A Milli Takımımız Dünya Kupası elemeleri I Grubu’ndaki 5. maçında Finlandiya’yı 2-0 yenerek gruptaki puanını 8’e yükseltti. Karar gazetesi yazarı Bülent Tuncay’ın maçla ilgili yazısı şu şekildeydi:
Ah, daha önceleri nerelerdeydiniz!
Fatih Terim yenilikleri, sürprizleri seviyor. Dün de farklı bir 11 ile çıktı sahaya. 4-1-4-1 denebilecek bir sistemi tercih etti. Ki Türkiye’de böyle oynayan takım yok. Futbolcuları zorlayacak mı acaba derken A Milliler, 40 yıldır böyle oynuyormuş gibi, ülke futbolunun tüm altyapılarındaki temel eğitim buymuş gibi uyum sağladıkları bu saha dizilişiyle bir anda 2-0’ı buldu. Finlandiya aslında dişli bir ekip. Skor ne olursa olsun demorilize olmayan, maçtan düşmeyen bir takım. İlk 10 dakikada skorun 2-0’a gelmesi onların futbolunu fazla etkilemedi ama bizim için erken gelen goller olası stresimizi alıp götürdü.
Milli Takım açısından en önemli artı, klasik sorunumuz olan savunma hatalarının azalmasıydı. Devreye 2 gollü önde girmek kadar, rakibe çok az pozisyon vererek girmek özgüveni artıran en önemli faktördü. İkinci yarının başında Finliler bir ara yüklendi ama sahadaki uyumlu 11, Fin hücumlarını çabuk savuşturup topun kontrolünü yeniden eline aldı.
Terim, Euro 2016’da çok eleştirilen Mehmet Topal’ı stoperde oynatma kararının arkasında durdu ve Topal, Ömer’le iyi bir ikili oluşturdu. İki bekimiz Gökhan ve İsmail de ileri çıkışlarıyla hücuma ciddi katkı sağladı. Savunmanın önündeki Selçuk, Gattuso’nun 2006 Dünya Kupası’ndaki performansına parmak ısırtan bir futbol oynadı. Volkan, Yunus, Arda, Volkan’dan oluşan 4’lü dinamizmiyle maçın seyrini değiştiren bir etkinlik sergiledi. Arda serbest oyuncuydu. Terim ona saha içinde gezme serbestliği vermişti ama bu maçta o bitirici asistlerini çok fazla sergileyemedi.
Cenk ise tam bir şövalye gibiydi. 90 dakikalık savaşın vurucu hamlelerini, üstelik de tam zamanında yaptı. Geçen hafta fıtık ameliyatı olan Burak’ın yokluğunda mükemmel iş çıkardı.
İnsan dünkü Milli Takımı görünce Selahattin Pınar’ın “Bir Bahar Akşamı Rastladım Size” bestesini düşünmeden edemiyor. Euro 2016’nın hesaplaşması sırasında kadrodışı bırakmalar, sonrasında affetmelerle geçen sürede kaybedilen puanlardan sonra o mısraya takılıp kalıyorum: “Ah, daha önceleri nerelerdeydiniz…”