Aziz Yıldırım: “Ya yeni ihale, ya da yayınsız lig”
Habertürk’ten Meriç Müldür’e konuşan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yayın ihalesinin 3,26 TL’lik kurda sabitlenmesine isyan edip, resti çekti: “Yeniden ihale yapsınlar. 500 olmasın da 400 olsun ama şartnamede ne yazıyorsa o uygulansın. İsterlerse de hiç ihale yapılmasın, naklen yayın olmasın.”
Aziz Yıldırım, geçtiğimiz hafta Divan Kurulu toplantısında gündeme getirdiği ‘Yayın ihalesi’ konusunda, önceki akşam da NTV Spor’da Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ ile arasında bir tartışma yaşadı. Bunun üzerine ortalık karıştı. Farklı düşünenler olabilir ama söylediklerinde yalan yanlış bir şey yok. Fazlası yok, eksiği var…
DOLAR KURU 4 TL’Yİ BULURSA…
Yayıncı kuruluş beIN Sports, 500 milyon dolar + KDV şeklinde sonuçlanan ihale ile ilgili olarak ana paranın 250 milyon dolarlık kısmı için kurun sabitlenmesini istiyor. Rakamın ise 3.26 TL (firmaların şartnameyi aldıkları tarihteki kurun karşılığı) olarak belirlenmesini talep ediyor. Oysa ki dolar bugün bile 3.76 TL. İhalenin yürürlüğe gireceği tarih 1 Haziran 2017. Acaba bu tarihte yerinde mi sayacak, yoksa 4 TL mi olacak, 4.50 TL’yi mi bulacak?KUR SABİTLENMEZSE, YAYINCI KURULUŞ ÇEKİLEBİLİR
1 Haziran tarihinde doların 4 TL olacağını varsaysanız dahi kulüplerin yıllık kaybı 185 milyon TL. 5 yıllık ihalede zarar en azından 925 milyon TL. Bunlar minimum kayıp rakamları. Doların yerinde asla saymayacağı da malum olduğuna göre gelin de çıkın işin içinden. Kulüplerin kaybı aynı zamanda yayıncı kuruluşun karı. Fenerbahçe’nin payına düşen kayıp ise bir yıl için 27 milyon TL. Konunun farklı boyutları da var. Belki de yayınlara talip olacak başka kuruluşlar doların her geçen gün yükselişini göze alamadılar, ihaleye giremediler. Kurun 3.26 TL’den sabitleneceği bilinse, ihaleye katılan farklı firmalar çıkar mıydı? Çıkabilirdi.. Bu noktada yayıncı kuruluşu da suçlayamıyorsunuz. Kendilerine doların sabit tutulacağı sözü verilmiş olabilir. Ki o sözü kim verdi bilinmez ama bu yönde söylentiler de var. Konuşulan o ki; kurun sabitlenmemesi halinde Türkiye’den çekilebilirler. Çünkü resmi imzalar atılmamış. Vazgeçme hakkı da varmış. Sadece verdikleri teminat yanacak, o da böylesine devasa bir şirket için devede kulaktır.
“BİZİ SUÇA TEŞVİK EDİYORLAR”
Aziz Yıldırım’ın sözlerine dönelim.. Başkan, “Ben bunu imzalamam. Bizi resmen suça teşvik ediyorlar. Buna ‘ihaleye fesat karıştırmak’ denir. Biz halka açık bir şirketiz. Yarın birileri SPK’ya suç duyurusunda bulunsa ben ne cevap vereceğim? Kulübü zarara uğrattığım iddia edilir. Kaldı ki doğru. Zarara uğratmış oluyoruz. Benim kabul etmem için Genel Kurul’dan onay çıkartmam gerekir ki eminim Fenerbahçe Genel Kurulu bu izni vermez” dedi.
DİĞER KULÜPLER NASIL İMZALADI?
Başkanın çözüm önerisi ne?.. “Yeniden ihale yapsınlar. 500 milyon dolar olmasın da 400 olsun. Ama ihale şartnamesinde ne yazıyorsa o uygulansın. Kur sabitlenecekse de oraya yazılsın. İhale şartlarına uyulsun. İsterlerse de hiç ihale olmasın, naklen yayın olmasın. Halka açık şirketler, dernekler kanununa göre yönetilen şirketler nasıl kabul ediyor, anlamıyorum. Ben bunu asla imzalamam. Diğerleri kabul ediyorlarsa da imzalasınlar ama Fenerbahçe’nin kurun sabitlenmemiş haliyle hakkını versinler, parasını ödesinler.” Yıldırım’ın tespitleri de doğru, çözüm önerileri de mantıklı. Benim şaşırdığım diğer kulüpler. Çünkü 15-16 tanesi ya imzalamış ya da imzalamak üzere. Böylesine bir usulsüzlüğe nasıl kayıtsız kalıyorlar? Sorgulamıyorlar, kurun sabitlenmesini koşulsuz kabul ediyorlar, kimse sesini çıkarmıyor.
GELSİN PARALAR, BOZULMASIN ARALAR
Farklı gerekçeleri olabilir düşüncesiyle Beşiktaş ve Galatasaray’ı bir kenara koyuyorum. Örneğin Galatasaray, devlet ile çok işi olduğu için ilişkileri bozmak istemiyor bu anlamda. Devlet kurun 3.26 TL’den sabitlenmesi telkininde bulunursa, “İhale bu şartlarda hayata geçsin” yönünde bir istek gelirse “hayır” demeyecek. Devlet bu doğrultuda bir baskı yapar mı, bilemem. Üstelik sadece G.Saray’ın değil her kulübün devlet ile ilişkileri önemli. Usulsüzlüğe karşı çıkıyorsunuz diye devletin size küsecek hali de yok ama yine de G.Saraylı yöneticilerin düşüncesi böyle. Diğer kulüpler için ise şu sonuç çıkıyor ortaya. Yıllardır o kadar alışmışlar ki sadece yayıncı kuruluştan gelen paralarla çarkı döndürmeye; gelsin paralar, bozulmasın aralar!.. Suç mu işliyoruz, ihanet mi ediyoruz soran yok, sorgulayan yok!