Sabah gazetesi yazarı Mevlüt Tezel, ligde oynanan Beşiktaş- Fenerbahçe maçı sonrası çalınan şarkı ve sonrasında ortaya çıkan polemikle gündeme gelen Candaş Tolga Işık’ı yazdı:
Gazeteci mi, yönetici mi, amigo mu?
Önceki gün Beşiktaş Kulübü Basın Sözcüsü Metin Albayrak, Fenerbahçe maçında ‘Mini mini bir kuş donmuştu, pencereme konmuştu’ şarkısını çalan kişinin görevine son verildiğini açıkladı. Aynı gün Beşiktaş Kulübü İletişimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Candaş Tolga Işık ise şarkının mizah amaçlı olduğunu belirtti: “Fenerbahçe maçı sonrası statta çalınan şarkı da benim sorumluluk alanımın içinde, benim ve iletişim departmanının bilgisi dahilindedir. Bu konuda ne maç öncesi, ne de maç sonrası Metin Abi ile herhangi bir konuşmamız olmadı. Muhtemelen ifadeleri de bu bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Çalınan şarkıda bir aşağılama, küfür, hakaret yok… O nedenle bütün Beşiktaşlılar bilsin ki, herhangi bir işten çıkarma olmamıştır…” Evet, bir çocuk şarkısı ile mizahi bir gönderme yapabilirsiniz ve bunu yapanın kovulması gerekmez. Rakibi kızdırmak, espri yapmak futbolun ruhunda var. Ancak bu tezahüratı taraftar kendiliğinden yapmalıydı.
KİME İNANACAĞIZ?
Kulüp yönetiminin direktifiyle bu şarkı çalınırsa, ileride başka örneklerde sorun çıkabilir. Işık’ın çaldırdığı başka bir şarkıyı taraftar küfre çevirebilir. O zaman da ‘Gazeteci Işık, taraftara küfür ettirdi’ olur!
Yöneticilik ve amigoluk farklı statüler; Işık için sorun da burada başlıyor.
Bir gazetecinin kulüp yönetiminde yer alması bence basın ilkelerine aykırı. Vakti zamanında Reha Muhtar, Fikret Ercan, Fatih Altaylı da aynı hatayı yaptı.
Gazeteci tarafsız olmalı…
Örneğin Işık; Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın canını sıkacak bir haber ya da yazı kaleme alabilir mi?
Bu arada biz Beşiktaş’ta kime inanacağız? Albayrak’a mı, Işık’a mı?