Uzun yıllar Cumhuriyet ve Sabah gazetelerinde Fenerbahçe muhabirliği yapan usta muhabir Deniz Derinsu, Sabah’ta son yaşanan işten çıkarmaların ardından içini döktü. İşte Derinsu’nun çarpıcı yazısı:

2000’li yılların hemen başında 10 yıla yakın Cumhuriyet süreçinin ardından Sabah Gazetesi Spor Servisi’ne Fenerbahçe muhabiri olarak başlamıştım. Ve daha başlar başlamaz maçlar, deplasmanlar, kamplar derken büyük bir yarışın içinde kendimi bulmuştum…
Cumhuriyet bir okul gibiydi ama asla yarışcı kimliği olmamıştı. Hala da yok. Haber atlama, atlatma kaygısı olmaksızın gündemi takip etmeye çalışırken gazeteciliğin ne olduğunu öğrenmeye başlamıştım.
Ama Sabah’ta öyle değildi. Hedef hergün 1 adım önde olup kimsenin bulamadığı haberi yapmaktı. Hem de her gün…
Deneyimsiz bir şekilde başlarken diğer gazetelerde çok ciddi rakiplerim var… Sadi Kemal Yaşar, Yusuf Kobal, Feridun Niğdelioğlu, Yalçın Türk, Aygün Özipek gibi yılların Fenerbahçe muhabirleriyle yarış içine girmiştim. İsmini unuttuğum varsa kusura bakmasın. Bir de elbette her TV kanalının Fenerbahçe muhabir vardı ki hiçbiri yabana atılamazdı.
Bunların da herbiri en az 10 yıllık Fenerbahçe muhabiriydi. Yıllarca birçoğuyla dostluk kurarken hepsiyle de yarıştım. Keyifliydi, meslek adına çok güzel yıllardı. Fenerbahçe’nin bir deplasmanına 25 gazeteciden az gitmezdik. Yurt içi veya dışı kamplar keza, hep tam kadro olurduk…
İşimizi sevdiğimizden keyifle yapardık, bu nedenle de çok eğlenirdik. Stres hayat felsefemizdi ama bu stres, habercilik stresi bizi hep ayakta tutardı…
Sonra… 2011’de çoğunluğun bildiği nedenden ötürü işten çıkarıldım. Bir daha da medyada iş bulamadım. Ama kopmalar benden önce başlamıştı… 2009’dan itibaren mesleğin, kulüp muhabirliğinin üzerine kara bulutlar düşmeye başladı. Ve yaklaşık 8 yıldır süren bu bulutlu hava artık bitti, biterken gazeteciliği, muhabirliği de bitirdi…
Son günlerde yine ‘tenkisat’ haberleri yoğunlaştı… Benim dönemimden kalan eski dostlarım da meslekten kopmaya başladılar… Herkese çok üzülüyorum ama bana biraz daha yakın oldukları için önce Ali Can’a çok üzüldüm. Sonra da Oğuz Yörük’e…
Bu 2 arkadaşımla yıllarım beraber geçti. Hele Oğuz… Fenerbahçe foto muhabiriydi ve aynı gazetede çalışıyorduk. Bu nedenle neredeyse eşimden çok görüyordum…
2 gün önce o da gönderildi…
Acı olan çıkarılanların artık çalışacakları gazete yok. Çünkü artık gazete yok, gazetecilik yok…
Yıllarca ordu gibi takip ettiğimiz Fenerbahçe’yi bugün takip edenlerin içinde 7-8 yılı aşkındır Fenerbahçe muhabirliği yapanların sayısı sanırım bir elin 5 parmağını geçmez…


Anderlecht ve Sivas deplasmanlarına giden muhabir sayısının 5-6 olması internet sitelerinde haber oldu…
Yazık… Çok yazık…
Bugünkü genç arkadaşlara bakıyorum… Çoğunun haber kaygısı yok… Eskiden bizim yorumlarımıza, birilerine desteğimize falan gerek olmazdı. Kimseyi savunmak bize düşmezdi. Muhabirdik, bizden haber istenirdi. Fikrimiz, düşüncemiz yok muydu? Hele de adeta kulübün içinde yaşadığımızdan belki de herkesten çoktu. Ama öyle köşe yazısı yazmak, ekrana çıkıp atmak tutmak bize düşmezdi… Onu yorumcular yapardı…
Ama onların da mesleklerine saygıları vardı o zaman… Köşe yazısı yazacaksa veya ekrana çıkacaksa o maça gelirdi, yaşardı, ona göre yorumlardı. Öyle TV’den izleyip yazmak, zır zır konuşmak ayıptı…
Şimdilerde maça gelen yok… Belki kıyak bir yurt dışı olursa giden oluyor ama bugün örneğin Fenerbahçe’yi her hafta ekranlarda konuşanlardan çoğu, daha bu sezon Kadıköy’de maça gitmemiştir. Bizim zamanımızda önemli maçlar öncesi idman izlemeye gelen köşe yazarları bile olurdu…
Şimdi TV sağolsun… Saatlerce konuşmak ve atışmak üzerine kurulmuş programlar… Gazeteciliğin, haberciliğin yanından geçmemiş saatlerce konuşan insanlar…
Gazetelerin hali de perişan… Habercilik bitti… Çünkü haber isteyen müdür de yok yönetim de…
Gazeteler tek patronun elinde toplanmış durumda. Kendisi de TFF başkanı olunca Türk futbolunu eleştirmek mümkün değil.. Buna yol açacak haberlere izin yok… Dolayısıyla haberciye de ihtiyaç yok…
Müdürler dersek… Onların da durumu sıkıntı. Eskiden spor servis müdürünün tek derdi muhabirinin atlatma bir haber bulmasıydı… Şimdi… Dert, haberleri baş ağrıtmayacak bir formata sokmak… Görülüp bilinip yazılmayan o kadar var ki… Bunlar yapılsa düzen rahatsız olacak…
Bir de korkunç bir iddia var… Bir çok spor müdürünün spor haberciliğini servisleri üzerinden bir telefon hattının spor bildirim servisi için yaptığı ve ciddi paralar aldıkları söyleniyor… İnanmak istemiyorum ama doğruysa korkunç bir şey… Bunun özü, gazeteleri ve haberleri umurlarında değil demektir… Ve doğruysa bu onların meslek hayatlarının kara lekesi olur.
Yandaş medya içinde olduğu söylenen bu durum doğruysa o zaman gazetelerin haline hiç şaşmamak lazım…
Gazeteler de satmaz, gazeteci de kalmaz ortada… Zaten satmıyor ve kalmadı da…
Yeni Türkiye’nin istediği tablolardan biri…
Eskiden başkanlar kulüplere geldiğinde 2-3 yıl görevde kalıp ciddi paralar harcarlar ve sonrasında görevi devrederlerdi…
Artık bir kulüp başkanı koltuğunu bırakmıyor… Çünkü bir iş adamı gibi kulüplerin üzerinden işler kapılıyor, çevre yapılıyor…
Zaten eleştiren bir medya da ortada kalmadı…
Yani düzen her şekilde kurulmuş durumda…
Yazık… Çok üzücü…
Gazeteler bir bir kapanırken bir tane gazete açılmıyor… Açılan da habercilik falan derdinde olmaz zaten. Hedef ideolojik olarak bazı yerlere gitmeye çalışmak olur… Habere yatırım bu ülkede kimse yapmaz bu ortamda… Yapı bu oldu…
Bugün benim gibi yıllarını bu işe vermiş, aslında daha emeklilik yaşı gelmemiş ve bu işi gerçekten bilen o kadar çok insan olduk ki…
Ülkede 3 tane gazete kurulsa, 3 iddialı spor servisi için yeterli elemen boşta…
TSYD eli kolu bağlı… Kovulan kovulduğuyla kalıyor… Meslek ölüyor.. Artık hiç okumayan bir ülke haline döndüğümüz için de bu duruma tepki yok…
Bir de geyik var: ‘Sana iş mi yok kardeşim, daha iyi bir yer bulursun’… Yok arkadaş. İş de yok yer de… Bir iğne de bize… Gazetecilikte açıkta kalana, eğer arkasında birileri falan yoksa kimse el uzatmaz. Yani biraz da nankörlerin bir araya geldiği bir meslek örgütüyüz denebilir. Bu iğneyi de kendimize batırmış olalım…
Ben de böylece biraz içimi dökmüş oldum işte…
İşinden, mesleğinden edilen ve edilecek herkese geçmiş olsun… Umarım özellikle genç yaşta, çoluk çocuk ortada kalan arkadaşlar yeni yaşamlarında kendilerine güzel kapılar bulurlar…
Sonuçta büyüyen bir ülkeyiz… Ekonomi iyi… İş çok!
Herkese başarılar….

Önceki İçerikEspor’da büyük kapışma… Wolfteam’de 1907 Fenerbahçe – Galatasaray derbisi 18 Kasım’da
Sonraki İçerikTürk futbolunun acı kaybı… Metin Türel vefat etti

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz