Beşiktaş
1-1 eriyor mu
1-1 çıkıyor mu?
Altı yıl uzun bir süre. Şampiyonlar Ligi müziğini yıllar sonra Dolmabahçe’de duymak Beşiktaş taraftarına iyi geldi. Tribünler formda, tribünler coşkuluydu.
Ancak tribündeki sıcakkanlı Akdeniz iklimi ile sahadaki soğukkanlı Kuzey iklimi birbiriyle taban tabana zıttı. Şenol Güneş kontrollü futbolu tercih etmiş, takımına da kabul ettirmişti. Topa sahip olmak isteyen ancak oyunu hızlandırmayı tercih etmeyen bir Beşiktaş vardı sahada. Siyah-Beyazlıların en büyük silahı olan hızlı futbol aynı zamanda savunmadaki zaafları ortaya çıkardığı için tercih edilmedi. Belli ki Güneş, Galatasaray derbisinden gerekli dersleri almıştı.
Sahaya çıkan 11 sürprizler içeriyordu. Beck, Tolgay, Talisca, Adriano ve Aboubakar sahadaydı. Her bölgede değişiklik; ‘formda olan oynar’cı Güneş’in Galatasaray derbisinden memnuniyetsizliğini de bize anlatıyordu.
Dinamo Kiev az adamla gelen ancak hızlı atak geliştiren bir takım. Beşiktaş savunmanın önünde kesici olan Tolgay’ı oynattı. Tolgay göbek ataklarını başarıyla kesti ancak yan toplar Kiev’in Viktor Tsygankov ile gol bulmasına olanak tanıdı. Yani Güneş’in korktuğu başına geldi.
Beşiktaş’ta birkaç problem net olarak kendini bu maçta gösterdi. Cenk belki bir Gomez değil ama Aboubakar hiç değil. Quaresma’nın golle sonuçlanan frikiğini kazandırdı ama gol bölgesinde etkisiz kaldı.
Sosa’nın yokluğunu doldurması gereken Talisca iyiydi ama Oğuzhan kadar gole yakın bir isim gibi durmadı.
Güneş 67’de etkisiz kalan Adriano’yu çıkarıp Cenk’i oyuna alarak Galatasaray maçı etkisi yaratmak istedi ama Ukrayna ekibi orta saha kontrolünü eline geçirip buna izin vermedi.
Bu maç bir kez daha gösterdi ki Beşiktaş zorlu maçları kazanmak istiyorsa orta sahayı kaybetmemeli.
1-1’ler iyi sonuçlar mıdır? Kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin derler. Ama gruptan çıkmak için arada 1 kazanmak da gerekir. Özellikle iç sahada…
BÜLENT TUNCAY- karar