A Milli Futbol Takımımız, Euro 2020 elemelerinde İzlanda’ya 2-1 yenildi. Bülent Tuncay maçı Karar için yorumladı:
Bu nasıl iş-2
Milli Takımın dünya şampiyonu Fransa karşısında aldığı görkemli galibiyetten sonra yazımın başlığıydı ‘Bu nasıl iş!’ Öyle ya, yeni kurulan gencecik bir takım nasıl olmuştu da kendisinden 10 kat değere sahip takımı bloke etmişti? Fransa’yı yenen; doğru strateji, takım futbolu ve motivasyondu.
İzlanda maçının ilk yarısını izlerken birden dejavu yaşadım. İzlanda Türkiye, biz de Fransa olmuştuk sanki. Bu nasıl işti, bir takım 5 günde bu kadar değişebilir miydi? Değişmişti. Öyle kötü bir yarı oynadık ki İzlanda’ya ‘Gel bize gol at’ dedik adeta.
Aslında İzlanda temkinli başlamıştı maça. Belli ki geçen haftaki galibiyetimizden çekinmişlerdi. Kendi yarı alanına çekilip orta sahayı kontrol etmeye çalıştılar, Milli Takımımızın iki pas yapamaz halini görünce yavaş yavaş ileri çıktılar, ataklara başladılar. İki duran topta da golleri buldular. İlk yarı biterken Dorukhan’la gelen gol, ikinci yarı için bir umut ışığıdı.
İlk yarıdaki kötü futbolda Cengiz’in yokluğunun payı kadar sahada olan Hakan Çalhanoğlu ve Ozan’ın verimsizliği de etkendi. Bu devrede Mert’in müthiş performansı olmasa soyunma odasına farklı yenilgi ile girmek işten değildi.
Şenol Güneş ikinci yarıya, orta sahayı kazanma adına Yusuf Yazıcı ile başladı, çok koşan ancak son vuruş becerisi sınırlı olan Kenan’ı kenara aldı. Yusuf’un girişi Milli Takımı yeniden maça ortak etti. Euro 2016 ve 2018 Dünya Kupası’nın o dişli İzlanda’sı da yoktu açıkçası. Güneş, İrfan Can’ın yerine Abdülkadir Ömür hamlesi ile bu kritik deplasmanda stratejik puanı ne kadar çok istediğini gösterdi. Milli Takım baskısını artırırken kontra yememek azami dikkat de gerekiyordu. Bu süreçte Ozan ve Dorukhan’ın performansı Millileri rakip yarı alanda daha rahat kalmasına katkı sağladı.
Milli Takım özellikle Abdülkadir’in girmesinin ardından tek kale oynamaya başladı. Sorumluluk alan Hakan Çalhanoğlu İzlanda savunmasını zorladıkça zorladı. Beklenen, istenen golün habercisi ataklar sağlı sollu gelmeye başladı. Merih’in yan ortada dışarı attığı top kafasına gelse belki tabela değişmişti. Ama olmadı. Bunda Burak Yılmaz’ın yetersiz kalması ve Şenol Güneş’in onda ısrar etmesinin de payı vardı.
Birbirine taban tabana zıt iki devrenin oynandığı maçta, gruptaki asıl rakibimize 3 puan kaptırdık. Doğrusu yazık oldu. İkinci yarıdaki baskının hakkı en az 1 puanı koparıp almak olmalıydı.