BEŞİKTAŞ’IN “ANTRENÖR” MALZEMECİSİ “ZİDANE ERDAL”DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR…
1993 yılında girdi Beşiktaş kulübünden içeri,henüz 18 yaşındaydı. Efsane teknik adam Gordon Milne’nin gidişine Daum’un gelişine denk geldi malzemeciliğe başlaması.23 yılda 4 lig şampiyonluğu ve kupa sevinçleri yaşayan,birçok teknik adam ile çalışan Malatya/Arapgir’li Erdal Erdem,14.şampiyonluk sonrası bilinmeyen yönlerini,hayallerini paylaştı…
1-)BJK futbol takımı malzemecilik maceran ne zaman kim vasıtasıyla başladı?
1993 yılıydı,Fulya Tesislerinin çim bakım işleri ile ilgileniyordum.O dönem malzeme depocusu Nazif ağabeyi kaybettik,Allah rahmet eylesin.Bu doğrultuda oluşan açığı içeriden biriyle dolduralım dediler.Doğuştan Beşiktaşlı biri olarak hayalimi Sinan Engin vasıtasıyla gerçekleştirdim kendisine her zaman minnettarım…
2-)23 yıllık mesleğinde yaşadığın en büyük başarı diye sorsak?
Cuma günü düğünüm vardı ve Pazar günü Galatasaray ile şampiyonluk maçına çıkacaktık. Bu anlamda 100.yıl şampiyonluğunu unutmak mümkün değil A’dan Z’ye harika bir sezondu. Ayrıca Barcelona ve Liverpool’u sahamızda devirdiğimiz maçlarda hafızamda en baş yerdedir…
3-)Çalıştığın futbolcularla ilgili ilginç anıların olmuştur mutlaka,paylaşır mısın?
Tabi ki çok var.Kalecimiz Oscar Cordoba maça başlamadan önce bir tane küçük havlu astırırdı kale ağlarına.Bayağı maç gol yememişti önemli bir uğuru haline gelmişti. Bir derbi öncesi ise Tümer Metin’i rüyamda görmüştüm.Rüyamda Tümer ağabeyi çok kötü dövüyorlardı. Ben de bu rüyayı Tümer abiye anlattım,hayırdır inşallah dedi. Maçtan sonra ise yanıma gelerek “Erdal her maçtan önce beni dövsünler”dedi,çünkü o maçın yıldızıydı Tümer ağabey.Kaptan İbrahim Üzülmez’in ayağı da 40 numaraydı.Ben 44 numara giydiğim için kramponu rahatlatmak için giymemi isterdi.Sonrasında ayağımı 1 saat hissetmesem de Kaptan rahat oynardı…Şimdi de Jose Sosa’nın ayakkabılarını açıyorum başarı grafiği ortada J
4-)Teknik direktör Slaven Bilic ile girdiğin iddiayı 42km’lik Avrasya Maratonunu tamamlayarak kazandın,nasıl bir duyguydu?
Süper bir duyguydu.Çünkü bana futbolcular dahil hiç kimse inanmamıştı.Hepsi “köprüden dönersin” dese de,ben Uluslararası Atlet unvanı alarak koşuyu tamamladım.Sonra herkes beni tesislerde alkışlarla karşıladı Bilic hoca ise “utandırdın bizi Erdal,kutlarım” diyerek sarılmıştı.Beni hem hırslı yapım hem de tip olarak efsane oyuncu Zidane’ye benzettiği içinde herkes beni takımda hala “ZİZU” diye çağırıyor…
5-)Malzemeci olmana rağmen azmedip Antrenörlükte adım adım tırmandın ve A lisansa yaklaştın.Nereden geliyor bu heves gönlünde var mıydı?
Malzemeci olarak çalışsam da,kendimi hep geliştirmeyi tercih ettim.Profesyonel olamadım belki ama Amatör futbol oynadım.Uzman sağlık eğitimi aldım, Spor yönetimi mezunuyum,aynı zamanda da 4 yıllık işletme okudum.Beşiktaş’ın Fulya’da bulunan Bedensel Engelli futbol takımını Türkiye şampiyonu yapma başarısı gösterdim.Diğer senede Feriköy bedensel futbol takımını Türkiye şampiyonu yaptım.Onlarla olmaktan da büyük keyif aldım…
6-)Peki hedeflerin nedir bu yönde?
Şampiyonluklarla başladığım hocalık deneyimimde UEFA B diplomasına kadar geldim.Malzemeciliğini yaptığım futbolcular beni Tüfad seminerinde gördüklerinde şaşırıyor ve takdir ediyorlar bu da bana ayrı bir gurur veriyor.İnşallah zamanı geldiğinde pro-lisansı da alacağım.Ama şunu net söylemeliyim ki teknik direktörlükten çok Türkiye’de bir gün sporun içinden gelen biri olarak Spor Bakanı olmak istiyorum,bu hayalimi de gerçekleştireceğim…
7-)Malzemecilikte unutamadığın bir ‘Anı’n var mı?
İnönü stadında bir maç sonuydu.İçeri girerken bir televizyon muhabiri bana mikrofon uzatarak “maç sonu düşünceniz nedir Bayram bey?” diye sordu. Ben malzemeci Erdal deyince öyle bir afalladı ki hala daha gülerim. Oyuncumuz Bayram Bektaş’a benzetenler sonrasında da çok oldu…Bir de Lucescu hoca,idmanlarda beni rakip takımda stoper olarak görevlendirirdi ve doğru hamlelerimden dolayı hep “seni de mi kadroya alsak acaba?” diye takılırdı…
8-)Birçok forma gördün.Bugüne kadar en sevdiğin forma hangisi oldu?
Valla bugüne kadar birçok forma görsek de tartışmasız Çubuklu formamız en güzel ve özelidir…
9-)Fulya ile Nevzat Demir Tesisleri arasındaki duyguyu bizimle paylaşır mısın?
Tabi ki Fulya’da bayağı senemiz geçti orada şampiyonluk yaşadık ayrılmak kolay olmadı. Ancak Nevzat Demir Tesisleri dünya çapında mükemmel bir tesis,burada şartlar daha iyi ve yaşadığımız 3 şampiyonluk var.Bu sezon oluşan aile havası ile nicelerine ulaşacağımıza inanıyorum…
10-)Peki efsane İnönü stadı mı? Akıllı stat Arena mı?
İnönü stadını asla unutamam çok güzel günlerimiz geçti orada.Alışmıştık 2013’te son maç olan Gençlerbirliği karşılaşması sonrası insanın evladından ayrılması gibi bir duygu yaşamıştık. 3 sene sonra döndüğümüz de bambaşka,mükemmel bir atmosfere sahip Vodofone Arena ile buluştuk.3 karşılaşma oynadık ve hepsini kazandık. Başarımıza %50’nin üzerinde katkı sağlayacağı kocaman bir gerçek…
(alper üstündağ- güneş)