Spor basınının usta ismi Deniz Derinsu, Ertuğrul Özkök’ün başlattığı tartışmaya katıldı. Uzun süredir işsiz olan Derinsu, gündemi işgal eden iki farklı konu hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı:
Son dönemde 2 tane çok anlamsız yazı okudum… Biri mesleğimi icra ettiğim ortamla ilgili… Diğeri mesleğimle…
İlgisiz olan oldukça geride kaldı… Profesyonel Futbolcular Derneği’nin açıklaması… ‘Siz Türkiye’de futbolculuk nedir bilir misiniz’ tarzı bir yazıydı…
Çok komik ve eğlenceliydi… Profesyonel futbolcular pazar sabahı aileleriyle kahvaltı falan yapamıyorlarmış…
Futbolculuk zor meslek doğru da… Saçmalamamak da lazım. Tüm zorluklara karşın futbolculuk bir insana karşılığını maddi manevi olarak en iyi veren meslektir. Ortalama 35 yaşına kadar oynarsınız. Efendi, karakterli bir futbolcu olursanız, yaşamınız boyunca her yerde, her konumda saygı ve sevgi görürsünüz…
Maddi olarak… 130-140 yaşına kadar torununuzun çocuğuna kadar iyi bir yaşamı garanti edersiniz. Şartları var elbette. Kumar oynamayacaksınız, abuk sabuk arabalara para gömmeyeceksiniz, yılda kazandığınız 1-2 milyon euroyu akıllı yerlere yatıracaksınız.
Muhtemelen bahsedilmek istenen zorluklar bunlardı…
Çok da anlamam… Ter döktüğüm bir meslek değil…
Gelelim 2. açıklamaya… Ünlü gazeteci Ertuğrul Özkök demiş. İngiltere spor basınında Oxford mezunu adamlar çalışırken Türkiye’nin şartlarında spor basının hali düzelmezmiş.
Muhtemelen sağlıksız bir zamanda yapılmış bir açıklama…
Kendimden örnek vereyim… Saint Joseph’i bitirdim. İngilizce ve Fransızca’yı her türlü derdimi anlatacak kadar konuşuyor, yazıyor ve okuyorum. Anadolu Üniversite’nin 5 yıllık İletişim Bilimleri Fakültesi İngilizce Basın Yayıncılık bölümünü bitirdim. Türkiye’nin tek İngilizce gazetecilik okuludur.
Medyada asla arkamda birileri olmadı. 3 yıla yakın Cumhuriyet gazetesinde stajyer adı altında 5 kuruş almadan çalıştım. 2 yıl telif adı altında komik bir yol parası aldım. 5 yılın sonunda ancak kadrolu oldum. Aldığım para asgari ücretin bir tık üzerindeydi. Ardından Sabah gazetesine geçtim. Orada ülke şartları için yeterli para kazandım. Ama bu süreci Oxford mezunu birine İngiltere’de yaşatamazsınız!
Sonra çok insanın bildiği bir ketenpereye geldim ve işsiz kaldım. 7 yıldır da 6 aylık bir Yeni Yüzyıl macerası hariç iş bulamadım.
Evet Oxford mezunu değilim ama ülke şartlarında kağıt üzerinde eğitimim fena sayılmaz.
Benim gibi binlerce mesleği ‘yalnızca’ gazetecilik olan işsiz arkadaşım var. Okumuş etmiş… Mesleğini seven… Ama yapamayan…
Gelelim bugünkü tabloya… Alanı daraltalım. Spor servislerine… Daha da daraltalım… Sayın Özkök’ün çalıştığı gazetenin spor servisine. Kaç mesleğini okumuş çalışan var? Kaç para maaş alıyorlar? Ne kadar saygı görüyorlar?
Spor medyasına geçelim… Sayın Özkök eski gazetecidir. Spor medyasını çok bilmez. Eski arkadaşlarına sorsun. Bugünün ve 15 yıl öncesinin spor medyasını bir karşılaştırsın. Geçmişin muhabirlerinin çalışma şartlarını bugünle karşılaştırsın.
Sonra yapmak lazım Oxford karşılaştırmasını…
Her gazetecinin hayatı romandır. Benim de. Ama gazetecinin. Gazeteci olanın. Yapılanın değil…
Bugünün gazetecisi müdürü 20 bin lira maaşın dışında ekstra iş kovalarken kendisi 2-3 bin lira maaşla yaşamaya çalışandır. Bugünün spor muhabiri müdürü patronu sağda solda tatil gezilerinde gezip lüks otellerde, restorantlarda boy gösterirken evine yemek götürmeye çalışandır. Bugünün muhabiri patronu, müdürü geleceğini ev veya yatırımla garantilemeye çalışırken gelecek ayı belli olmayandır… Bugünün muhabiri müdürü patronu her yerde beyefendi olarak karşılanırken sokakta, statta küfür, hakaret yiyeni hatta dövülendir…
Bugünün muhabirinin tek çaresi iktidara oynamaktır. Yoksa yarını yoktur. Yerine yoldan geçen biri eninde sonunda gelecektir…
Talihsiz bir açıklama olmuş. Düşünülmeden sözler çıkarken gerçek gazetecilerle adeta dalga geçilmiştir…
Profesyonel Futbolcular Derneği’nin yazısının başlığı ve konusu yanlış olmuş… Yerine yazılacak tek yazı var…
‘Türkiye’de muhabir gazeteci olmanın zorluğu’
Bakalım belki bir gün birileri derler toparlar böyle bir şey…