Bir dönem Avrupa futbolunun önemli ekollerinden olan Bulgaristan futbolu neden düşüş yaşadı? Siyasi ve ekonomik değişim sürekleri Bulgaristan futbolun ne ölçüde etkiledi?
Balkan futbolu uzmanı Süleyman Ulusoy, büyük bir dönüşüm geçiren Bulgaristan futbolunu futbolmedya.com için değerlendirdi:
Balkan futbolundan bahsedecek olursak özellikle en yakın komşumuz olan Bulgaristan A futbol ligindeki takımları tanımaya çalışalım. EFBET Ligi olarak adlandırılmış bir futbol organizasyonunda elbette en iyi bilinen ve çok uzun yıllar Avrupa liglerinde de boy gösteren FK CSKA SOFYA ve FK LEVSKİ SOFYA takımları dikkatimizi çekmekte.
Geçmiş yarım asırlık bir zaman dilimine dönecek olursak kırmızı beyazlılar olarak bilinen CSKA futbol kulübünün tarihinde altın harflerle işlenmiş Bayern Münih, Liverpool, Nottigham Forest gibi takımları dize getirdiği maçlar hatırlanmakta.
Avrupa kupalarında 60 ile 89 yılları arası çeyrek finallerinin müdavimleri olarak bilinen Bulgar takımları, 90’lı yıllardan itibaren gerek siyasi reformlardan, gerekse ekonomik krizlerden nasibini aldı. Kulüpler açısından yurtdışı futbolcu transferleri yeni bir başlangıçtı, Bosman kurallarından dolayı en yetenekli Bulgar futbolcuları çok ses getirtecek transferlere imza atarak gittiler ancak seçilmiş kulüp yönetim kurulları gelen ciddi paraları kendi yolsuzluklarına kurban ettiler, temel reformlara ve alt yapı kazanımlarına dönüştüremediler. Belki de birkaç yüzyılda bir nasip olan yetenekli bir neslin doğru bir tek başarısı oldu, o da USA 1994 Futbol Dünya Kupası’nda Arjantin ve Almanya gibi efsane takımları perişan edip, İtalya’ya elenmesiydi. Sonuç olarak dünya çapındaki yıldızları Hristo STOİÇKOV, Lyuboslav PENEV, Emil KOSTADİNOV, LEÇKOV, BALIKOV ve diğerleri ile dünya dördüncüsü olmuştu.
Tabi ki günün endüstriyel futbolunda yerli ve yabancı kavramlarının bu kadar göreceli kalmasından dolayı kulüpler kısa vadeli başarıları uğruna altyapılarını göz ardı etmiş olması ve bunun yanında dış transferler bolluğu ve ucuzluğu neticesinde yerli futbol kültürünün de ne kadar zarar gördüğü ortadadır. Neticede kalıcı hiçbir başarı elde edilememiş, hatta kulüpler bu kadar yüzeysel politikalar sonucu borç batağına saplanmış ve nihayetinde seyirci kendini futbol arenasından men etmiş olduğu acı bir gerçekle yüzleşilmiştir.
Yalnız eski milli kaleci Borislav MİYAYLOF’un Bulgaristan futbol federasyonuna başkan seçilmesi gerçek bir reformist rüzgarın önünü açmıştır. Sürekli borçlanma ile varlığını sürdüren sözde seçilmiş yönetimlerden kulüpleri özelleştirme yoluna götüren bir değişim hamlesinden sonra mali politikalar disiplinize edilmiştir. Futbol kulüplerini reel bir işletme haline getiren bir felsefe, oyuncu seçimlerini planlamış, girdi ve çıktı hesaplarını mercek altına almış ve alt yapılarına ve sportif mülkiyetlerine önem vermeye başlamıştır. Parasal politikalar kendi özünde yeni güncel ihtiyaçlarını belirlemiş, Avrupa liglerinde başarıya odaklanmayı, gelen ciddi dönütler ile yeni stadyumlar, tesisler, çok ses getirecek oyuncular yerine oyuna katkı koyan futbolcular getirmiş ve elbette yeni endüstriyel ve sportif başarılara yol açmıştır.
Bulgaristan futbolundaki gerçek başarının ölçeği aslında kim ve ne kadar doğru bir değişimi kucaklamış olmasıdır. Son 10 yılın şampiyonu beklenildiği gibi eski ve köklü kulüpler değildir aslında. Kendileri borç bataklığına ve sonsuz popülist bencilliklerine saplantıda kalmış, kendilerini üçüncü lige kadar men edilmelerine sebep olmuştur.
Yeni, dinamik, düne kadar ismi bile ciddiye alınmamış taşra kulüpleri yeni felsefeye kanat açmış, çözümlerinde pragmatik, yenilikçi ve inovatif yaklaşımlar ile küllerinden doğmuş birer Anka kuşu gibi hem yerli lige hem de Avrupa arenasında isimlerini baş harflerle yazdırmakta. Bu değişimin en somut örneği Bulgaristan EFBET Ligi’nin 8 senedir aralıksız şampiyonu FK LUDOGORETS 1945 RAZGRAD takımıdır.
Bir sonraki yazımda şimdiden merak edenler için de kuruluşundan bugüne, son 10 yılın açık ara mali, sportif ve vizyoner şampiyonunun küçük sırlarını ve yaşama dair hayallerini sizlere aktarmaya çalışacağım.
PEHLİVAN yatağı DELİORMAN’ın nasıl bir FUTBOL ARENA’sına dönüştüğünün serüvenini beraberce yaşamak üzere sağlıcakla hoşça kalın diyorum.