
Yaşasın sponsor boyalı gazoz!..
2003’te Paris’te, gazetem adına ve gazetemin finansmanıyla Dünya Atletizm Şampiyonasını izledikten sonra, bu köşede ilan ettim..
“Ben yeterince büyük organizasyon gördüm. 6 Olimpiyat, 6 Dünya Kupası, sayamadığım kadar Dünya ve Avrupa Atletizm Şampiyonası.. Artık izlemeyeceğim. ‘ye zaten az kontenjan ayrılıyor. Sabah’a da biri foto muhabiri en fazla üç akreditasyon hakkı düşüyor. Bu hakkı artık kullanmak istemiyor, yerimi genç spor yazarlarına bırakıyorum” dedim.
2004 Atina ve 2008 Pekin Olimpiyatlarına hem gazetem, hem televizyonlardan görev teklifi geldi. Reddettim. Sponsorların biri gitti, biri geldi. hepsine ayni cevabı verdim.. “Benim gibi doymuş birini değil, Olimpiyat izlemeye aç bir genç gazeteciyi davet edin” dedim.. Kime anlatırsın.. Genç gazeteci işlerine yaramaz ki.. Köşesi bile yok.. Nerde övecek sponsorun mallarını?.
İkinci tür bir başka felaket..
Dalıyorlar internete.. Buluyorlar bir hikaye.. Eski, hatta tarihi fark etmez.. Tercüme edip koyuyorlar.. Roman özetleri köşe yazısı oluyor.. Ünlülerin hayatları köşe yazısı oluyor..
‘de bunca, siyasal, sportif, kültürel olayla gündem tıka basa dolarken, internet çevirmenlerine tonla para ödüyor, gazeteler..
Habercilik biteli yıl oldu. Hepsi ayni kaynaktan, ayni haberleri, meşreplerine göre yerleştirirken, farkı köşe yazarları yaratıyor, tirajı köşeler belirliyordu..
Onlar da bu hale geldi..
O zaman millet niye okusun söyler misiniz?.
Bu ülke, uygar dünyanın en az gazete okunan ülkesi ise, kabahat okurda değil, onlara okunmaz gazeteler sunan bizlerde..

 

HINCAL ULUÇ- sabah

Önceki İçerikŞansal Büyüka TSYD dergisine konuştu: Ben spor yazarı denince muhabirliği anlarım. Başka şeyi tanımam.!
Sonraki İçerikGrundig, Norveç’in Nordik bölgesinde düzenlenen J/70 yelken yarışlarının ana sponsoru oldu…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz