Geçtiğimiz sezon Süper Lig’den düşen Çaykur Rizespor ile yoluna TFF 1. Lig’de devam eden fakat üst üste alınan kötü sonuçlar sonrası görevinden
ayrılan Hikmet Karaman ile Çaykur Rizespor’dan ayrılış sürecini, Süper
Lig ile TFF 1.Lig arasındaki farkları ve Türk futbolunun sorunlarını
yeni spor dergisi Süper Lig Yolu’na konuştu..
İşte o sohbetten geriye kalanlar;
“Rizespor’dan neden ayrıldınız?”
Hikmet KARAMAN – Rizespor ile yönetim tarzında anlaşamadık. Metin
Kalkavan yönetiminin yoğurt yiyişi farklıymış, benim de farklı olduğu
için ayrıldık.
“Ne gibi sorunlar yaşandı?”
Hikmet KARAMAN – Galatasaray ile hazırlık maçı ayarlamak istemiştim.
Buradan bir sorun olduğu doğru. Bu olayda bu ekiple çalışamayacağımızın
bir göstergesi. Bazı fikir ayrılıklarımız oldu, ancak dostane bir
biçimde ayrıldık.”
“Görüştüğünüz bir takım var mı?”
Hikmet KARAMAN – Henüz herhangi bir kulüple görüşmedim. Buradan çık
oraya atla, bilemiyorum, dışarıdan olaylara bakabilmek için en az 1 aya
ihtiyacım var.
“Yerli ve yabancı hoca ayrımı konusunda söylemek istedikleriniz var mı?”
Hikmet KARAMAN – Türk futbolcular ekonomik anlamda TFF’ye bağlılar.
Yabancı futbolcular ise UEFA’ya bağlı, en ufak bir sözleşme ihlalinde
istediklerini alıyorlar. Yerli antrenörler için de aynı şekilde.
Sözleşme imzalamadan önce TFF’den gelen federasyonunun tüm kararlarına
saygılı olup UEFA’ya gitmeyeceğinize dair bir yazı imzalıyorsunuz,
yabancılar ile aramızda çok fark var. Bu bile her şeyi açıklamıyor mu?
“Geçen sezon Rizespor’u küme düşüren Trabzonspor-Bursaspor maçı hakkında
düşünceleriniz hala aynı mı?”
Hikmet KARAMAN – Trabzonspor Alanya maçını 3-0’dan 4-3 verdi, futbolcu
eğer umursamazsa, mücadele etmezse maç verilir. Pisliği ne kadar
kurcalarsan o kadar çok kokar. Oradaki kasıt, o maçta teknik heyette
dahil tatil havasında oluşları.’
“Süper Lig ve TFF. 1. Lig hakkında neler söylemek istersiniz?”
Hikmet KARAMAN – 1.Lig ve Süper Lig arasında yönetici seviyesi çok
farklı. Soyunma odaları sahalar, elverişsiz fiziki koşullar da var.
Hakem hatalarının da çok olduğu maçlar görüyoruz. Kalite olarak
mücadeleye dayanan ancak golü atan takımın yerlere yatıp maçı bitirme
havasında oynadığı bir sistem var. Oyuncuların anlayışı ve seyirci
seviyesinde de farklar var.
“Takımlarımızın ve Türk Futbolunun temel sorunları nelerdir?”
Hikmet KARAMAN – Takım başarısı bir bütün, yönetim taraftar, zincirin
halkaları zayıf olursa istediğin kadar iyi hoca ya da takım ol, mutlaka
bir yerde kırılırsın. Türk futbolcularımızın genel kültür seviyeleri
maalesef düşük. Bireysel yetenek olarak Avrupalıların önündeler;ancak
takım disiplini, futbol kültürü ve kendilerinin yetişim kültürü
anlamında çok zayıflar. İzlanda milli takımı bizi evimizde 3-0 yeniyor
ve pozisyon vermiyor. Bunun altında yatan en önemli gerçek küçükken
aldıkları yaşam kültürlerini takım disiplinine yansıtmaları. Bizim milli
takımlarda yaşadıklarımızı, oyuncu kültürlerimizi, futbol disiplinini
görüyoruz. Türk futbolu hiçbir zaman adım adım gelişme gösteremedi. Bir
oyuncu grubu yakalandı ve o başarılarla avunduk. Bugün artık Çekler,
İzlandalılar, Slovaklar bile yapmış oldukları plan ve projelerde adım
adım ilerliyor. Ükemizde gençlerimizi geliştirecek ve yönetecek
idarecilerimizin inanılmaz eksikliği var. Ortaya bir proje koyacak olan
insanlar, ancak bunlar başka iş gruplarından gelip güçlerini farklı bir
şekilde kullanmak isterse, eğitimcileri, hocaları nasıl yetiştireceksin,
nasıl proje üreteceksin? 3.liglerde belediye başkanları ve yöneticiler
kulübeye telefon açıp oyuncu değiştiriyorlar. Böyle sağlıksız bir
ortamda futbol nasıl gelişecek?
“Biliyorsunuz yakın zamanda Milli Takımımızın başına Mircea Lucescu getirildi. Dünya Kupası eleme grubundan çıkamadık ve yabancı hoca tercihi çok fazla tartışıldı. Birçok otorite yerli hoca tercih edilmemesini eleştirdi. Siz de ülkemizin önde gelen teknik
direktörlerindensiniz. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?”
Hikmet KARAMAN – Milli Takımı al çalıştır deseler çalıştırırım. O gücü,
bilgiyi sağlayabilir ve o ekibi kurabiliriz. Biz iyi bir Türk teknik
adam ekibi kurarak çok iyi bir şekilde yönetebiliriz. Bu tecrübe işi,
üst düzey teknik adamların departmanları bölüşüp futbolu idare etmeleri
gerekir. Milli Takımda kesinlikle yerli hocalar görev almalı. Zaman ve
deneyim antrenörlükte çok önemli. Bazen ilişkiler, bazen de kulübün veya
kişinin büyüklüğüne göre zorla antrenör yapılan insanlar var. Mesela
Guardiola Barcelona’nın ilk teklifinde önce ikinci takımı çalıştırıp,
sonra takımın başına gelmek istiyorum dedi. Tepeden inmeyle gelen
insanların başarıları veya çalıştırdıkları takımların gelişimleri
ortada.