Şükrü Saracoğlu Stadı’nın ismi sponsorla değişir mi?
Ortalıkta yeni bir dedikodu var. İddia o ki, Fenerbahçe Stadı’nın adı bir sponsor ismiyle anılacakmış artık. Şükrü Saracoğlu ismi değişecekmiş. Para için stadın adını satma tartışmaları başlamış. Oysa konuya başka bir açıdan bakmak da mümkün. Gökçeada’yı gördünüz mü hiç? 20 sene önce ilk kez gittiğimde karmaşık duygular içindeydim. Cumhuriyet tarihinin azınlık politikalarının canlı tarihi ve coğrafyası gibiydi. Bir arkadaşım vasıtasıyla geçmişine merak sardım. Öğrendikçe dram arttı. Varlık vergisi, 6-7 Eylül, mübadele, açık cezaevi, askeri bölge, iskân politikaları falan derken adeta Rum’dan arındırılmış bölgeye dönmüş güzelim ada. O zaman bin haneli Dereköy’de 3 ev vardı kalan. En son geçen hafta sonu bir kez daha gittim. Köyler biraz toparlamış, hayat biraz normalleşmiş. Ama travma öyle böyle değil. Köyler hâlâ viranelerle dolu.
Belki hak ettiği ismi alır
İnsanoğlu çağrışımlı düşünüyor. Bunları neden anlatıyorum? Konuyu Lefter ve Büyükada günlerine getirmek için. 6-7 Eylül olaylarını, ona atılan tokadı, ada halkının ona sahip çıkmasını unutmadığımızı hatırlatmak için. Sonra da bu sürecin mimarlarından biri olarak Şükrü Saracoğlu’nu. Tamam Saracoğlu’nun ömrü 6-7 Eylül’e yetmedi ama mübadelenin de, varlık vergisinin de mücidiydi o. 1926’da Türk -Yunan Mübadele Komisyonu’nda Türk delegasyonun parçası olan, Varlık Vergisi utancının mimarı, 1942’de başbakanı olduğu hükümet programını okurken “Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız” diyen Saracoğlu’nu…
Ben dahil pek çok kişi yazmıştı. Fenerbahçe Kulübü tarihinin müstesna isimlerinden biri de olsa, stadın bulunduğu araziyi kulübe kazandırmış da olsa, oraya Saracoğlu’nun ismini vermekte sorun var. Geçtim Şükrü Bey’in yıkıcı karnesini, bu takım hiçbir zaman başkanların takımı olarak anılmadı ki! Bu takım marşında söylendiği gibi her zaman Cihatlar, Lefterler, Canlar, Fikretler’in takımı oldu. Cemiller’in, Rıdvanlar’ın, Oğuzlar’ın, Aykutlar’ın, Ucheler’in, van Hooijdonklar’ın, Alexler’in… O yüzden Lefterler’i ve onun gibi pek çok Rum’u bu ülkeden göndermek üzere bir politikayı inşa edenlerden biri olarak Saracoğlu iyi bir referans değil. Papazın Çayırı için hele de. Şimdilerde deniyor ki stadın adı değişecek. Sponsorluk anlaşmasıyla 10 yıllığına başka bir isimle anılacak Fenerbahçe Stadı. Endüstriyel futbol karşıtları için her zaman can sıkıcı bir haber bu. Ama belki bu sefer olmayabilir. Kim bilir, belki sponsorluk dönüşü asıl hak ettiği ismi alır: ‘Lefter Küçükandonyadis Stadı.’
———–
Passolig’i kaldırın yeni transferleri izleyelim bari!
Türkiye’de transfer bu sezon belki de hiç etkili olmadığı kadar büyük patladı. Dünya yüzeyinde Avrupa futbolunu sıkı takip eden her futbolsever şimdilerde Türkiye’yi merak ediyor. Nani, Podolski, Eto’o, M’Bia, van Persie, belki Quaresma derken herkesin gözü üzerimizde olacak. Geçen sezon seyirci ortalaması 7 bin 809 olan bir lig için bu isimler akıl almaz. Statlar bu sezon da dolmayacaksa ne zaman dolacak.
Ama gelin görün ki, ortada bir sıkıntı var. Passolig denen uygulamayı protesto eden, ondan yaka silken ciddi sayıda taraftar var. Yüzlerce kişi Passolig uygulaması kalkana dek maçlara gitmeme yemini etmişti. Üstelik konu mahkemelerde. Anayasa Mahkemesi bile devrede. Bu süreç sonuçlanana dek protestolar sürüyor. Ama protestocuların işleri zorlaştı şimdi. Çünkü insan bir yandan bu yıldızları izlemek istiyor, bir yandan da ilkesinden feragat etmek istemiyor. Duygular bir yanda, akıl öte yanda. Nasıl olacak bu iş?
Burada görev siyasi partilere düşüyor. Son seçimde, parti programında Passolig uygulamasını kaldıracağını net bir şekilde vaat eden 2 parti var. Biri HDP. Açık açık diyorlar ki “Passolig uygulamasına son verilecek.” Diğeri ise CHP. Programdan aktarıyorum: “Futbol seyircisini rant kapısı olarak gören, potansiyel suçlu olarak damgalayan E-bilet’i ve Passolig’i kaldıracağız.”
‘tr.eurosport.com’ sitesinden Cem Koparan, MHP’nin de benzer fikirde olduğunu söylüyor. Çünkü daha birkaç ay önce milletvekilleri Lütfü Türkkan vasıtasıyla bir soru önergesi vermişler. Kabaca diyorlar ki, “Bu bir fişleme girişimidir, taraftar gruplarını kontrol altında tutma çabasıdır.”
Taraftarın önü açılsın
E o zaman, hazır uzun uzun koalisyon görüşmeleriyle bir sürü zaman kaybedilecekken verilse ya bir yasa önergesi. Mümkünse MHP ya da CHP hazırlasa. Böylece ‘flûluk’ sorunu çekmeden yasa geçse. Yeni bir yasa tasarısı hazırlamak için gecesini gündüzüne katacak onlarca sıkı taraftar hukukçu var. Yol verin yapsınlar. Bitsin bu eziyet ve taraftarın önü açılsın.
Eğer yapmazsanız ve transfere dökülen bunca paranın geri dönüşü olmazsa, çok geç kalmış olabilirsiniz. Mevcut siyasi yapıların ufku ne kadar bilemeyiz şimdiden. Ne yapacaklarını da… Ama Karadeniz yaylalarını katledecek yeşil yola, Kuzey ormanlarını mahveden 3. köprü ve havaalanına, yolsuzluklara, Passolig’e karşı hızlı bir Meclis çalışması bu kadar zor olmamalı. Hayır, eğer tüm bunlara karşı değilseniz sorun yok. Açıklayın bilelim. Biz de ona göre maçımıza, yaylamıza, ormanımıza giderken sizi hatırlarız. Tabii sandığa giderken de…
BAĞIŞ ERTEN- CUMHURİYET