Spor basınının usta kalemi Remzi Yılmaz, Milli Takım’da bitmeyen skandalları yazdı:
‘Ar da’ kalmadı!
Aşırı hız tehlikelidir. Aşırı hırs da öyle… Bugün Türk futbolunda gelinen nokta aşırı hız ve aşırı hırsın sonucudur.
Açalım biraz.
Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçeli üç futbolcu (Van der Wiel, H.Ali Kaldırım ve Ozan Tufan) dolandırıldıkları için mahkemelik oldular. Ayrıntılara bakınca, ya daha çok para kazanma hırsı, ya da onca parası olmasına rağmen yasadışı yollarla daha ucuza mal sahibi olmak için yaptıkları şeyler.. Yani aşırı hırs.
Milli takımın son 15 yılına bir göz atacak olursak, başarıdan çok, milli takıma yakışmayan olaylarla gündemde olduğunu görürüz. İsviçre maçında yaşananlar, Emre Belözoğlu’nın attığı bir gol sonrası basın tribününe yaptığı kol hareketi, Volkan Demirel’in kendisine tribünden edilen küfre tepki olarak stadı terk etmesi, milli takım kampında takım arkadaşının ağzına silah dayayıp, racon kesmeler, prim tartışmaları, şimdi de Arda Turan krizi, notlara bakmadan hemen akla gelen olaylar. Bu olaylar olurken milli takımın başında kim var?
Ne demiş atalarımız? ‘Rüzgar eken fırtına biçer.’ Bugün gelinen nokta zamanında ekilen rüzgarların dönüştüğü fırtınadır. Tüm bunların sebebi de aşırı hırstır. Milli takımın başındayken yaşanan ilkler, Galatasaray’la kazanılan Türk futbolunun kulüpler bazında en büyük başarısı olan UEFA Kupası, Milli Takımın Avrupa 3.lüğü. Tüm bunlara rağmen doymayıp, Galatasaray ile milli takım arasında yaşanan gel-git’ler ve bu sırada bozuk para gibi harcanan ‘yuvam’ dediği Galatasaray. Her dönüşte de söylenen klasik ‘Söz konusu Galatasaray ise gerisi teferruattır’ sözünün Türkçe meali şu aslında. ‘Söz konusu para ise gerisi teferruattır.’
Arda Turan’ın uçaktaki hareketini, küfürlerini, hiçbir neden haklı çıkaramaz. Amacım onu savunmak değil. Zaten kimse bu olayı ne tam ayrıntılarıyla ortaya koyabiliyor, ne de söylemek istediklerini tam olarak ortaya dökebiliyor. Çoğunun bir yerlerden, taraflardan biri ile bazı bağları var.
Zamanı gelince birileri çıkıp, bu olayın nedenlerini tüm ayrıntıları ile yazar. Ne zaman? Fatih Terim, gücünü kaybedip, yazacak kişiye yararı veya zararı dokunmayacak döneme gelindiği zaman.
Tıpkı Ali Şen’in 1996 yılındaki şampiyonluk sonrası Aykut Kocaman ve Oğuz Çetin’i kadro dışı bırakmasının asıl nedenini yıllar sonra öğrenmemiz gibi.
Bu olayda benim anlayamadığım bir sürü soru var. İzlediğim hiçbir programda, okuduğum hiçbir köşe yazısında bu sorularımın yanıtını bulamadım.
Öncelikle meslektaşım Bilal Meşe’ye geçmiş olsun… Ama şunun da altını çizmekte fayda var.. Milli takımda yaşanan tüm olaylarda hep basın mensupları arada kaldı. Yukarıda sözünü ettiğimiz olayların hepsinde, olayın kahramanları bir şekilde bir gazeteciye dayandırdılar. Ama ne hikmetse her saldırıda da basın meslek kuruluşları olayı kınamaktan öteye gidemediler.
Gelelim sorulara:
Bir amatör takımda bile yaşanmaması gereken bunca rezalet Milli takımda yaşanırken, neden TFF Başkanı sorumlu kişilere hesap sorma gereği duymadı?
Milli takım uçağında küfürler, saldırılar yaşanırken, neden Fatih Terim müdahale etmedi?
Arda hırsını alamayıp daha ileriye gitse ne olacaktı? Acaba, onu harcamak için fırsat bu bir fırsat mıydı?
Beckham dünya yıldızı olduğunda, “İngilizler, futbolu o kadar iyi olmasa bile bir adamı dünyaya yıldız olarak sunabiliyor, biz bunu yapamıyoruz” deniliyordu. Biz de futboluyla bunu hak eden bir yıldız yetiştirip, dünyaya sunduk.. Barcelona’ya kadar yükselttik. Sonra da hep birlikte o yıldızı harcamayı başardık.
Sonuç olarak Arda milli takımdan kovuldu ya da bıraktı. Ama bunca rezaletlerin hiç birinde neden Fatih Terim’e hiçbir şey olmadı?
Geçmişte Hıncal Uluç ile Emre Belözoğlu tartışmasında, Osman Tamburacı’ya telefonda Arda’nın Bilal Meşe’ye ettiklerinden çok daha ağır, ağza alınmayacak küfürler eden, bunun için hüküm bile giyen Fatih Terim neden görevi bırakmadı ya da kovulmadı?
Ya TSYD eski Başkanı rahmetli Onur Belge ile yaşananlar? Ülkemizde spor sahalarında çifte standart uygulamalara alıştık da, yükseklerdeki olaylar hakkında karar verecek bir merci yok mu bu ülkede?
Gelinen nokta şu ki, milli takım uçağında bunlar yaşanabiliyorsa, bir çok özelliğini yitiren, bazılarının ‘benim milli takımım değil’ diyebildiği milli takımda artık ‘Ar da’ kalmadı!