Süper Lig’de 2020-21 sezonunu üç kupa ile tamamlayarak taraftarlarına büyük sevinç yaşatan Beşiktaş’ta bu sezon işler yolunda gitmiyor.
Şampiyonlar Ligi’nde Avrupa arenasına puansız veda eden siyah-beyazlılar, Ziraat Türkiye Kupası’nda da umduğunu bulamadı.
Süper Lig’de Sergen Yalçın sonrası göreve getirilen Önder Karaveli ile yeniden çıkışa geçerek art arda topladığı puanlarla üst sıralara tırmanan Beşiktaş, 28. hafta itibariyle elde ettiği 45 puan ve averajla 7. sırada yer alıyor.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi, takımın durumunu ve Türkiye’nin gündemine dair merak edilenleri Independent Türkçe için yanıtladı.
“Kadına şiddete hayır, kırmızı kart”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle maçınızı kadınlara ücretsiz yaptınız. Ne söylemek istersiniz?
Beşiktaş Jimnastik kulübü olarak kadınlara verdiğimiz değeri, önemi ve toplum olarak da dahil edilmesi gerekenleri vurgulamaya devam edeceğiz. İşte okuyoruz gazeteleri çok tatsız tuzsuz haberler. Kadına şiddet. Kadına şiddete tabii ki hayır, kırmızı kart. Bu vesileyle onların sesini daha fazla duyurabileceği aksiyonları almak istiyoruz. İşte bir tanesi de bugün (dün). Çocuklarıyla beraber ya da çocuklarını evde bırakıp gelemeyecek olanlara da dedik ki ‘Çocuklarınızı alıp gelin’. Böyle bir şey yaptık. Sağlıklı bir karar verdik.
“Kadın futbolunda öncü olduğumuzu düşünüyorum”
Kadın futbolunda Beşiktaş en büyük kulüplerden biri. Daha önce birçok sosyal sorumluluk projesinde de yer aldınız. Kadın futbolunun Türkiye’deki gelişimini nasıl görüyorsunuz?
Kadın futbolunda öncü olduğumuzu düşünüyorum. Geçen sene şampiyon olmamızın verdiği ses çok önemliydi. Artı geçen sene A takımın almış olduğu 3 kupanın yanında bir de bu gelince tabii ki algılanması ve önemi daha da ortaya çıktı. Şunu da söylemek istiyorum: Fenerbahçe de Galatasaray da bu sene kadın futbolunda güçlü birer takım yaptılar. Ona da ön ayak olduğumuzu düşünüyorum. Bundan sonra daha da zevkli olacaktır. Hatta ve hatta bazen düşünüyorum ‘İki, üç, dört yerli futbolcu olacak’ diyoruz ya. Belki önümüzdeki yıllarda futbol takımının içinde iki bayan olacak. Minimum üç olacak diyerek belki de eşitlik anlamında karma bir takım statüsüyle böyle bir şey de neden olmasın? Olabilir. 40 sene, 50 sene evvel kadın futbolu olur mu olmaz mı deniliyordu. Nasıl olduysa bunlar da olabilir.
“Mayısta seçim var, yine aday olduk, umarım birçok Beşiktaşlı arkadaşımızın talip olacağı bir süreç olur”
2 buçuk sene önce göreve geldiğinizde temel stratejiniz, hedefleriniz nelerdi? Ne kadarını başardınız, ne kadarını başaramadınız? Geri dönüp baktığınızda nasıl görüyorsunuz?
Biliyorsunuz ben 6 buçuk yıl burada ikinci başkanlık yaptım. Sonra bir sene civarında bir ayrılık söz konusu oldu, sonra da başkanlık. Yani benim ikinci başkanlığımda tam anlamıyla değil ama en azından şu andaki süreç kadar yorucu ve aktifti. Ama tabii ki başkanlık ayrı bir şeymiş. Başkanlıkta her şeyden haberdar oluyorsunuz. O gün bilmediğimiz birçok konu söz konusu icra ediliyordu. Bugün ise bilmediğimiz bir konu hemen hemen yok. Yüzde 90’ından 99’una haberdarız. Aradaki tek fark o. Çalışma anlamında bugün daha tempolusunuz, o gün biraz daha az tempoluydu ama benim neredeyse yaklaşık 9 yılım Beşiktaş camiasında hizmet anlamında tamamlanmış oluyor. İnşallah önümüzdeki mayısta da olağan seçim var. Görev süremiz tamamladık, yine aday olduk. Umarım birçok Beşiktaşlı arkadaşımızın talip olacağı bir süreç olur. Beraber keyifle yaşayacağımız, Beşiktaş’a katkı verebileceğimiz söylemlerde bulunacağımız bir süreci inşallah yaşayacağız.
“Ekonomik bir yangın içine düştük, atılmış bütün imzaların arkasında asker gibi nöbetçi dikildik”‘ Özellikle neyi hesapladık, neyi hesaplamadık’ derken ben buraya gelirken bir şeyi planlama şansım olmadı. Biliyorsunuz, olağanüstü bir seçimle geldim. Birdenbire seçim kararı aldım. En azından 2 buçuk yıl sonra bir seçim olabileceğini, belki o süreçte işin içerisinde olabileceğimi düşünürken birden bire bir önceki başkanın ani bir şekilde seçime gitme isteği, talebi, kendine göre gerekçeleriyle kendimizi seçim atmosferinde bulduk. Her şey çok çabuk gelişti, dolayısıyla öyle bir planla gelmedik. Zaten geldiğimizde neyi planlayacakmışız ki? Zaten ekonomik bir yangın içine düştük. Eski futbolcularla yapılmış sözleşmeler şu anda bile halen yürüyor. Bu sene nasipse bitecek yüzde 90’ı. Elinizi kolunuzu bağlayan bir sürü futbolcu sözleşmeleri, burada yapılmış sözleşmeler. Elimiz kolumuz bağlıydı. Biz bir şey yapmadık. Biz, yapılanları taşıyıp, yürütebilmeyi ancak amaç edinebildik. Artı biz gelmeden 3-4 ay önce bankalarla yapılan sözleşmeyle her şey kilitlenmişti, her şey! Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu! Biz geldik, atılmış bütün imzaların arkasında asker gibi nöbetçi dikildik. Bunu onurlu bir şekilde yapmaya çalıştık. Beşiktaş’a yakışır bir şekilde yapmaya çalıştık. Ve süreç içerisinde yeni hatalar yapılmasına engel olmaya çalıştık. Dolayısıyla benim uzun bir süre yanlışlıkları temizlediğim bir süreç olarak kabul ediyorum geçen iki buçuk yılı. |
“Bu yeni süreçte kafamda, arzularımda olan özkaynağa yönelme daha mümkün olacak”
Bundan sonrası ancak bizim ‘yeni’ planlayabileceğimiz, ‘yeni’ futbolcu sözleşmeleri, finansman sözleşmeleri, her şeyin yeni yapılacağı bir sürece geçeceğiz. Bu süreçte beynimde olan, kafamda olan, arzularımda olan öz kaynağa yönelme daha mümkün olacak. Aslında yine geçiş süreci içerisinde 9 çocuğumuzu getirdik. 4-5’i takımla sürekli, son 1,5 senedir kadroda yer buluyor. Bunlara baktığınız zaman aslında gelecekte planlamak istediklerimi, yapabileceklerimi biraz da olsa bu süreçte de başlatma imkanı bulduğum kadarıyla da yaptım. Dolayısıyla artık bu borçlardan nasıl kurtulacağımızı hesap etmemiz gerekiyor. Onun da yolu az harcayıp, çok kazanmak. Evet gelirlerimizi arttırmak zorundayız ama bu çok da elimizde olmayabilir. Pandemi, ekonomi, içinde bulunduğumuz dünya ekonomisi, savaşlarla çok zor bir süreçten geçiyoruz. Allah tüm kulüplere yardım etsin Türkiye’dekilere özellikle. Dışarıdakilerin de pandemi sürecinde büyük sıkıntıya düştüğünü görüyoruz.
“Şunu bilmeleri lazım: Kulüpler yoksa ne kendileri ne de futbolcular olacaktır”
Şimdi ilginç tarafı UEFA’nın ve FIFA’nın CAS’ın pandemide hiçbir şekilde futbol kulüplerine sahip çıkmadığı bir süreç yaşadık. Ben bundan şikayetçi olduğumu söyledim defalarca. Defalarca da söylemeye devam edeceğim. Yani bu futbolcuların haklarını korurken gelir yok, gider yok, ‘Futbolcunun maaşını öde’. Niye? Pandemi var. Nasıl olacak? ‘E pandemi bizi ilgilendirmez. Sözleşme yaptınız’. İyi de yukarıdaki sözleşmeyi, pandemiyi biz mi yaptık yani? Bunlar olağanüstü şartlar. Bunları bile kaale almayan bir futbol otoriteleri var dünyada. Dolayısıyla bunun bedelini kulüpler ağır ödediler ama şunu bilmeleri lazım ki bu kulüpler yoksa ne kendileri ne de futbolcular olacaktır. Onun için bu saatten sonrasını en azından telafi ve tedavi edici olmalarını buradan söylemek istiyorum.