KORKUNUN UEFA’YA FAYDASI YOK!
Benim tüylerim halen diken diken!
Kulaklarımda çınlaması dinmiyor.
İçim ürperiyor.
Beynimdeki endişe salgıları ile öfke salgılarım atbaşı gidiyor!
Önce korkuyorum, sonra bu korkuya neden olanları kızgınlıkla aklımdan geçiriyorum.
Andrea Traverso diye bir adam.
Biz davet ettik, yedirdik içirdik diye, o da bizim ağzımıza iki kaşık bal çalıp gidecek mi sandık?
Sözleri kurşun gibiydi, deldi geçti.
Nükteleri tokat gibiydi, vurdu geçti.
UEFA Finansal Fair-Play Direktörü Andrea Traverso, Kulüpler Birliği’nin ikincisini düzenlediği Futbol Zirvesi İstanbul’da konuştu.
Siz bu yazıyı okurken belki üstünden 1 aydan fazla zaman geçmiş olacak ama etkisi aylar boyu sürecek, sürmeli.
Dedi ki Traverso: “Türk takımları zararlarını düşürmek yerine zararlarını 5 kat arttırdı. Daha önce 40 milyon euro olan miktarı 200 milyon euroya çıkardılar. İtalya ve Rusya gibi finansal açıdan iyi gitmiyorsunuz!”
Şimdi ağalar;
Bir kısmınız devlete statlarını yaptırdınız.
Bir kısmınız astronomik vergilerinizi devlete sildirdiniz.
Bir kısmınız devletin size olan şefkati sayesinde sponsorlar bulup transferler yaptınız.
Bir kısmınız taraftara müşteri gibi bakıp yıllarca suyunu sıktıkça sıktınız.
Ama tribünler boşalınca “Müşteri haklı o zaman yahu!” deme dürüstlüğünü gösteremediniz.
Kulüpleri babanızın malı gibi yönettiniz diyemeyeceğim.
Babanızın malını böyle yönetseniz evlatlıktan reddedilirsiniz!
Taraftarın; malı, bir yerde canı, bir yerde sevdası olan ve size emanet edilen bu değerleri nasıl bu hale getirebildiniz?
Hadi getirdiniz, hesabını nasıl vereceksiniz?
Böyle bir sistem de yok ki şu anda!
Olanın da önünü kesiyor bu ağalar.
Kulüpler Yasası’nın yıllardır çıkmaması için yokuş yapıyorlar resmen.
Çünkü orada, yöneticilerin mali sorumlulukları var.
Kötü giden sezonların ertesinde taraftarın gözünü yeni transfer balonları ile boyuyorlar.
Yayıncı kuruluş bir kısmında kur sabitlemesi yapmış olsa da ciddi paralar ödüyor.
Daha önce de ifade ettiğim bir tezim var, kulüplerin yönetim kurullarında yayıncı kuruluştan birer yönetici olmasını sağlayacak düzenleme yapılmalı.
Kimsenin zoruna gitmesin.
Kulüplere babasının malına baktığı gibi hassas bakmayanların olduğu yerde, bir yerde babasının parasını bu işe dökmüş sayılan yayıncı kuruluş ve hatta yüksek rakamlı tüm sponsorlar, o kulüplere daha doğru yönetim sağlar!
Serhat Ulueren geçen Stadyum Dergisi’ndeki yazısında müthiş doğru tespitlerde bulundu.
Son 5 yılda sadece 3 büyüklerin transferdeki karavanalarının bedeli 120 milyon euroyu geçti.
Bununla bağlantılı olarak bir gün Türkiye’de de Çinli, Rus, ve Arap şirketler hisse alımı üstünden kulüplerin sahibi olacak dedi.
Dernek statüsünde kalan kulüplerin seçilmiş başkanları ise amatör takımlarla ilgilenecek.
Bu yola kulüpleri mecbur bırakanlar şimdi yine kendi kulüplerinin taraftarlarını bununla korkutuyorlar!
Kaldı ki, kulüpleri kimse bir yere taşıyamaz.
Roman Abramovich, Chelsea’yi sırtına yükleyip Rusya’ya mı götürecek?
Arap patronu, PSG’yi valizine tıkıp Fransa’dan mı kaçıracak?
Video hakemden korkanları, matbaanın bu ülkeye 200 sene sonra gelmesine sebep olanlarla aynı kafada gördüğüm gibi, kürselleşen dünyada yabancı sermayeden korkanları da aynı zihniyette değerlendiriyorum.
Kuralları doğru koyarsınız, futbolda da dünyanın bir parçası olursunuz, olur biter.
Korkarak, kaçarak ilerleyemezsiniz.
Korkunun, UEFA’ya faydası yok!
Yoksa seneye UEFA Finansal Fair-Play Direktörü Andrea Traverso yine gelir, bu kez zararınınız 200’den 400 milyon euroya çıktı der.
Ağzımıza ağzımıza çakar lafları, döner Nyon’a!
AHMET KONAN futbolmedya.com