Kazanan takım bozulmaz derler. Anlaşılan Vitor Pereira da o görüşteydi ki, sahaya İstanbul’daki ilk maçın 11’i ile çıktı. Oysa ilk maç Fenerbahçe’nin eksiklerini de ortaya koymuştu. Kadıköy’de tribünde olan Pereira’nın da bunu iyi görmesi lazımdı. İlk maçta ne varsa bu maçta da vardı, ne yoksa bu maçta da yoktu. Takım uyumu, takım lideri, tempo yoktu. İlk yarı, ilk maçın mini bir kopyası gibiydi.
TOPARLANMA ZOR OLDU
İlk yarıda Falkao’nun sakatlanıp çıkması maçın dengesini Fenerbahçe lehine bozdu. Sarı-Lacivertliler ikinci yarının başında Salih ve Emenike ile ön plana çıkmaya başladı. Kanatlardaki Van der Wiel ve Hasan Ali de etkili olunca üstünlük net bir şekilde Fenerbahçe’ye geçti. Emenike’nin direkten dönen topu, golün habercisiydi. Gol de geldi ama Fenerbahçe bu yüksek tempo ve motivasyonu uzun süre götüremedi. Germain ile gelen 3. gol bu bahar rüzgarını erkenden kesti. Kalede 3. kaleci vardı yine. Kötü desen denmez ama var hiç denmez Ertuğrul için. Savunma Kjaer, Skrtel, Neustader üçlüsü ile başladı ama Monaco forvetini durdurmaktan uzaktı. Erken gelen goller savunma dengesini alt üst etti. Birbirlerini tanıma süreci devam ettiği için toparlanma da kolay olmadı.
YA CANER VE GÖKHAN KALSAYDI?
Van der Wiel, Ozan, Josef, Salih, Hasan beşli bloğu asıl sorun olarak ortada durdu. İlk maçta yazdığımı tekrarlayayım, Salih’te belki yıldız futbolcu kumaşı var ama lider kumaşı yok. O kumaştan takım elbise değil yelek bile zor çıkar. Orta 5’nin kanatları inişli çıkışlıydı. Belli ki yeni düzene alışmaya çalışıyorlardı. İnsan merak ediyor, Gökhan- Caner kalsaydı 3-5-2’de oynar mıydı? Forvette ise Fernandao- Emenike ikisini bildiğiniz gibiydi. Emenike hareketli ama dağınık. Fernandao ise ağır ve etkisiz. Sahi Van Persie nerede? Fernandao’dan daha kötü olabilir mi? Monaco kulübü maç öncesi statta pokemon avını yasaklamış. Fenerbahçeli oyuncular nedeniyle olmasından şüpheleniyorum. Çünkü pokemon sevdasına düşen bir Fenerbahçe daha hareketli, daha enerjik bir rakibe dönüşebilirdi! Yasak işe yaradı…