Eğitim, liyakat ve yatırım
Balıkesirspor Baltok Teknik Direktörü Giray Bulak, Türk futbolunun dünyada söz sahibi olabilmesi için atılması gereken çok adım olduğunu söyledi. Milli Takım’da Şenol Güneş’in pozitif etkisinin hemen hissedildiğini aktaran Bulak, “Çünkü dürüst, kabul görüyor ve o konumu hak ediyor. Yarınlar için en önemli unsur eğitim. Ama işe eğitmenleri iyi eğitmekle başlamamız gerek. Bununla birlikte altyapıya yatırım yapmak ve futbolumuza yön verecek koltuklara liyakat sahiplerini oturtmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Transfer yasağı, mali problem, sınırlı kadro derken devre arası 4 futbolcu daha kaybedince sadece 13 oyuncusu kalan Balıkesirspor Baltok’u altyapı takviyesi ile ayakta tutmayı başaran teknik direktör Giray Bulak, Türk futboluna dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Teknik adamlık kariyerinin ilk 10 yılını geçirdiği Trabzonspor’da minik takımdan PAF takıma kadar altyapının her kademesinde görev yapan deneyimli hoca, “Milli Takımın Arnavutluk ve Moldova karşısındaki performansına şu taraftan baktım; Şenol Hoca ile birlikte sanki bir kimlik değişimi oldu. Oyuncuların algısında, mücadelesinde sorun vardı. Kendi aralarında da kopukluk yaşıyor izlenimi veriyorlardı. İnsanlar Milli Takıma karşı ilgisizleşmişti. Ama yerli bir hocanın, üstelik herkesin kabul ettiği bir hocanın gelmesi pozitif anlamda müthiş bir etkiye neden oldu. Şenol Hoca geçmişte Türkiye’yi dünya üçüncülüğüne taşımış, klasmanda 7’nci sıraya kadar yükseltmiş bir isim. Beşiktaş’ta yaptığı işler ortada. Artık dünyada yeri olan ve bunu hak eden bir insan. Geçmişte hak etmeyenlerin de oturduğu o önemli koltuğa çalışarak, dürüstçe ve hak ederek geldi. Başkaları gibi kurnazlıkla değil” şeklinde konuştu.
Şenol Hoca’nın hep çalışmayı ön planda tuttuğunu vurgulayan Bulak, “Futbolun her kademesinde etkinliği olan bir insandı. Oynarken de öyleydi. Her zaman eğiticiydi. Başarılar diliyorum. Başarılı olacağına da inanıyorum. Milli Takımımız başka ellerde aşağılara indi. 4’üncü torbalara düştü, prestij kaybetmeye başladı. 14 yabancıya izin verenlerin ve başka teknik adamların neden olduğu bu kötü tabloyu pozitife çevirmek Şenol Hoca’nın omuzlarına kaldı. Hâlâ iyi Milli Takımımız olduğunu söyleyenler var. Onlara tavsiyem dünya futbolunda söz sahibi ülkelerin oyuncu havuzları ile bizimkini bir mukayese etsinler. Biz 30 kişilik bir havuza sahibiz. Fransa’nın, Almanya’nın 500 oyuncudan oluşan havuzları var. Hâlâ Avrupa’da oynayan 3-4 oyuncuya bakıyoruz. Nüfusu 300 bin olan ülkeler yanımızdan geldi geçti” yorumunu yaptı.
Milli Takımımızın EURO 2020 elemeleri H Grubu’nun favorisi Fransa karşısında şansı bulunduğunu aktaran deneyimli teknik adam, “Futbolu iyi oynayan bir ülkeyiz. Aklımızı kullanırsak tatmin edici bir sonuç alabiliriz. Ama şunu unutmamak lazım; Fransızlar ekol haline gelebilmek için topyekün bir hazırlık yaptılar. Başardılar da. Fransız hocalar, oyuncular İngiltere futboluna yön verir hale geldi. Biz bu açıdan epey gerideyiz. EURO 2020’de yer alabilmek için grubu ilk ikide bitirmemiz gerek. Dolayısıyla önce hedef konusunda akılcı olmalıyız. Hedefe Fransa’yı değil, İzlanda’yı koymalıyız. Fransa ile de yarışacağız elbette. Ama yıllar önce altyapı hamlesi başlatmış, bugün meyvelerini toplar hale gelmiş. Tüm Avrupa’ya oyuncu, hoca pompalayan bir ülke ile ile baş etmek kolay değil. Onları iki maçta da yensek bile futbolda onların önüne geçmiş olmayacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Fransa futbolunda merkez üssü Clairefontaine olan ve sayıları 25’e ulaşan muazzam akademiler olduğunu dile getiren Bulak, “Yakın geçmişte ve bugün yetişen üst düzey Fransız oyuncuların çıkış noktaları da bu akademilerdir. Dünya Kupası’nın gizli favorilerinden Belçika için de benzer durumdan söz etmek mümkün. Belçika’nın Double Pass isimli şirketi bugün Alman futbolunu, Fransız futbolunu, İngiltere futbolunu bile denetliyor, yön veriyor. Bir kulübün altyapı dahil nasıl yapılanacağından oyuncunun ne yiyeceğine, sağlık odasından soyunma odasına kadar her konuda belirleyici oluyor. Büyük futbol ülkeleri üzerine para vererek kendilerini denetletiyor. Bizim genç sayımız Belçika nüfusundan fazla. 17 milyonu sporcu olabilecek seviyede 30 milyon gencimiz var. Belçika’nın toplam nüfusu 12 milyon dolayında. Hep şunu söylüyorum; futbolumuzu geliştirebilmek için akademisyenlere ihtiyacımız var. Yani işe eğitmenleri eğiterek başlamamız gerek. Sonrasında bu akademisyenlerin altyapılara yönlendirilmesi, desteklenmesi lazım. Çocuklara kitleler halinde spor yaptırmalarının sağlanması lazım. Artık sokak futbolu diye birşey kalmadı. Mahalle aralarındaki küçük sahalar geliştirilmeli. Brezilyalı, Afrikalı oyuncular Avrupa’da oynayıp ülkelerine döndüklerinde akademi kuruyor. Bizde kimse bu işlere el atmıyor. Yeni insanlara ihtiyaç var. Tabii bu insanların devlet tarafından desteklenmesine de ihtiyaç var. Çünkü ortaya ciddi maliyetler çıkıyor. Destek olmadan bu yola girmek kolay değil. Devlet şunu da gözetmeli; spor yapan insan sayısı ne kadar artarsa sağlık harcaması da o kadar azalır. Spor gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durması konusunda da önemli. Allah korusun hapishanede bakıp masraf yapmaktansa gençlerin spora yönelmesini sağlamak lazım. Bir diğer önemli unsur da önemli koltukların liyakat sahiplerine teslim edilmesi. İşinin ehli insanların aktif şekilde değerlendirilmesi. Biz maalesef çalışanları, emek sarf edenleri pek ödüllendirmiyoruz…” ifadelerini kullandı.
Eylül 2018’de dünyanın en önemli teknik adamları ile birlikte Nyon’da (İsviçre) gerçekleştirilen Elit Antrenörler Semineri’ne davet edilen Şenol Güneş’in Milli Takım’da CEO tadında görev yapmasının düşünülebileceği konusunda, “Şenol Hoca artık kariyer olarak çok ileride. Milli Takımı bizzat yönetmektense üst akıl gibi işin başında olması mantıklı bir yapılanma olabilir. Altta da güvendiği bir yerli teknik adam ve teknik ekibi görev alabilir. Ama burada Şenol Hoca’nın ne düşündüğü önemli. Biraz daha geride kalıp, Milli Takımımızı danışman gibi yönetmeye sıcak bakar mı bakmaz mı bilmiyorum…” yorumunu yapan Bulak, şöyle devam etti:
“Trabzonspor’da görev yaptığım dönemde Lemi Çelik, Tolunay Kafkas, Ogün Temizkanoğlu, Hami Mandıralı, Fatih Tekke, Metin Diyadin, Küçük Hamdi (Hamdi Aslan), Büyük Hamdi (Hamdi Zıvalıoğlu) ve Gökdeniz Karadeniz gibi oyuncular Türk futboluna kazandırıldı. Bu isimlerin yer aldığı kadro 1995-1996’da şampiyonluğu iki puan farkla Fenerbahçe’ye kaptırdı ama iyi mücadele etti. Trabzonspor futbolcu tarlası olan bir kulüp. Yine kenti bilen kendi teknik direktörleriyle çalışmalı. Samet Hoca (Aybaba) dışında dışarıdan gelenler faydalı olamadı. Hatta yönetimleri kandırdı. Ünal Hoca (Karaman) iyi ki geldi. Özünü kaybetmek, kadroyu aidiyet duygusu olmayan oyuncular ile şişirmek fayda getirmez.”
“Spor Toto 1. Lig’de güçlü şehir takımları var. Süper Lig’de yabancı sayısı fazla olduğu için orada yer bulamayan Türk futbolcular bu ligde oynuyor. Yine aynı nedenle buradan Süper Lig’e fazla oyuncu gitmiyor. Deneyim kazanan kaliteli oyuncular iyi hocaların da dokunuşlarıyla güzel işler ortaya koyuyor, iyi futbol oynanıyor. Kupada Trabzonspor’u elimizden kaçırmamız, Galatasaray’ın Hatayspor’u güçlükle elemesi, Ümraniyespor’un yarı finale yükselmesi buna örnektir. Federasyondan gelen 10-15 milyon lira civarında bütçe var. Bu rakam 25 milyon dolayına yükseltilse çok daha iyi şeyler olur.”
“Balıkesirspor Baltok olarak play-off şansımızın azalmasının en önemli nedeni devre arası kadronun 17’den 13’e inmesidir. Geçen sezonun devre arasında göreve geldiğimde transfer yasağı vardı. Başkanımız bu sezonun başında yasağın kalkabileceğini söylemişti. Ben de ilk yılı hazırlık, gelecek sezonu da şampiyonluk yılı olarak düşünmüştüm. O nedenle 2 senelik imza attım. Sponsorumuz Baltok belediyenin kurumu olduğu için yerel seçim kulübü etkiledi. Transfer yasağı 31 Ocak’ta bitti ama oyuncu ile anlaşsak bile imza için süre kalmadı. Devre arası gidenlerden biri kalsa play-off oynardık. Şu an takımda 1 sağ bek, 1 sol bek, 2 stoper, 1 sağ açık, 1 sol açık, 1 santrfor, 6 da orta saha oyuncusu var. Biri sakatlansa yeri dolmuyor. O nedenle idmanları bile tam kapasite ile yapamıyoruz. Yine de felsefesi olan futbol oynuyoruz. Neyse ki taraftar yürekli bir şekilde yanımızda. İnşallah şehrin yönetimi belli olunca rahatlar ve büyük hedeflere koşarız.”
(Röportaj: Selim Yıldırım- Karar)