Sergen Yalçın: Ben buraya laf olsun diye gelmedim!
Beşiktaş teknik direktörü Sergen Yalçın, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Hedefleri olan bir teknik adam olduğunu belirten Yalçın, başkan Ahmet Nur Çebi’yle hiçbir problemi olmadığını belirtti ve “Ben buraya laf olsun diye gelmedim. Vakit geçirmeye de gelmedim. Şartları çok zorluyorum bunun için. Şartlar zorlandığı zaman da problem çıkıyor. Ama bunlar çok normal” dedi. Eski futbolcu ve yorumcu Tümer Metin’in kendisi için söylediği “Efsane kontenjanından geldi” sözünü de yorumlayan başarılı teknik adam, “Beşiktaş’ta tek efsane ben miyim? Bu zaten eleştiri değil, itibarsızlaştırma. Belden aşağı vurma hatta. Tümer takım çalıştırmış mı? Sen beni eleştir, ‘hamleleri yanlış’ de. Ama ‘efsane kontejanından geldi’ diyeceksen benim geçmişime bir bak! Ben buralara evde otururken gelmedim. Çok çalıştım” şeklinde konuştu.
Sergen Yalçın‘ın Haber Global kanalında Candaş Tolga Işık’ın ‘Az Önce Konuştum’ programında yaptığı açıklamalar şu şekilde:
“Koronadan sonra oyun da bozuldu”
Seyircisiz oynamak çok zor. Büyük camialar yıllardır seyircili oynamaya alışmış. Bizi, oyuncuları herkesi etkiliyor. Motivasyonu da bozuyor. Oyun da bozuluyor. Daha agresif oynayamıyorsun. Seyircinin arkadan itmesi olmuyor.
“10 kişiyle idman yapıyoruz”
Ben de geçirdim, oyuncu arkadaşlar da geçirdi. Herkes geçiriyor bu hastalığı… 10 kişiyle idman yapıyoruz.
“Hükmen mağlubiyet sağlıklı değil”
Koronadan dolayı hükmen mağlubiyet olursa ligin bir anlamı kalmayacak tabii ki. Herkesin ciddi şekilde etkileneceğini ve sağlık bir karar olmayacağını düşünüyorum. Küme düşme potası ve şampiyonluk yarışı ciddi şekilde etkilenir.
” Bizim maçlar saat 7’de başlıyor. İlk yarıyı oynayıp bırakacağız galiba!”
Savunma hattımız neredeyse tamamen yok. Artık takım tablosonun yanına korona tablosu da yapıyoruz. Normal bir hayat yaşanmayan bu dönemde bunlar çok da sıkıntılı durumlar değil. Herkesin kadrosu yeterli. Sokağa çıkma yasağı saat 8’de başlıyor. Bizim maçlar saat 7’de başlıyor. İlk yarıyı oynayıp bırakacağız galiba’.
İmza töreninde 30 bin kişi olunca ne kadar ciddi bir durum olduğunu anladım.
“Sen biliyorsun da ben bilmiyor muyum!”
İlk geldiğimiz zaman ‘Neden hazırlık maçı oynamadı?’ dediler. Yani sen oradan, oturduğun koltuktan bunu soruyorsun. Benim aklıma gelmiyor mu? 3-4 antrenmanla biz PAOK karşısına çıktı. Hazırlanamadık. Aylardır maç oynamayan oyuncular vardı, hastalık yaşayanlar vardı. Bunlar belki bahaneler ama ciddi bahaneler. Bunları aşma konusunda çok problem yaşadık ve bu durum bizi çok geriye attı.
“Yetenekli oyuncuyu durduramazsın. Kendimden biliyorum!”
PAOK’a yenilince ‘Köy takımına elendiler’ dediler. Bu çok ayıp. PAOK zaten köy takımı falan değildi. Bizden çok daha hazır takımdı. Bizden sonra kimlerle nasıl oynadılar gördük. Sen istediğin oyuncuya önlem al, karşı taraf yetenekliyse bu önlemler zayıf kalır. Kendimden biliyorum!
“Başkan bize çok yardımcı oluyor”
Şu anda büyük takımda hocalık yaptığımı hissedemiyorum çünkü ortam yok. Zaten zor durum olduğunu bilerek geldim ama korona var, Federasyon var, ekonomi var. En azından korona olmasaydı çok farklı bir Beşiktaş olabilirdi. Bunu hissetmemiz için statta o ortamın olması lazım. Şu an normal bir hayat yaşanmıyor. Tabii ki başkanla ve yönetimle sorunalr yaşıyoruz. Herkes yaşıyor. Önemli olan bunları çözmek. Karşı tarafın yaptıklarını beğenmeyebilirsin de ama çözüm bulabiliyor musun? Önemli olan o. Başkan bize o konuda çok yardımcı oluyor.
“Yönetimin de işi zor”
Bazı oyuncularla sorunlar yaşıyorsunuz. Ben yönetime şunu alalım diyorum, kulüp tarafı ‘öbürü daha ekonomik’ diyor. Ben her zaman kulübü düşünürüm. Büyük paralar harcatmadık. Bize katkı verecek, az ödemesi olan oyuncuları aldık. Transfere harcadığımız rakam gerçekten çok az. Ben de isterim 100 milyon euroluk takım yönetmek. Biz kulübü düşünmek zorundayız. Onların da işi çok zor.
“Laf olsun diye, vakit geçirmek için gelmedim”
Ben buraya laf olsun diye gelmedim. Vakit geçirmeye de gelmedim. Şartları çok zorluyorum bunun için. Şartlar zorlandığı zaman da problem çıkıyor. Bunlar çok normal şeyler. Ben başkanla her gün oturup konuşuyorum. Basınla falan mesaj vermem. Bizim kulüpte böyle bir şey olmaz.
“İçeriden bilgi sızıyor”
İşin enteresan tarafı basın bizim konuştuğumuz her şeyi biliyor ve yazıyor. İçimizden açıkçası bilgi sızıyor. Gizli kalması gereken bazı konuşmalar var. Özellikel transfer dönemi için… Oyuncunun ismi açıklandı mı diğer kulüpler de devreye giriyor. Fiyat da yukarılara çıkıyor.
“‘Büyük antrenörüm’ demedim”
Ben zaten ‘Çok büyük antrenörüm’ demedim. Büyük başarım da yok. Kupam da yok. ‘Büyük hoca değil’ eleştirileri bu yüzden çok gereksiz bence…
“Tümer’in yaptığı itibarsızlaştırma, bel altı vurma”
Beşiktaş’ta tek efsane ben miyim? Eğer efsane kontenjanından gelseydim, onlar ne o zaman? Niye beni seçmişler? Bana bunu söyledikleri zaman Tümer2in böyle bir şey söyleyeceğine inanmadım. Ben onunla takım arkadaşıyken çok samimi değildim, sonradan samimi oldum. Bu zaten eleştiri değil, itibarsızlaştırma. Belden aşağı vurma hatta. Tümer takım çalıştırmış mı? Sen beni eleştir, ‘hamleleri yanlış’ diyebilirsin. Ama ‘efsane kontenjanından geldi’ diyeceksen benim geçmişime bir bak! Ben buralara evde otururken gelmedim. Alanya, Kayseri, Yeni Malatya… Tümer’e açıkçası yakıştıramadım.
“Rıza hoca Sivas’a baksa daha iyi olur”
Caner’in kalmasını istemiyordum, Gökhan kalabilirdi. Fakat çok ahlanıp vahlanacak bir durum değil. Burak da 2.7 milyon euro kaznaıyordu yıllık ve 2 sene daha sözleşmesi vardı. O da çok büyük fedakarlık yaparak gitti. Fatih Aksoy’un gitmesini ben istedim. Doğru mu, yanlış mı? Bu tartışılır. Ama ben Sivasspor hakkında açıklama yapıyor muyum? Rıza hoca da gelir Beşiktaş’ı çalıştırır o zaman Beşiktaş’la ilgilenir. Ben Fenerbahçe, Galatasaray ya da her hangi bir kulüp hakkında açıklama yapıyor muyum? Doğru mu?