Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, Türk denizcilik tarihinin en trajedik kazalarından olan Dumlupınar denizaltısının öyküsü ile 104 amiralin imzası bildirisi arasında empati yaptı. Uluç yazısında gazeteci- şair Ayhan Hünalp’in “Teğmenim” şiirine de yer verdi. Ayhan Hünalp, D-Smart Spor İçerikleri Koordinatörü Aybars Hünalp’in babası.
İşte Uluç’un yazısından o bölüm:
…104 emekli amiralin “Bildiri”sini düşünelim..
Tesadüfe bakar mısınız?. 4 Nisan 1953’te, yani 68 yıl önce, tam da o gün, o saatlerde Cumhuriyet’in temel taşı zaferin adını taşıyan Dumlupınar Denizaltımız Çanakkale Boğazı’nda İsveç yük gemisi Naboland’la çarpışmış, denizin dibine batmış ve 81 denizcimize mezar olmuştu. O denizaltı ve o şehitler hâlâ ordayken 104 yüksek rütbeli denizci yayınladı bu bildiriyi..
Orda imzaları olan amirallerden ikisini yakından tanırım. Çok da severim. Çünkü, spora, sanata ve kültüre çok meraklı insanlardır. Ne güzel şeyler yaptılar, hem de üniformalıyken, siviller için.. O sayede tanıdım, öyle sevdim onları..
Işık Biren ve Atilla Kıyat..
“Kefil olur musun” deseler, cevabım “Evet” olur, öylesi..
Onun için önce bu ikisine sormak isterim..
Diyelim ki, altına imza attığınız düşüncelerde yüzde 100 haklısınız.. Ama gecenin bir yarısı, altında 104 emekli, memekli amiralin imza attığı yazı “Bildiri” diye yayınlanırsa, bu ülke çapında, hatta ülke dışında nasıl yankılanır, nasıl yorumlanır?. Hele işin içine menfaatler girince nasıl kullanılır ve ülke hem de Kovid’e, yani ölüme karşı savaşına topyekûn girme durumundayken, tam anlamıyla birlik ve beraberliğe muhtaçken, bir de bu yüzden bölünmez, karışmaz mı?.
Biren ve Kıyat amirallerim, bu dediklerimi bilmeme ve görmeme ihtimaliniz yok.
Bugünü yaşıyorsunuz. Altında imzanız olan bugünü..
O zaman soruyorum..
“Siz neden imza attınız?” Ben 77’nci dönem Muhabere Yedek Subayım. 1965-67.. İki sene askerlik yaptım. 6 aylık okul devresinde öğrendiklerimden çoğu, sivilhayatta da geçerli kurallardı. Askerbabamın tavsiyesine uyup iyi askerlikyapınca, sivil hayatındaki Hıncal bir temel eğitimi de askerde aldı.
Askerde bir İç Hizmet Yönetmeliği vardı. Hâlâ geçerli sanırım.
Bu yönetmeliğin bir maddesini unutmam..
Askerin itiraz ve şikâyet hakkı vardı. Bunları bölükte bulunan şikâyet defterine yazardı. Ama ayni şikâyetin altına toplu imza atmak “İsyan” demekti. Yasaktı..
Siz askerlikte en yüksek rütbeye ulaşmış, hem de Yüksek Askeri Şûra’nın kararıyla en yüksek rütbeye ulaşmış amiraller olarak, hem de yakın tarihini çok iyi bildiğiniz bu ülkede o “Gece Yarısı Bildirisi”ne nasıl imza koydunuz, Biren ve Kıyat amirallerim?
***
DUMLUPINAR ŞEHİTLERİ’NİN 68’İNCİ ANMA YILI..
İnternete “Dumlupınar Denizaltısı” yazıp tıklayınca karşınıza çıkar.
“Dumlupınar Denizaltımız, 1953 yılında, 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece su üstünden seyrederken, saat 2.10 sularında Çanakkale Boğazı’ndaki Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpıştı. Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar’a girdi.
Denizaltı öylesine hızlı batmıştı ki içindeki 81 denizciden yalnızca 22’si kıç torpido dairesine sığınabilmişti. Bu 22 kişi “Battı”şamandırasını su yüzüne fırlattılar. Güneşin doğmasıyla birlikte civarda dolaşan balıkçı tekneleri şamandırayı gördü. Bir gümrük motoru hemen geldi. Gümrük motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz, şamandıradaki ahizeyi kaldırarak kablonun öbür ucuna bağlı telefona “Alo” dedi..
Denizaltıdan cevap veren Astsubay Selami Özben; elektriğin kesik, geminin sancak tarafına 15 derece yatık olduğunu söyledi.
“Kıç torpido dairesinde 22 kişiyiz”dedi.. Selim Yoludüz, Kurtaran gemisinin geleceğini söyledi.
Saat 11.00 sularında Kurtaran olay yerine geldi.
72 saat boyunca çalışmalar durmaksızın sürdü.
Fakat boğazdaki şiddetli akıntı nedeniyle tüm çabalar sonuçsuz kaldı. Artık denizaltıdakiler için umutlar kesilmişti. Çünkü, o 22 denizcinin sığındıkları yerde 72 saatlik oksijenleri vardı.” Bilgisayarımdaki yazı “Denizaltıda ölen 81 kişi her yılın 4 Nisan günü anılır” diye bitiyordu..
O 4-7 Nisan’ı saat saat, dakika dakika ailecek radyo başında yaşamış bir lise öğrencisi olarak soruyorum şimdi..
“Andık mı?.”
Nara Burnu’ndan sulara bir çelenkbıraktık mı?.
Gazetelerde tek satır var mı?.
Anzaklar her sene gelirler Çanakkale’ye, hem de sömürge askeri olarak getirildikleri Çanakkale’de bıraktıkları evlatlarını anmaya.. Onlar dünyanın öbür ucundan gelirken, biz 3 adımı mı esirgiyoruz?.
1953’ü izleyen her 4 Nisan’da hemen her okulda anma törenleri yapılır, hemen hepsinde mesela, bizim Kurtuluş Lisesi’nde, şair, yazar, sonra gazeteci, meslektaşım olan Ayhan Hünalp’in “Teğmenim” adlı şiiri okunurdu, dinleyenleri ağlatarak.
Bugün 7 Nisan.. Dumlupınar’da mahsur kalan 22 denizcinin oksijenlerinin bittiği ve kurtarma çalışmalarının sona erdiği saatlerin 68’inci yılı.
Hiç değilse benim köşemde, onları Ayhan Hünalp Ağabeyimin (O da ışıklar içinde yatıyor) dizeleriyle anmak istedim..
***
Teğmenim!!!Senin gözlerin yeşildi teğmenimSen tutunca küpeşte demirler erirdiDize gelirdi ufuklar sen bakıncaSeni düşünürdü rüyalarında kızlarNamus denilince sen gelirdin aklımaSen demirlerdin gönlümde teğmenimHürriyet denilince…
Yurdumun en güzel defnelerini takmıştım alnınaEn beyaz kumaşları sana dokumuştukSen vardiyadayken ben rahattımDeniz seninle güzeldi teğmenimDeniz seninle büyüktü….Gemilerin de kardeşliği vardır teğmenimGemilerin de kaderi vardırŞimdi biz omuz omuzayızBirimiz Atılay, birimiz DumlupınarBiz siperde iki Mehmet gibiyiz.
Ben Oflu Hasan’ımGerzeli Ali de olabilirim.Belki de Yeniköylü Haydar’ımKöprüde buluşacaktık yarınİnanmaz sarı kız inanmazÖlecek adam mıydım ben teğmenim?
Bilirim anacığım bilirimEllerin titrer şimdiGürül gürül yanar içinAğrımı sen çektin geceler boyuncaAylarca karnında taşıdınBüyüttün sonra elimden tutupYürümesini bilmezdim yürüttün.Gülmesini de beceremezdim güldürdün…Üstümü örttün kurt ulutan soğuklardaAlmadan verdin yemeden yedirdinBir bayrak var gözlerimde teğmenim bir bayrakVatan onda, aşkım onda, süngüm ondaBana böyle bakma teğmenimKuran’a el basarım ki öldüğüme yanmamDoyamadım Türklüğüme doyamadımKurusun mavileri denizlerin teğmenimBeni bayrağa sar, yalnız bunu isterimSonra anama hakkımı helal et derimVatan sağ olsun,Ellerinden öperim…Ayhan HÜNALP
***
DUMLUPINAR’IN 81 ŞEHİDİ!
Şehadetlerinin 68’inci yıldönümünde, o 81 kahramanın adlarını hiç değilse köşemde geçirmek ve anmak istedim bir kez daha..
Subaylar: Komodor Kurmay Albay Hakkı Burak, Makine Kıdemli Yüzbaşı Naşit Öngören, Makine Yüzbaşı Affan Kayalı, Güverte Üsteğmen İsmail Türe, Makine Üsteğmen Fikret Coşkun, Güverte Teğmen Bülent Orkunt, Güverte Teğmen Macit Şengün, Makine Asteğmen Ahmet Er
Astsubay Kıdemli Başçavuşlar: Astsb. Kd. Bçvş. Ali Tayfun, Astsb. Kd. Bçvş. Emin Akan, Astsb. Kd. Bçvş. Mehmet Denizmen, Astsb. Kd. Bçvş. Ömer Öney, Astsb. Kd. Bçvş. Sait Yıldırım, Astsb. Kd. Bçvş. Şevki Özsekban, Astsb. Kd. Bçvş. Hasan Tahsin Cebeci, Astsb.
Kd. Bçvş. Mehmet Fidan
Astsubay Başçavuşlar: Astsb. Bçvş. Cemal Kaya, Astsb. Bçvş. Cemaleddin Denizkıran, Astsb. Bçvş. Hüseyin Uçan, Astsb.
Bçvş. Kemal Acun, Astsb. Bçvş. Naci Özaydın, Astsb. Bçvş. Salahaddin Çetindemir, Astsb.
Bçvş. Zeki Gider, Astsb. Bçvş. Sabri Gudeberk, Astsb. Bçvş. Ulvi Erhazar, Astsb. Bçvş. Fevzi Gürsan
Astsubay Çavuşlar: Astsb. Çvş. Bahri Sertesen, Astsb. Çvş. Hamdi Reis, Astsb. Çvş. İbrahim Altıntop, Astsb. Çvş. İhsan Aral, Astsb.
Çvş. İhsan Coşkun, Astsb. Çvş. İhsan İçdemir, Astsb. Çvş. Mehmet Ali Yılmaz, Astsb. Çvş.
Mustafa Doğan, Astsb. Çvş. Necdet Yaman, Astsb. Çvş. Samim Nebioğlu, Astsb. Çvş. Selami Özben, Astsb. Çvş. Şaban Mutlu, Astsb. Çvş.
Tuğrul Çabuk, Astsb. Çvş. Zeki Açıkdağ
Mükellef Çavuşlar: Çvş. Ramazan Yurdakul (Rizeli), Çvş. Veysel Saygılı (Karasulu)
Mükellef Onbaşılar: Emin Süzen (Bodrumlu), Mehmet Kızılışık (Bodrumlu), Murat Yıldırım (Trabzonlu), Niyazi Giritli (Milaslı), İbrahim İşlemeci (İstanbullu), Züğfer Ceylan (İstanbullu)
Erler: Ahmet Günal (Lapsekili), Ahmet Özkaya (İnebolulu), Ali Aslan (Edremitli), Ali Kökçü (Bigalı), Bekir Sarı (Şileli), Enver Uçar (Çanakkaleli), Feridan Kırcalı (İzmirli), Fikri Ulaştırıcı (Tekirdağlı), Galip Yılmaz (Giresunlu), Hasan Arslan (Çarşambalı), Hasan Bozoğlu (Çanakkaleli), Hasan Kelleci (Göreleli), Hüdai Çağdan (Çorlulu), Hüseyin Kayan (Bartınlı), Hüseyin Sayım (Bigalı), İbrahim Aksoy (Bursalı), İsmail Özdemir (Ordulu), Kadir Demiroğlu (Lapsekili), Kenan Odacıoğlu (İzmirli), Mehmet Aydın (Rizeli), Mehmet Demir (Giresunlu), Mehmet Demirel (Çanakkaleli), Murat Suyabatmaz (İnebolulu), Mustafa Özsoy (Sökeli), Mustafa Taşçı (Bartınlı), Necati Kalan (Foçalı), Nurettin Alabacak (Antalyalı), Nuri Acar (Marmarisli), Ömer Yalçın (Bandırmalı), Ülfeddin Akar (Lapsekili), Yusuf Demir (Sürmeneli), Tarık Gediz (Yozgatlı)