Türk milleti olarak gerçekten de kavgayla besleniyoruz. Her şeyimiz kaos. Çek maçına dek bu turnuvada da karnaval havasını yaşamayan, yaşatamayan tek milletiz. Her ülkenin vatandaşı yiyiyor, içiyor, eğleniyor, marşlar söyleyerek coşuyor, biz kavga ediyoruz. Seviyoruz da biz bu halimizi.

Şimdi bir galibiyet aldık diye tüm yaşananları unutuveririz. Hatta inkar ederiz. Suçlu nasıl olsa hep aynı. Spor basını…

Ben de diyorum ki iyi ki spor basını var. Birkaç örnek vereyim…

Fatih Terim, Hırvat maçına bir gün kala, “Gökhan Gönül krizini dünya yazsa siz yazmayın. Ne olur ki!” diyerek basına sitem ediyordu. Gökhan konuşacak, menajeri açıklama yapacak, basın görmezden gelecek. Olacak iş değil de hadi diyelim hocamız haklı.

Dönelim Çek maçının bir gün öncesine. Terim ne varsa döktü ortaya neredeyse. Sağlam salladı futbolcularına. Bence sözlerinden federasyon görevlileri de nasibini aldı da artık orada hedefi kimlerdi şimdilik sır.

Nasıl olacak şimdi? Basın yazınca anormal, hocamız konuşunca normal.

Ya aynı akşam milli takımın son idmanı. Burak-Arda ikilisi fotoğrafa girmeye bile tenezzül etmiyorlar. Yahu derdiniz neyse ne! Orası Milli Takım, orası bizim takımımız. Sizin kaprisiniz, kininiz kime? Hocaya kırgınsınız, kızgınsınız diye faturayı o formaya mı çıkaracaksınız? Çıkaramazsınız. Çıkarmaya kalkarsanız bu millet de faturayı size çıkarır.

HESAP SORAN SORANA!

Dedim ya iyi ki spor basını var. Gazeteler yaşananları yazmasaydı bu takım iddia ediyorum Çek maçında böyle oynamazdı.

İşte biz bu takımı seviyoruz, bu takımı istiyoruz. Ama kavgayı da seviyoruz ya; hesap soran sorana! Fatih hoca sallıyor, Arda sallıyor, Burak sallıyor. Hep basına. Ne de olsa arkaları da güçlü ya… Şimdi kim kime hesap soracak acaba?

Arda’ya paracı, primci diyen olmadı ki. Futbolu eleştirildi. Ailesine hakaret eden varsa hesabını sormalı da eleştiriye de açık olmalı.

Burak da kırgın olduklarını söylüyor. “Bunlar yazılırken kimse bize bir şey sormadı” diyor.

Kardeşim bu millet de sizlere kırgın, kızgın. Primler, kavgalar, tavır almalar yalansa da üzerinden 24 değil, 48 değil, 72 saat geçti çıkıp yalanlasaydınız. Federasyonun sitesinden açıklama yapsaydınız. Sizler de, Fatih Terim de, federasyon yetkilileri de…

GAZETECİLER DAHA NE YAZSIN?

Hani derler ya; spor basını Terim’den korkar, soru sormaz, soramaz diye.. Spor gazetecilerinin sormadığı soru mu kaldı, yapmadığı eleştiri mi? Yazmadığı haber mi?

Kampta ne yaşandıysa hepsi gazetelere yansıdı. Terim’in de dediği gibi noktasına, virgülüne kadar. O kampta ne oldu ne bitti tüm ülke spor gazetecileri sayesinde öğrendi.

Bir kez daha tekrarlıyorum. İyi ki spor basını var, iyi ki Habertürk gibi gazeteler var.

KİMSE HABER SAKLAMADI

Basına yönelik bir başka eleştiri konusuna geçelim. Gazetecileri oralara federasyon götürmüş.

Evet federasyon organizasyonlarıyla da, sponsor organizasyonlarıyla Fransa’ya giden gazeteciler oldu. Toplamda 800 kişilik davetli grubu arasında küçük bir grup. Kaldı ki federasyon kasasından öyle yüksek paralar çıktığını sanmıyorum. Ulaşım sponsoru THY uçakları, diğer sponsorlar da yeme içme konaklama giderlerini karşıladı.

Ve gazeteciler gittiler ama her şeyi de yazdılar, saklamadılar. Saklayanlar olduğu iddia ediliyor. Cumhuriyet’te Doğan Satmış yazmış. Terim’in damadı İspanya maçında gazetecilerin üzerine yürümüş, hakaretler yağdırmış, o iki locadaki 17-18 gazeteciden hiçbiri bu olayı yazmamış. Hem de korkudan.

Doğan ağabey yazdığına göre doğrudur. Ama ben o localarda spor basınından gazeteci olduğuna inanmıyorum.

*(Yanlış anlaşılmasın diye not düşmek zorundayım. Ben de Fransa’daydım ama tüm masrafları cebimden karşıladım)

VE SPONSOR HABERLERİ

Eleştirilere hak verebileceğim tek bir konu olabilir. EURO 2016’da sponsor firmaların haberleri birden bire arttı. Fransa’ya gidip gelen gazetecilerin sponsorlarla ilgili haberleri manşetlerde. Sponsorlar ciddi yatırım yaptı, haklıdır, bu haberleri görmek ister.

Ben yine de inanıyorum ki o haberler de değerli bulundukları için manşetlerde. Seyahatlerde VIP ağırlanmanın karşılığı olarak haber yapanlar, yazı yazanlar varsa da, o da sadece birkaç kişinin yanlışı.