Newslabturkey.org yazarı Ali Murat Hamarat, spikerlerin tarihini kaleme aldı:

Milyarları peşinden sürükleyen oyunun ayrılmaz bir parçası onlar. Ağızlarından çıkan bir kelime günlerce tartışılıyor; internet, anında onların sözcükleriyle çalkalanmaya başlıyor. Kameraların önünde yer almasalar da mikrofonlarından dökülenler dilden dile yayılıyor.

Spikerlerden bahsediyoruz.

İçlerinde öyle örnekler var ki, mesleğin emekleme günlerinde yaptıkları bugün bile anılıyor. Bu kültleşmiş figürlerin bazı cümleleri, hâlen popüler kültürün köşebaşlarında dimdik karşımıza çıkıyor. 

“Top Hayretin’in kontrolünde, gol”, “Her yerinden öpüyorum Rüştü”, “Yapma Volkan”larla tanışmadığımız yıllarda, Halit Kıvanç, anlatımıyla bu toprakları sarmıştı. Altan Erbulak’ın harika bir parodisinde de inceden dokunduğu büyük usta, kimi zaman maçtan başka yollara sapıp verdiği bilgilerle de tanınmıştı. Bilgiye ulaşmanın develere hendek atlatmaktan zor olduğu günlerde, aslında bu sapaklar birer hazine niteliğindeydi. https://www.youtube.com/embed/e5nEuaE99O4?feature=oembed

Avrupa futbolunda da iki spiker var ki hâlâ büyük bir coşkuyla anlatılıyorlar. Mikrofon başında ağızlarından dökülenler, popüler kültürün birer incisi olarak yaşıyor. 1917-1966 arasında yaşayan Alman spikerliğinin şahikası Herbert Zimmermann, anlattığı 1954 Dünya Kupası finaliyle ölümsüzleşmişti.

İkinci Dünya Savaşı’nın korkunç yıkımını üzerinden atmaya çalışan ülkenin belki de tekrar ayağa kalktığı günü milyonlarca vatandaşına radyodan aktaran şanslı insandı Zimmermann. Şanslıydı, zira diğer spikerler arasından ihale ona kalmıştı. Şanslıydı zira Bern’de bir mucize yaşanmıştı 4 Temmuz 1954’te.

Grup maçında Almanları 8-3’le parçalayan Macarlar fırtına gibi başlamıştı. Puskas ve Czibor ile öne geçen 1950’lerin yenilmez armadasının hızı karşısında, “Korkulan oldu” diyen spiker, hızını alamayıp kalecileri Toni Turek’in cehennemden çıktığını bile ima etmişti. Morlock fileleri bulduğunda Tanrı’ya şükreden Zimmermann’ın sesi Rahn’ın beraberlik golünde tir tir titriyordu. Ama çabuk toparlamış, gruptaki karşılaşmaya gönderme yaparak “Bu maç 8-3’e benzemeyecek, Almanya B Takımı ile oynamıyor” diye haykırmıştı.

Hidegkuti direği dövdüğünde, defalarca “Direk” diyerek kendisini kaybedeceğinin ilk sinyallerini veriyordu efsane spiker. Arkadaşı Halit Kıvanç gibi, o da her heyecanlı anda olduğu gibi şampiyonaların kaç yılda bir yapıldığından yağan yağmurun tasvirine kadar birçok değişik noktaya temas ediyordu. Dakikalar 84’ü gösterdiğinde, Almanya için zaman donmuştu. O anlatım bugün bile dinlediğinizde tüylerinizi ürpertmeye devam ediyor:

“Bern’deki Wankdorf Stadyumu’nda daha altı dakika var. Yağmur durmuyorsa da kimse kılını bile kıpırdatmıyor. Zor ama izleyiciler istifini bozmuyor. Nasıl yapsınlar… Dünya Kupası dört yılda bir oynanıyor ve böyle bir finali bir daha ne zaman görecekler. Almanya şimdi sol kanatta Schäfer ile geliyor. Schäfer Morlock’a uzatıyor. Macaristan araya giriyor. Bozsik, yine Bozsik… Macaristan’ın sağ kanat oyuncusu yine topla geliyor. Top onda… Bu sefer Schäfer’e kaybetti. Schäfer içeri ortalıyor. Kafayla uzaklaştırılıyor. Bu mesafeden Rahn vurmalı. Rahn vuruyor. Goooooooool! Goooooool! Goooooool!”

Kendinden geçmişti Alman spiker; skoru bile karıştırmıştı. Bir ara Macarları galip ilan etmiş, sonradan özür dilemişti. 87. dakikada Puskas’ın attığı golde “Ofsayt!” diye bağırmış, kabininden attığı çığlıklarla hakemleri ikna etmeye çalışmıştı. Son düdükle birlikte defalarca “Bitti” diye bağırmıştı. Aradan yarım asır geçtikten sonra o maçta doping yapıldığına dair çıkan haberler Almanya’da pek ses getirmeyecekti. O final bir mucizeydi; mucize olarak kalmalıydı! https://www.youtube.com/embed/OI1hNLRhGHk?feature=oembedZimmermann’ın anlatımının tamamı

Bir Alman adeta bir Brezilyalı gibi anlatmıştı finali. Milyonlarca Alman, Zimmermann’ın heyecanı, maç içinde çoğu zaman kendisini kaybetmesiyle, hop oturup hop kalkmıştı salonlarında. Karşılaşmanın banttan tekrar anlatılması sırasında, hafiften rötuşlar da yapmıştı Zimmermann. Nasıl yani, maçın banttan tekrarı mı olur demeyin, herhâlde dünya şampiyonluğu yalnızca bir kere naklen verilemezdi değil mi… Turek’i cehennemin dibinden, göklere çıkarması da unutulmazdı. Hatta kaleci için kullandığı “Futbol Tanrısı” ibaresi yüzünden Adenauer’in büyük destekçilerinden bankacı Robert Pferdmenges’in zoruyla özür dilemek zorunda bile kalacaktı. Meslekten el çektirilmesi tartışılmışsa da Bern’in sesi, en iyi bildiği işi yapmaya devam etmişti.

Kupanın Kaptan Fritz Walter’in ellerinde yükseldiği an, Almanya tarihinin kilometre taşlarından… Alman tarihçi Joachim Fest’e göre Federal Alman Cumhuriyeti’nin üç kurucusu var: Politik olarak Konrad Adenauer, ekonomik olarak Ludwig Erhard ve mental olarak Walter. İşte o maçın spikeri de hâliyle kültleşti. O orijinal anlatımın telif hakları bugün dört yeğenine ait. Tesadüf bu ya, onlardan biri de Birlik 90/Yeşiller Partisi’nin önemli yüzlerinden eski milletvekili Hans-Christian Ströbele…https://www.youtube.com/embed/bohUo8tGdVA?feature=oembedZimmermann’ın anlatımının geniş özeti

En son radyodan canlı anlatımı 1966 Dünya Kupası finaliydi. Ancak o gün İngiltere Federal Almanya’yı devirecek, hâliyle ölümsüzleşen Zimmermann değil de, maçı Ada’ya aktaran İngiliz meslektaşı olacaktı. 1920-2002 arasında yaşayan Kenneth Wolstenholme, Manchester’da başlamıştı gazeteciliğe.

İngilizlere karşı savaşan Zimmermann gibi o da Almanlarla çarpışmıştı İkinci Dünya Savaşı’nda. BBC’nin radyosundan televizyona transfer olmuştu 1948’de. 1949-1971 arası oynanan her Federasyon Kupası finalini anlatan oydu. Beş Dünya Kupası’nı İngilizler onun sesinden dinlemişti. Artık yarım asırlık çınar olan Match of the Day’in ilk yorumcusu, Ajax’ın Panathinaikos’u devirdiği 1971 Şampiyon Kulüpler Kupası finaliyle veda etmişti BBC ekranlarına.

Ününü borçlu olduğu finali anlatırken ağzından dökülenler anında tarihe geçmişti. Geoff Hurst’ün Hans Tilkowski’yi geçen, futbol tarihinin en çok tartışılan şutuna gol diyen yan hakem Tevfik Bakhramov’un sadece Rusça ve Türkçe bildiğini söylemiş, kararın İngiltere lehine verilmesinden sonra kendisine gelememişti. Uzatmaların son anlarında şampiyonluğu perçinleyen anı mikrofonlardan aktarırken ağzından dökülen inci ise tüm Ada’ya yayılmıştı. O cümle televizyonda program adı olmuştu; albümlerde şarkı sözü: “They think it’s all over!

Hakem Gottfried Dienst’in maçı bitirdiğini zannedip sahaya doluşanlara istinaden söylediği “Some people are on the pitch. They think it’s all over” (Bazıları sahaya girdi. Her şeyin bittiğini düşünüyorlar) cümlesi tam kulaklarda çınlıyordu ki Hurst’ün bütün gücüyle vurduğu top doksana gidince, “It’s now!” (Şimdi bitti) demesi onu popüler kültürün ikonlarının arasında oturttu. New Order’dan The Dentist’e hep karşımıza çıkan bu efsanevi anlatımın içinden kısacık bir an The Beatles’ın “Glass Onion” şarkısının 1996 tarihli mix’inde de kullanılmıştı.https://www.youtube.com/embed/8N21SbSUA5Q?start=104&feature=oembed

Gelin 55 yıl önceye dönelim, bir futbol spikerinin ölümsüzleştiği o sekansı dinleyelim:https://www.youtube.com/embed/xzsOOLIsZ-U?feature=oembed79Shares

facebook sharing button
twitter sharing button
telegram sharing button
whatsapp sharing button
email sharing button

Ali Murat Hamarat kimdir?

Spor tarihçisi, spor yazarı. BirGün gazetesi yazarı. İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyup bir dönem asistanlık yaptıktan sonra gazeteciliğe Taraf’ta başladı. Radikal gazetesine dışardan çalıştıktan sonra Eurosport’un internet sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptı. Radyo ve televizyona programlar hazırladı. 2017’den beri #tarih dergisinde yayın kurulu üyesi.

Önceki İçerikÜç korner, bir penaltı… Beşiktaş- Sporting maçına Bülent Tuncay yorumu…
Sonraki İçerikFIFA Küresel Futbol Gelişim Direktörü Arsene Wenger: Var olan Dünya Kupası formatı ömrünü doldurdu

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz