Ünlü spor spikeri Ercan Taner, Habertürk gazetesindeki köşesinde ilginç tespitlerde bulundu. Pazartesi maçlarının kaldırılması gerektiğini savunan Taner, kulüp televizyonlarını da kaleme aldı. İşte Ercan Taner’in yazısı:
Altyapı…
Önem veriyor muyuz genç oyunculara?
Görünüşe göre, evet…
Maçları, kulüp televizyonlarından naklen veriliyor..
Tesislerde yemek yiyor, çalışıyorlar…
Sonra ne oluyor, beğenilenler A takıma alınıyor…
Kupa maçlarında, özel maçlarda forma giyiyor…
Sonra bir bakmışsınız, ikinci ligdeler, 4 ya da 5 yıl sonra kayboluyorlar…
Eksiklik, galiba kulüplerin yönetim anlayışında…
Serpil Hamdi Tüzün, Adnan Dinçer, rahmetli Gündüz Tekin Onay ve isimleri bu satırlara sığmayacak değerli altyapı antrenörleri… Artık onları bulamıyoruz veya değer vermiyoruz. Suç bende değil.
14 YABANCI…
Gelsinler.. İsveç, Almanya, Mozambik, Brezilya; gelsinler, ikinci lige, hatta amatör liglere bile…
Gelsinler… “Türkler’i kazıklamak ayrıcalıktır” diyen menajerleriyle.. Yöneticiler, her yabancı futbolcuyu alsın, ama sonra göndersin, uyum sağlamadı diye..
Mehmet Demirkol yıllardır der “Yahu Katar öncesi son durak gibi olduk” diye..
Mehmet, ben daha geliştireyim; hurdalık ismi arıyorum, liglerimize sponsor olsun diye ama onda bile, menajerler araya girecek, problem çıkar diye, hala düşünmekteyim…
PAZARTESİ MAÇLARI…
Cuma, Cumartesi, Pazar… Futbolun 72 çeşidi naklen veriliyor, ayrıca yanında, basketbolun istemediğiniz kadar maçı var… Dişinizi sıkarsanız, bir de envai çeşit program… Ve pazartesi, okul var, iş var, dişçi randevun var, sanayide arabanı tamire götüreceksin, var oğlu var!..
Akşam da sevdiğin takımın maçı var. Güngören’de veya Cebeci’de oturuyorsun akşam sekizde maç var… Ben gitmem! Pazartesi sendromu yüzünden zaten sinirliyim. Ama efendim, İngiltere oynuyor, San Marino’da bile maç olabiliyor, itirazlarını duydum! Burası Türkiye kardeşim, ben gitmem!
Çok başarılı yayın yapıyorlar..
Aynı ulusal kanallar gibi…
İçeriklerinde İngiltere, Almanya, Bundesliga vb. her türlü özet maç var..
Spor kanalları ne veriyorsa, hepsi kulüp televizyonlarında var…
Ama Manchester United TV gibi, teknik direktörün haftalık taraftara mesajı, takımının her antrenmanın sonu, yani antrenman raporu (naklen), maç sonu kaybetseler bile, bütün oyuncuların görüşleri, yorumculardan çok, oyuncuların özel hayatlarından röpörtajlar daha fazla yayınlanabilse, taraftarlar daha mutlu olmaz mı ? Mesela, takım otobüsünden canlı yayın, süper proje, kazansan da kaybetsen de taraftar merak eder…
Duydum ki, kulüpler sorunlu oyuncuları, konuyu geliştireyim; sözleşmelerindeki hakları sonuna kadar savunan arkadaşları, transfer etmeme kararı almışlar…
Yazılı bir karar değil bu, fıs fıs ile kulaktan kulağa oyunu gibi verilmiş bir karar… Bugün futbolcuya, yarın doktora, öbürgün teknik direktöre, bu fıs fıs zaten vardı yıllardır… Futbolun 1 numarası federasyon sessiz… Benim önerim şu; dernekler, vakıflar, futbolcunun hakkını koruyamaz… Başka bir şey lazım. Anladınız siz onu futbolcu kardeşlerim! FUTBOL ADAMLARI BİRLİĞİ! mesela…
İNSANLAR MUTLU OLSUN SABAHLARI
Mehmet Ekici imzaladı…
Ahmet Çalık hazır kıta…
Eto’o tamam…
Pires geldi…
Neymar göz kırptı…
Hleb düşünüyor!
Ne demişti Antalya’da, TSYD seminerinde abi?
Yazılsın böyle transferler, olmasa bile insanlar mutlu olsunlar, sabah uyandıklarında… Peki, şimdi sosyal medya var, ne yapacağız? Sallamaya devam mı? Genç nesil, cıva gibi, kanmıyorlar ve bu yüzden de okumuyorlar, haberiniz olsun…