Kazım Kazım’dan olay itiraf
– Ben Doğu Londra geçmişine sahip, üç dil konuşan, dünyanın dört bir yanında oynayan ve harika bir aile yaşantısına sahip biriyim. Bunun için biri eleştirilebilir mi? Ben bir oyuncuyum aynı zamanda da bir kişiliğe sahibim. Herkesin kendi görüşleri var. İlk saniyeden itibaren beni görüyorlar ya da tanıyorlar. Ya beğeniyorlar ya da nefret ediyorlar. Bunları merak etmemeyi ve çok çalışarak yoluma devam etmeyi öğrendim. Teknik açıdan ve doğru bir biçimde oynamayı öğrendim. Halen pek çok kişi benim hakkımda konuşmaya devam ediyor. Ama benim oynayamayacağımı söyleyemiyor.
– Galatasaray benim kulübüm. Babam ve ailesi her zaman Arsenal’i destekledi. Ancak Türk ailemde herkes Galatasaray taraftarıydı. Muhtemelen Fenerbahçe’deki ilk sezonumda bulunduğum takım oynadığım en iyi takımdı. Bursaspor’da ise bazı yöneticiler taraftarları bana karşı çevirmeseydi mutlu olabilirdim. Bir takipçimin yolladığı Galatasaray formalı fotoğrafı retweet edince ortalık karıştı. O tweetin bana sorun yaratması için kulübü destekleyen biri tarafından gönderildiğine inanıyorum. Çünkü maaşım güçlüydü ve ödemek istemiyorlardı. Bir yönetici, taraftarın bana karşı ayaklanacağını ve ailemin güvende olmadığını söyledi. Ardından bir taraftar Twitter’dan beni vurmak için idmana geleceğini söyledi.
– Normalde bu soru sorulduğunda hiçbir şey söylemiyordum. Ancak yaşım ilerledikçe ve olgunlaştıkça bir durumun beni çok rahatsız ettiğini gördüm. O da Galatasaray’dan ayrılmamdı. Her şeyden önce gitmemeliydim. Fatih Hoca da kalmamı istiyordu ama ayrıldım. Olympiakos’a kiralık verildikten ve kulübe girdikten sonra menajerim kısa bir zaman sonra telefonla beni arayarak West Ham’a gelmemi söyledi. 4 saat içinde Londra’ya giden bir uçağın içindeydim. Menajerimin bu planlamayı kulüple konuşmadan ve Fatih Hoca ile düzenlemeden yaptığını bilmiyordum. Bu hem kulübe hem de Fatih Hoca’ya karşı hala derinden pişmanlığını duyduğum büyük bir hakaretti.
– Asla. Emre her zaman Emre’ydi. Kazım da karşılığında sadece Kazım oluyordu. Uyuşmadığımız, anlaşamadığımız zamanlar vardı ancak bir problemimiz asla olmadı.
ARDA İYİ AMA EMRE ÇOLAK DAHA İYİ
– Türkiye’nin en büyük yeteneği kim?
– Colin Kazım… (Gülüyor). Hayır, tabi ki… Arda Turan yetenekleriyle bizi bu haritadan çıkardı fakat bugüne kadar gördüğüm en iyi Türk futbolcu Emre Çolak. Emre’nin yeteneği inanılmazdı. Sadece doğru beslenmesi gerekiyordu. Onun yeteneği İspanya, Almanya, İtalya, Fransa, Belçika ya da Brezilya’da keşfedilmiş olsaydı şimdi bir dünya yıldızıydı.
– Çocuklarım benim hayatım. En karanlık anlarımda bana ışık getiriyorlar. Bursa’da olduğum zamanlarda iyi bir baba olduğumdan emin değilim. Oğlum her şeyim ama kızım benim ışığım. Kızımı yaşadıktan sonra gerçek bir erkek oldum. Mart ayında yeniden baba olacağım. Hamileliğin en güzel bölümlerinden biri de iki çocuğumun yeni gelecek kardeşleri için gösterdikleri sevinç oldu. Çocuklarım benimle gurur duyuyor. Onlar beni kendimle gururlandırdı.
– Şampiyonlar Ligi diyebilirim. Ama halk eminim Premier League derdi. Eğer kalbindeki en iyi lig diye soracak olursan Türkiye ve Brezilya derdim. Türkiye hayatımı değiştirdi. Karım Brezilyalı ve çocuklarımın Türkiye ve İngiltere’de olduğu gibi hayatlarının bir bölümünü burada geçirmesi gerçekten harika.
– Bugün elinde sihirli bir değnek olsa neleri değiştirirdin?
– Hiçbir şeyi. Ben sadece kadere inanırım. Yaşadığım hayattan mutluyum. Yaşadığım hayata geçmişte ya da bugün kim katkıda bulunduysa bundan da memnuniyet duyuyorum. Dünyanın dört bir yanındaki büyük liglerde ve kulüplerde oynadım. Dünyanın en iyi mesleğiyle onların yanında işler başardım. Üç şampiyonluk, üç süper kupa madalyası kazandım. Ülkemizi temsil ettiğimiz Euro 2008’de aldığımız madalyayı da unutamam. Neden bir şeyleri değiştirmek isteyeyim ki!..