FETÖ’den tutuklu eski Trabzon Başsavcı Adem Kul itirafçı olup örgütle bağlantısını anlattı.
Eski gazeteci, şu anda Fenarbahçe kulübünde çalışan Orhan Zeki Ak ise ilginç bir sosyal paylaşımda bulundu. Ak, Trabzon’da Fenerabahçe kafilesine yapılan silahlı saldırıda FETÖ olduğunu ima etti:
Samsun’da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasında örgütün gizli haberleşme ağı olan ByLock kullandığı tespit edilen ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanıp Samsun Cumhuriyet Savcısı iken meslekten ihraç edilen eski Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı…
FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Samsun Cumhuriyet Savcısı iken 15 Temmuz darbe girişi sonrası tutuklanan ve örgütün gizli haberleşme ağı ByLock kullandığı tespit edilerek meslekten ihraç eden savcı Adem Kul’un yargılanması devam edildi.
Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinde “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan hakkında dava açılan Adem Kul, 14 Ocak 2018 tarihli mahkemeye dilekçe vererek “Etkin Pişmanlık Yasası”ndan yararlanmak istediğini belirtti ve örgütle ilgili bilgi vermek istediğini ifade etti. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinde re’sen celse açılıp tutuklu bulunduğu Silivri 6 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevinden Sesli ve Görüntümü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile görüntülü olarak duruşmaya katılan Adem Kul, “Etkin Pişmanlık Yasası”ndan yararlanmak istediğini söyledi.
Savcılık mesleğine kendi isteği doğrultusunda başladığını ve örgütün herhangi bir talimatının bulunmadığını ifade eden Adem Kul, “İlk görev yerim Dargeçit Savcılığıydı. Burada örgütten kimse ile birlikte hareket etmedim. 1996 yılında Nevşehir Acıgöl Savcılığına atandım. Burada sonradan Yargıtay Üyesi Ali Akın ile birlikte aramızda sohbetler düzenliyorduk. Fetullah Gülen’in kitaplarını okuyorduk. Ali Akın ile sohbetlerimizde sonradan Bursa Başsavcılığı yapan Namık Yılmaz’ın da örgüt üyesi olduğunu öğrendim. 1998 yılında Keşap’a tayinim çıktı. Keşap’ta çalışırken o dönem Dereli’de çalışan Dündar Örsdemir ile birlikte sohbet yaptık. Kendisi ile Fetullah Gülen’in kitaplarını okuyup dini sohbetler yapıyorduk. Daha sonra 2002 yılında Serik’e atandım. Serik’te herhangi bir örgüt üyesi ile irtibatım olmadı. 2004 yılında Samsun Bafralı olan Celal Altunkaynak HSYK üyesi oldu. Bafralı olduğum için kendisinden başsavcılık talep ettim. Daha sonradan Tavşanlı’ya başsavcı olarak atandım. Tavşanlı’da görev yaparken Tavşanlı’dan evli olduğu için Tavşanlı’ya gelip giden o dönem Bakanlık Tetkik Hakimi olan Muzaffer Bayram ile tanıştım. Kendisinin örgütten olduğunu öğrendim. Muzaffer Bayram aracılığıyla da yine o dönem Bakanlık Tetkik Hakimi olan Engin Durnagöl ile tanıştım. Engin Durnagöl’ün de örgütten olduğunu öğrendim. O dönemde Ankara’ya gittiğimde Muzaffer Bayram veya Engin Durnagöl ile örgütsel anlamda toplanıp sohbet ediyorduk. 2006 yılında Siirt Başsavcılığına atandım. O dönem Batman Başsavcısı olan Mustafa Peker ve Siverek Başsavcısı olan Abidin Bozkan ile tanıştım. Abidin Bozkan ve Mustafa Peker ile bir araya gelip Fetullah Gülen’in kitaplarını okuduk, vaazlarını dinledik. Siirt’te çalışırken o dönem Diyarbakır Başsavcılığı yapan Durdu Kavak’ın örgüt üyesi olduğunu öğrendim. Durdu Kavak’ın örgüt üyesi olduğunu kimden öğrendiğimi hatırlamıyorum. Durdu Kavak bizden kıdemli olduğu için kendisi ile örgüt kapsamında hiç bir araya gelmedim. Örgüt ile genellikle aynı kıdemde olanlar bir araya gelirdi. Ben Siirt’te çalışırken Diyarbakır Reisliğine atanan Dündar Örsdemir ile örgütsel anlamda bir araya gelmek istesem de kendisi eşini sebep göstererek benden uzak durdu. Kendisi ile örgütsel anlamda daha da bir araya gelmedik. 2009 yılında Tarsus’a atandım. Tarsus’ta çalışırken İlker Çetin ile tanıştım. O dönem Mersin Başsavcılığı yapan Ayhan Turan ile tanıştım. Özellikle fırsat buldukça İlker Çetin ile bir araya geldik. Mersin Başsavcısı Ayhan Turan’ın da örgüt üyesi olduğunu öğrendim. Ben Tarsus’ta iken 2010 seçimleri oldu. O dönem bir YARSAV adayları vardı birde bakanlık adayları olarak bilinen adaylar vardı. Bakanlığın listesi olarak bildiğim listede hem cemaatçi kişiler hem de diğer kesimden kişiler vardı. 2010 HSYK adayı olan Hüseyin Serter, Ahmet Hamsici, Birol Erdem, Teoman Gökçe, Ahmet Kaya, Ahmet Berberoğlu‘nun cemaat adayı olduğunu sonradan öğrendim. Sadece Hüseyin Serter’in ilk aday olarak cemaatçi olduğunu biliyorum. İbrahim Okur’un örgüt üyesi olup olmadığını bilmiyorum. İbrahim Okur nevi şahsına münhasır bir kişilikti, cemaat ile de iyi anlaşırdı, diğer kesimlerle de iyi anlaşırdı. Ben 2010 seçim çalışmaları sırasında Engin Durnagöl’den Bülent Albayrak‘ın örgüt üyesi olduğunu öğrendim. Bülent Albayrak ‘la örgütsel anlamda bir temasım olmadı. 2010 yılı sonunda Tarsus’taki evimiz yandı, kullanılamaz hale geldi. Bu olay aile olarak moralimizi bozdu. Ben HSYK ‘ya bir dilekçe yazarak unvanlı veya unvansız başka bir yerde görev yapmak istediğimi söyledim. Sanırım Ömer Köroğlu’nun etkisi ile Trabzon Başsavcılığına atandım. Trabzon Başsavcılığına atanmamın örgütün herhangi bir ilgisi olup olmadığını bilmiyorum. Trabzon’da çalışırken önce o dönem Rize Başsavcısı olan Atilla Aslan ve Giresun Başsavcılığına atanan Abidin Bozkan ile örgütsel anlamda toplanmaya başladık. Örgütte kişiler birbirini aynı kıdemde ve yaşta ise tanıyabilir veya aynı dönemse birbirini tanıyabilir. Örgütte yapılanma gereği kişiler kendilerine tanımadıkları örgüt üyelerine belli etmezler. 17-25 Aralık olayı olarak kamuoyunda bilinen soruşturmayı örgütün yönetip yönetmediğini bilmiyorum” dedi.
Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı iken 2014 yılı Ocak veya Şubat ayında kod adı Şahap olan gerçek ismini bilmediğim bir kişinin makamına geldiğini belirten Adem Kul, “Kendisi yanlış hatırlamıyorsam Engin Durnagöl’ün selamı ile benim yanıma gelmişti. Şahap kod adlı kişi Trabzon merkez de bir dershanede öğretmendi. Trabzon lojmanında 2 defa benim evime geldi. Bu Şahap kod adlı kişi 2014 HSYK seçimlerinden önce Samsun’da bir araya geldiğimiz kişiydi. Şahap kod adlı kişi bana ve Abidin Bozkan’a örgütsel anlamda sohbet veriyordu. Bize yürüttüğümüz soruşturmalar ile ilgili herhangi bir soru sormuyordu. Trabzon’da çalışırken örgütü ilgilendiren bir dava olmadığı için hiçbir soruşturma kapsamında ben örgüt lehine hareket etmedim. 2014 yılı yaz kararnamesi ile Samsun Savcılığına düz savcı olarak atandım. Ben 2014 yılı Ağustos ayında göreve başladım. İlk olarak daha önceden örgüt ile ilgisi olduğunu bildiğim ve Samsun İstinaf Başsavcısı olan Hüseyin Baş ile bir araya geldim. Hüseyin Baş bana 2014 HSYK seçimlerinde aday olacağını söyledi. Hüseyin Baş bana Samsun ve civarında adliye ziyareti yapacağını bölgeyi tanımadığı için kendisine eşlik edip etmeyeceğimi bana sordu, ben de kabul ettim. Hüseyin Baş ile birlikte Samsun ilçeleri ile Sinop ilçelerine gittik. Hüseyin Baş kendisine oy istedi, ben de onun yanında dolaştım. Kimse için oy istemedim. Hüseyin Baş’ın 2014 HSYK seçim sürecinde aday olmaktan çekilmesinin sebebini bilmiyorum. Hüseyin Baş adaylıktan çekilirken bana çok yorulduğundan, bu işler ile uğraşamayacağından bahsetti. 2014 HSYK seçimlerinde İlker Çetin örgütün adayı olarak seçime girdi. Bu kapsamda Samsun’a geldi. Ben kendisi ile Vezirköprü Adliyesine gittim. İlker Çetin kendisine oy istedi. Yine örgüt üyesi olan Mustafa Peker bana Orhan Gödel’in örgüt ile irtibatlı olduğunu söyledi. Seçimden önce Mustafa Peker ve Orhan Gödel Samsun’a geldiler. Kendileri Samsun Adliyesinde dolaştılar, ben onlara eşlik etmedim. Mustafa Peker Samsun’a geldiğinde benden Trabzon Adliyesine kendileri ile gelmemi istedi. Ben kabul ettim. Mustafa Peker ve Orhan Gödel ile Trabzon Adliyesine gittik. Orhan Gödel Trabzon Adliyesi yemekhanesinde kendisini diğer hakim ve savcılara tanıttı. Ben Ali Eryılmaz’ın örgütten olduğunu biliyordum. Kendisi Samsun’a geldi. Erol Tosun’un başsavcı olması sebebiyle ziyaret etmek istediğini söyledi. Ali Eryılmaz ile beraber Erol Tosun’un yanına çıktık. Ali Eryılmaz Erol Tosun’la protokol kapsamında görüştü. Erol Tosun’un tavırlarından dolayı Ali Eryılmaz oy isteme konusuna hiç girmedi. Yine Erol Tosun nazik bir şekilde Ali Eryılmaz’ın yemek yeme teklifini reddetti. Bunun dışında ben hiçbir HSYK adayına eşlik etmedim. Ben 2014 yılı HSYK seçimleri için kimseden oy istemedim, kimseye liste vermedim. 2014 yılı Ağustos ayında Sahap kod adlı kişi benim evime geldi. Kendisi bana ByLock programından bahsetti, ‘bir iletişim programı’ dedi. Ben o zaman Iphone kullanıyordum. Applestore’den ByLock programını telefonuma indirdim. Kullanıcı adı ve şifre bölümü vardı, şu anda kullanıcı adı ve şifremi hatırlamıyorum. ByLock listemde sadece Şahap adlı kişi ekliydi. Şahap bana ByLock üzerinden 2014 yılı HSYK seçimlerini soruyordu. 2014 HSYK seçimlerinden önceki bir tarihte Tevrat Ateş bana ‘Bu akşam Süleyman Saral’ın evinde toplanacağız’ dedi. Ben o akşam Süleyman Saral’ın evine gittim. O akşam o evde Ahmet Kalpak, Süleyman Saral, Ertuğrul Ayar, Recep Bakırcı, Tevrat Ateş, Yüksel Çakır, Erdoğan Saraç vardı. Naim Karaağaç, Zekeriye Bayazıt, Resul Köse bu toplantıda var mıydı yok muydu hatırlamıyorum. O akşam o evde Şahap kod adlı kişi de geldi. O akşam o evde seçim süreci konuşuldu. O akşam Şahap bize HSYK adaylarını anlattı. Diğer katılan kişiler seçime aday olan kişiler hakkındaki bildiklerini anlattı. Yine o akşam seçim günü sandık başında bulunulması gerektiği konuşuldu. Ben o akşam kesinlikle elimde bir listeyle insanlara bu kişilere oy verilecek demedim. Ama İlker Çetin’i yakınen tanıdığım için kendisi hakkındaki bildiklerimi katılımcılara anlattım. Naim Karaağaç’ın cemaat ile organik bağı olup olmadığı konusunda bir bilgim yoktur. Ancak temel düşünceleri ve dünya görüşü Naim Karaağaç’ın benimkiler ile benzerdir. Zekeriya Bayazıt hakkında bir bilgim yoktur. Resul Köse bana konuşurken cemaatten olduğunu söyledi ancak kendisi ile örgütsel bir temasım olmadı. Seçimden sonra Şahap ile görüşmeye devam ettim. Ben seçimden sonra tamamen işime yoğunlaştım. Örgüt kalabalık bir şekilde toplanmayı uygun bulmaz. Bunun tek istisnası 2014 HSYK seçimlerinden önce yukarıda bahsettiğim toplantıydı. Seçimden sonra Samsun Adliyesinde çalışan hakim ve savcılarla örgütsel anlamda bir araya gelmedik” diye konuştu.
Samsun Adliyesindeki FETÖ yapılanmasını çok bilmediğini ileri süren Adem Kul, “Yeşim Sayıldı’yı ismen tanıyordum. Selçuk Sayıldı’yı Samsun’a gelmeden önce tanımıyordum. Selçuk Sayıldı bir konuşma esnasında bana ‘benin üniversite döneminde cemaat ile bağının olduğunu ondan sonra da olmadı’ dedi. Eşref Köse ve Mustafa Yılmaz’ın örgütsel bağının olduğunu biliyorum. Ancak kendileri ile örgütsel bir bağım olmadı. Samsun Adliyesindeki örgüt üyesi hakim savcıların sohbete gidip gitmediklerini bilmiyorum. İbrahim Bekar’ın örgütsel bağı olup olmadığını bilmiyorum. Fadime Balım Bekar’ın örgütsel bağı olup olmadığını bilmiyorum. Örgütten olduğunu bildiğim ancak örgütsel faaliyette bulunmadığım kişiler şunlardır: Ahmet Hamsici’nin örgütten olduğunu biliyorum, Birol Erdem’in müsteşar olana kadar örgüt bağı olduğunu biliyorum. Duyduğum kadarıyla Birol Erdem müsteşar olduktan sonra örgüt ile bağını kesti. Teoman Gökçe, Ahmet Kaya, Hüseyin Serter ve Ahmet Berberoğlu’nun örgütten olduğunu biliyorum. 2014 HSYK üyelerinden Mustafa Kemal Özçelik, Selim Tosun, Şaban Işık ve Ahmet Berberoğlu’nun örgüt ile irtibatlı olduğunu biliyorum. Bu bilgilerim mesleki kıdemime dayanıyor. Eski Yargıtay Üyeleri olan Hüseyin Yıldırım, Sefa Mermerci, Dursun Altınöz, Ibrahim Zengin, Muzaffer Özdemir, Mehmet Kaya, Ali Eryılmaz, Şadan Sakınan, İbrahim Ethem Kuriş, Adem Yazar, Turhan Turunç, Orhan Çetingül, Osman İlter Doğan, Ramazan Apaçık, Ferudun Süzer, Mustafa Yılmaz, Yaşar Akyıldız, Fatih Yaprakcıer, Uğur Özcan, Seyfettin Atıcı, Vandettin Topluca, Fikret Seçen, Ünal Ulus, Hamit Ali Kandil, Hüseyin Ayyayla, Turan Açıkmeşe, Salih Çokal ve Metin Durgun örgüt ile bağlantılı kişilerdir. Bu saydığım kişilerin başsavcıdır, Yargıtay üyesidir. Bazıları memleketlimdir, Vandettin Topluca’yı hukuki anlamda görüş sormak için aradığımdan soruyorum. Turan Açıkmeşe bakanlık bilgi işlemde idi oradan tanıyorum. Bu bahsettiğim kişiler ile ilgili bilgilerimi yukarıda bahsetmiş olduğum ve örgütten olduğunu söylediğim arkadaşlarım ile yaptığım sohbetlerde konuşurken öğrendim. Etkin pişmanlık kapsamında bildiğim herşeyi anlattım. Ben samimi olarak bildiklerimi anlattım. Örgüte katıldığım için pişmanlığımı arz ettim. Bildiğim herşeyi anlattım. Hiçbir bilgiyi saklamıyorum. Tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu.
Mahkeme, Adem Kul’un 18 aydır tutuklu olması, delillerin toplanmış olması, karartılacak ve etki edilecek önemli bir delilin kalmaması, sanığın mahkemeye verdiği pişmanlık dilekçesi ve bu celse vermiş olduğu savunmaları göz önünde bulundurarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma ihtimalinin bulunması, sanığın ileride alması muhtemel ceza miktarı ve sabit ikametgah sahibi olduğu göz önünde bulundurularak, yurt dışına çıkış yasağı getirilip, duruşmalara katılma şartıyla, elektronik kelepçe takılarak Samsun dışına da çıkış yasağı getirilip adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Duruşma 6 Şubat tarihine ertelendi. – SAMSUN