Milliyet gazetesi yazarı Attila Gökçe bugünkü yazısında Galatasaray Odeabank koçu Ergin Ataman’ı istifaya çağıran ultrAslan taraftarına yönelik bir eleştiriyi köşesine taşıdı:
Ultra nankörlük!
Basketbol, kuralları, taktikleriyle sürekli değişen bir oyun… O nedenle futbolun 154 yıldan beri değişmeyen oyun kuralları ve görece tutucu kültürüne karşılık potalarda farklı bir yaşam tarzı vardır. Aklın ve istatistiğin öne geçtiği, hayallerin ve hedeflerin daha ölçülü, daha mantıklı tutulduğu bir kültür…
Son yıllarda Türk Basketbolu, inanılmaz bir gelişme gösterdi. Bunun yansımaları yeterli görülmeyebilir. Ama şurası kesin ki Avrupa’nın en kaliteli basketbol ligi, bizim ülkemizde oynanıyor.
Futbolda Premiership ne ise Türkiye’de STBL (Spor Toto Basketbol Ligi) odur. Bu ligin kurumlaşmış, gelenek oluşturmuş, öncülükler yapmış kulüpleri ve takımları vardır…
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi…
Anadolu Efes, Banvit, Pınar Karşıyaka, Tofaş, Darüşşafaka Doğuş gibi…
Yapı taşlarından biri de Halk Enerji TED Ankara Kolejliler’dir. Onlar kaliteli basketbolu oynamaya çalışırlar. Büyük bütçeleri yoktur, muhteşem bir camiaları vardır. Türk Eğitim Derneği bursuyla okuyup hayata atılan her mezun, o takımı ailenin en değerli parçası olarak görür.
Son yıllarda Doğuş grubunun finansal enerjisiyle gücü ve kalitesi yükselen, iddiası büyüyen Darüşşafaka da camia gelenekleri bakımından TED’in de önündedir.
Devam edelim… Gaziantep Basketbol, İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü, Trabzonspor Medical Park, Muratbey Uşak, Demir İnşaat Büyükçekmece, Best Balıkesir hem kurumsal tanıtım, hem de kentlerin temsil edilmesi gibi önemli misyonlar üstlenirler.
Sözün özeti Türkiye Basketbol Ligi renktir, zenginliktir kalitedir.
Daha da ötesinde Kadınlar Eurocup’ta dört yarı finalistin de (Galatasaray, Bellona AGÜ, Yakındoğu Üni., Hatay Büyükşehir Belediye) Avrupa’da ilk kez Türkiye’den çıkması onur veren bir başarıdır.
Buraya kadar anlattıklarım hoştur, hoşnutluktur.
Ama bu kadar hoş ve güzel bir spor dalından futbola fark atacak çirkinliklerin peş peşe çıkması da hazindir, üzücüdür. Hiç de hoş değildir.
Pazar günü Abdi İpekçi’de Galatasaray Odeabank – Fenerbahçe derbisi oynandı.
Ergin Ataman yönetiminde 11 milyon dolarlık Galatasaray’la, Zelijko Obradoviç yönetimindeki 22 milyon euroluk Fenerbahçe karşı karşıya geldiler. Galatasaray Odeabank, kendi taraftarı önünde büyük bir istek ve gayretle oynayıp maçı son periyoda kadar taşıdı. Maç sonucuna bakalım: Fenerbahçe 79 – Galatasaray 75… Sadece dört sayı ile yenildi ev sahibi. Evet, bütçe her şey demek değil ama, arada o kadar fark var ki, onun yanında bu skor çok doğal… Galatasaray’ın takım ruhu ve Ergin Ataman’ın kenar yönetimindeki başarısı o büyük farka karşı bir başkaldırı değerindedir. Saygı duyulacak bir direniş öyküsüdür.
Buna rağmen Ultraslan taraftar grubu, Ergin Ataman’ı istifaya davet etti o maçta. Hoca, “Üç beş çapulcunun sözüyle karar verecek değilim” diye kestirip attı. Ultraslan daha da yüksek perdeden açıklama yaptı: “Bundan böyle Abdi İpekçi, her maçta rakip takım ve Ataman için cehenneme dönecektir!”
Sevgiden vazgeçtim, saygısız, haddini bilmez bir nefret dili bu. Temeli geçen yıl oynanan maçta Ataman’ın taraftarın küfürlerine karşı gösterdiği tepki. O günden beri Ultraslan, Ataman’a takmış durumda.
Grup egosu o kadar şişmiş ki, gözler ve akıl tutulmuş… Yaşanmış hiçbir başarının kıymetini bilmiyorlar… Hiçbir şeyi görmüyorlar
Galatasaray’ı bile!.