Başka bir yol mümkün müydü?

Mehmet Ali Aydınlar’ın, yıllarca cehennem ızdırabı yaşattığı Fenerbahçe Futbol Takımı’nın “Çubuklu” formasına sponsor oluşuna dair söylenecek ve yazılacak çok şey var. Geçen yıl çıkan kitabımı bir yana koyarsam, yıllardır tek bir yazı yazmış değilim Fenerbahçe hakkında… Fakat Fenerbahçe futbol takımının göğsünde Aydınlar’ın şirketini görmek, milyonlarca Fenerbahçeli gibi beni de tarifi mümkün olmayan şekilde yaraladı ve yeniden bilgisayar başına oturtmayı başardı. Aydınlar’ı neden affedemediğimi ve bu sponsorluğu neden kabullenemediğimi de yazacağım fakat önce herkesin aklındaki, “Bu paranın kulübe başka şekilde girmesi ve göğüs reklamı dışında bir şey için kullanılması mümkün müydü?” sorusunu aydınlatma ihtiyacı duyuyorum.

Hiçbir Fenerbahçeli, kulübün mali açıdan sıkıntıya girmesinden memnun olmaz. Borcu olmayan, refah içinde bir Fenerbahçe herkesin ortak hayalidir. Fakat “Kulübün kasasına para girecek” düşüncesiyle Fenerbahçe’nin değerleri ve Fenerbahçelilerin gururu ayaklar altına alınamaz. Şahsen ben Mehmet Ali Aydınlar’ın, bir özür bile dilememişken, Fenerbahçe Başkanı’nın elini sıkarak kulübün kasasına koyacağı bir kuruştan da bir katrilyondan da aynı oranda rahatsız olurum. Beyfendinin cebinden Fenerbahçe’nin kasasına “bağış” veya “sponsorluk” adıyla değil, mahkemede kazanılmış “tazminat” yoluyla para girmesini tercih ederdim. Doğrusu ve yakışanı bu olurdu. Taraftarların duygularını önemsemeyenler, en azından o parayı almanın bu kadar incitici olmayan bir yolunu da bulabilirlerdi. Peki başka bir yol mümkün müydü?

İşin uzmanı ne diyor?

Onca yıl Türkiye’nin önemli gazetelerinde yargı muhabirliği yapmış bir gazeteci olarak, benim için 3 Temmuz Kumpası’nın en sinir bozucu yanı, dava sürecini spor muhabirlerinin izlemesi ve halka aktarmasıydı. Bugün bir yargı muhabiri, kalkıp futbol yazısı yazacak olsa kahvehanedeki emekli amcalar bile buna güler geçer. Fakat Türk futbol tarihinin en önemli hukuki süreci, aylarca ve hatta yıllarca spor programlarında konuşuldu, tartışıldı.

Üç gündür yine benzer bir sinir bozukluğu içindeyim. Çünkü Mehmet Ali Aydınlar’ın – nasıl olduysa artık – Fenerbahçe ile forma sponsorluğu için el sıkışmış olmasını yine “sadece” spor sayfalarından takip edebiliyoruz. Bunun spor medyasını ilgilendiren kısmı gayet açık ve anlaşılır. Fakat bugünkü Fanatik gazetesinde tam sayfa yer verilen bu konuya ilişkin satır arasına sıkıştırılan ifade beni hepten öfkelendirdi. Şöyle deniyor yazının bir bölümünde; “Fenerbahçe aklanırsa bu maddi kaybı cebimden karşılarım, demişti Mehmet Ali Aydınlar… Şaşırtıcı olan; 3 Temmuz sürecinin ardından yapılan kongrede, yani Aziz Yıldırım’la Mehmet Ali Aydınlar’ın yarıştığı o genel kurulda oylarını Aydınlar lehine kullananların, bugün bu fotoğrafa en çok tepki gösterenler olmaları…” deniyor.
Bugün artık el sıkışmış bulunan Aziz Yıldırım ve Mehmet Ali Aydınlar’ın o kongre öncesi birbirlerine ettikleri hakaretleri bir yana bırakarak, milyonlarca Fenerbahçeliyi yok sayan bu cümledeki gülünçlüğe dikkat çekmek istiyorum.
Çünkü bu sponsorluk anlaşmasına en çok tepki gösterenler, ne başkanlığa aday olduğu o kongre sırasında ne de bugün Aydınlar’ı “affetmemiş” olanlardır. Sosyal medyayı 3 Temmuz’dan bugüne dek dikkatle izleyen herkes bunu açıkça görebilir, kanıta muhtaç bir konu değildir.

FANATİK GAZETESİ NE YAZDI

Biz Fanatik’e geri dönelim. Yazının bahsettiğim bölümü, bu isabetsiz tespitin ardından şöyle son buluyor: “Şimdi sözünü tutuyor Aydınlar, demiştik. Borsada işlem gören bir şirket olan Fenerbahçe’ye bu borcu ödemesi için ancak böyle bir yol izlenebilirdi. Olayın özeti bu…”

“Aydınlar, bu parayı kulübe verebilirdi”

Bir ekonomist özgüveniyle yazılmış bu satırları görünce ben de uzun yıllardır sermaye piyasasında üst düzey yönetici olan, sıkı Fenerbahçeli arkadaşımı aradım. “Doğru mu bu gerçekten? Aydınlar, Fenerbahçe’ye başka bir şekilde para veremez miydi?” diye sordum. Müstehzi bir gülüşün ardından şu cevabı aldım: “Tabii ki doğru değil. SPK kurallarını bilmeden bu konuda atıp tutanları hayretle izliyorum. Aydınlar, gayet açık ve rahat bir şekilde Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği’ne istediği miktarda bağış yapabilirdi. Kulüp de bu parayla halka açık şirketine olan borcunu öderdi. Son rakamlara baktığımızda kulübün şirkete olan borcunun son 3 ayda 441 milyon TL’den (276 milyon TL artışla) 717 milyon TL’ye ulaştığını görüyoruz. Faiz yükünü de azaltacağı için bu borcun ciddi bir kısmını ödemek kulübü çok rahatlatırdı.”

Ben hayretle dinlemeyi sürdürürken çarpıcı bir öneri de geldi ekonomist dostumdan; “Dernek üzerinden şirkete aktarılacak bu parayı daha iyi değerlendirmek de mümkündü tabii. Nasıl mı? Sermaye artımı ile… Üstelik benim hiç onaylamadığım, Galatasaray’ın yaptığı gibi para koymadan gerçekleştirilmiş bir sermaye artırımından bahsetmiyorum. Fenerbahçe Sportif A.Ş.’nin yüzde 33’ü halka açık. Fenerbahçe ne kadar nakit koyacaksa, hissedarlar da hisseleri oranında nakit koyacağı için ekstra bir gelir de söz konusu olurdu.”

“Kulüp darboğazda”

Arkadaşıma, “Bu şekilde gelecek bir kaynağın, UEFA ile yapılan Finansal Fair Play (FFP) sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini söyleyenler de var” dedimse de pişman oldum. Çünkü cevabı, “Bu anlaşma da bilen bilmeyen herkesin konuştuğu bir başka konu. Fenerbahçe Futbol AŞ’nin UEFA ile yaptığı ve KAP’a bildirdiği FFP anlaşmasına göre ilk yıl (2015/16) verebileceği hesap açığı yani zararı 30 milyon euro, ikinci yıl 20 milyon euro idi. 2017/18 sezonunda ise şirketin zararının 10 milyon euroya kadar indirilmesi gerekiyor.
Fakat tek başına bu da yetmiyor. Anlaşma süresince Fenerbahçe, UEFA A Listesine dahil edilebilecek yeni oyuncu transferlerinde belirli bir sınırlandırmayı da kabul etmiş. Ve bu sınırlama, sezon bazında net transfer harcamalarının pozitif olması şartını içeriyor. Tüm bu kriterlere uyulması durumunda 2018/19 sezonundan itibaren sınırlandırma sona erecek. Yani UEFA kıskacından kurtulmak için önemli bir dönemeçten geçiyor kulüp. Bu açıdan bakınca da Acıbadem ile yapılan sponsorluk anlaşmasının – bu dönemde bir transfer olanağı yaratmaktan daha ziyade – 2017/18 dönemine ait zararın 10 milyon euroya indirilmesi amacıyla yapıldığı gözüküyor. Her ne kadar anlaşmanın tüm detaylarını bilmiyor olsak da, Acıbadem sözleşmesinin bu sezon gelir tablosuna yansıyacak katkısı ‘yarım sezonluk forma reklamı’ şeklinde olacak. Bunun da getirisi diyelim olsun olsun 4-5 milyon euro olsun. Oysa Fenerbahçe’nin KAP’a gönderdiği son mali tablolara göre, kulübün 6 aylık zararı 95 milyon TL yani yaklaşık 20 milyon euro… İşte bu rakamın 10 milyon euroya indirilmesi gerekiyor” şeklindeydi. “Yani Acıbadem’den gelecek para da yetmez diyorsun öyle mi?” diye sordum ben de…

Bunun üzerine finansçı dostum, “Artık herkesin kabul etmesi gereken bir şey var; üç büyükler ekonomik olarak batmış durumda. İki senede bir Şampiyonlar Ligi’ne katılmadan bu bilançoların sürdürülmesi, bu mali yükün taşınması imkansız. Son mali tablolara şöyle bir bakarsak; Fenerbahçe Futbol A.Ş.’nin Mayıs 2017’de 751 milyon TL olan finansal borcu, altı ay sonra (421 milyon TL artışla) 1 milyar 172 milyon TL’ye yükselmiş. Aynı dönemde kulübün, Futbol A.Ş.’ye olan borcu da 370 milyon TL artmış. Bu borç artışının ana kaynağı külübün şirketten çektiği borç. Demek ki kulübün borçları da şirket üzerinden ödenir hale gelmiş. Gerçi derneğin bilançosunu da görmeden kesin bir şey söylemek çok güç ama son üç aylık hareketler çok ilginç. Tüm bunlara şirketin açık pozisoyon durumu da eklendiğinde sıkıntının büyüklüğü ortaya çıkıyor. Çünkü TL’nin her +/- yüzde 10’luk oynaması bilançoya +/- 110 milyon TL etki edecek. Bu yüzden 31 Mayıs’a kadar kurun çok fazla oynamaması lazım. Ama şu bir gerçek. Sponsorluk yerine anlattığım yol izlenseydi hem Fenerbahçe daha çok kazanır, hem de futbol takımının forması için başka bir şirketle el sıkışıldığında ekstra bir gelir daha elde edilirdi. Yani Acıbadem sözleşmesi, olası bir başka sponsorluğun da önünü kesmiş oldu bir bakıma…” diyerek sözlerini tamamladı.

https://www.kap.org.tr/tr/ek-indir/4028328d610a817401611095b19e1a9b

https://www.kap.org.tr/tr/Bildirim/534557

Önceki İçerikErtuğrul Özkök’ten çok tartışılacak Fenerbahçe’nin ‘yakışıklılar’ 11’i…
Sonraki İçerikBeyaz Futbol’un yeni yorumcusu Gökmen Özdenak oldu. Özdenak ‘Ayı’ şarkısı ile karşılandı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz