PFDK’dan 3. kez ceza alan ve bu sezonki toplam cezası 150 güne ulaşan Mustafa Cengiz’e eleştiri geldi. Selim Yıldırım, Karar’daki yazısında Cengiz’i ‘Aziz Yıldırımlaşmak’la suçladı:
İşin aslı öyle değil başkan…
Ali Koç Fenerbahçe Başkanı olduktan sonra futbolumuzun ‘kavgasal’ iklimden dostluk iklimine geçmesi hepimizin içini ısıtan bir gelişme oldu. Üç büyük kulübün divan kurulu başkanlarının Fenerbahçe’nin ev sahipliğinde bir araya gelmesi takdire şayan bir hamleydi.
Sporun ruhundan bahsederken önce sevgi, dostluk, kardeşlik, barış gibi ruhu okşayan kavramlardan söz edilir. Ortalık sütliman olduğunda bu yönde kelamlar etmek kolaydır, adettendir. Ama insanı asıl yücelten, işler kötü gittiğinde güzel sözler söyleyebilmesidir. En ufak bir kırılmada edep, adap, aklı selim kenara itiliyor, kılıçlar çekiliyorsa ortada samimiyetsizlik var demektir.
İşin içine aynı hedefe yönelik mücadele, kazanma hırsı ve para girdiğinde başarıya giden her yolun mübah görüldüğü ne yazık ki pek de yabancı olduğumuz bir durum değil. Şimdi olaya Türk futbolunun yakın geçmişi özelinde bakalım.
Ali Koç Fenerbahçe Başkanı olduktan sonra futbolumuzun ‘kavgasal’ iklimden dostluk iklimine geçmesi hepimizin içini ısıtan bir gelişme oldu. Üç büyük kulübün divan kurulu başkanlarının Fenerbahçe’nin ev sahipliğinde bir araya gelmesi takdire şayan bir hamleydi. U21 takımlarının Galatasaray’ın organize ettiği Dostluk Turnuvası’nda adına yakışır şekilde mücadele edip, birlikte barbekü keyfi yapması da öyle. Güzellikler her tarafı sarmaya başlamıştı ki kötülüğün imdadına Galatasaray-Fenerbahçe derbisi yetişti!.. Galatasaray’ın 2-0 öne geçtiği maçtan 1 puanla ayrılması Sarı-Kırmızılı cephede tatsızlığa neden olunca ‘alt tarafı bir taç’ bile ehemmiyet kazandı… Derbinin ardından ortalığın karışması ve sonrasında verilen cezaların ‘adaletsiz’ olduğu inancı Galatasaray’da daha büyük çalkalanmalara neden oldu. Ve kötülük bir kez daha ellerini ovuşturmaya başladı…
Futbol kalitesi vasatın bir tık üstü ile bir tık altı arasında gidip gelen Galatasaray, Konyaspor maçında son anlarda çalınan penaltı ile 2 puan kaptırınca feryat figan sezonu da açılmış oldu. ‘Hatalı’ penaltı Türk futbol tarihinde yaşanan ilk hataymışçasına tepki gösteren Galatasaray, geçmişte olduğu gibi ‘düdük asmaca’ oynamaya başladı. TFF Başkan Vekili Ali Dürüst’ün Konyaspor maçından bir gün sonra istifa etmesi, ardından “Galatasaray’a hizmet” söylemi ile görevlerine dönmesi, MHK’nın Hüseyin Göçek ile Halis Özkahya’ya bir süre maç vermemeyi uygun bulması derken Türk futbolunda ‘öze dönüş’ hareketi başladı…
26 Şubat 2012’de göreve gelen Yıldırım Demirören döneminde verilen 7 şampiyonluk kupasının 4’ünü müzesine götüren Galatasaray, Sayın Demirören’i ve TFF kurullarını topluca istifaya davet etti. Aldığı her cezanın ardından kafasına eseni söylemeye devam eden başkan Mustafa Cengiz ile PFDK arasındaki bağ da giderek güçlenmeye başladı. “Dünyada 100 milyon sempatizanı, Türkiye’de 30 milyon civarı taraftarı olan” Galatasaray’ın, aynı zamanda sporda Türkiye’nin en büyük markası olduğunu dile getiren Sayın Cengiz, coştukça coştu… Öyle ya; sen koskoca Galatasaray’ı yöneteceksin, canının istediğini söylediğinde, hakaret ettiğinde ‘bazı haddini bilmezler’ kalkıp sana ceza verecek… Olacak şey mi şimdi bu? Nerede kaldı hakaret özgürlüğü!..
GALATASARAY, FENERBAHÇE VE BEŞİKTAŞ’TAN BÜYÜK DEĞİL
Yapmayın sayın başkan yapmayın… Konumunuz gereği tabii ki zaman zaman tribünlere oynamanız gerekecek. Ama makul ölçüde olsun bari. Galatasaray ne kadar büyükse Beşiktaş ve Fenerbahçe’de o kadar büyük başkan. Ve her taraftar için de kendi kulübü… Başka takımların formalarını giyen oyuncular da en az Galatasaraylılar kadar terliyor. O nedenle saha içinde hiçbir kulübün diğerine üstünlüğü yok, olmamalı.
Şöyle izah etmeye çalışayım; Sayın Aziz Yıldırım da yaklaşık 20 yıl Fenerbahçe’yi yönetti. Ve Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu’ndan aldığı ceza dahil bu sürenin neredeyse 6 yılını cezalı geçirdi. Çünkü Yıldırım her seferinde doz artırarak kendine hakaret özgürlüğü tanıdı. Ve işin en vahim tarafı, sinirine yenildiğinde hep sizin şimdi yaptığınız gibi her şeyi Fenerbahçe için yaptığını söyledi. Ama şunu da hatırlatmak isterim; yıllarca Türk futbolunun tartışmalardan arınmasına izin vermeyen Yıldırım, hiçbir zaman çalıştığı hocayı rahatlatmak için istemediği şeyleri söylemedi… Ağzından çıkan her laf ile rahatlatmak istediği tek kişi kendisiydi…