Türkiye Gazetesi Yazarı Hasan Sarıçiçek, bugün toprağa verilen Hıncal Uluç’u anlatan bir yazı kaleme aldı:
YAZARIN SAYGINLIĞI
Kendimi çok şanslı hissediyorum…
Kırk altı yıllık meslek hayatımda Hıncal Uluç, Öcal Uluç, Attila Gökçe, Necmi Tanyolaç, İslam Çupi, Kemal Belgin ve Sadık Söztutan gibi ustaların arasında büyümeye çalışırken anladım ki hâlâ muhabirlik heyecanını üzerimden atabilmiş değilim. Ne mutlu!
Nasıl atayım ki, iliklerimize işlemiş, “İçinizdeki muhabiri öldürürseniz gazetecilik heyecanınız biter” diye o kahkaha dolu -insanı gülerken ısıran- direktif gibi kulağımın dibinde yükselen haykırışı.
Nur içinde yat Hıncal abi…
BİR İLK VE ÖRNEĞİ YOK
Proje mimarlığını Hıncal Uluç’un yaptığı Söz gazetesi ve Gelişim Spor medyada çığır açan yeni soluk ve güçlü bir modeldi.
Haberciliği, dergiciliği ve klasik medyadan yeni medyaya geçişin ilk kıvılcımlarını olabildiğince iddialı ve en güzel anlatan Gelişim dergi grubu; Noktası, Kadıncası, Erkekçesi, Ekonomik Trendi, Hıbır’ı, TV Gudie’ı ile bir ilk ve tekti alanında.
…Ve Hıncal Uluç amiraliydi o geminin…
Attila İlhan’a, Engin Ardıç’a, Arda Uskan’a, Duygu Asena’ya Seda Güler’e, Atilla Güler’e, Haşmet Babaoğlu’na, Hasan Kaçan’a, Ali Kocatepe’ye, Ayşegül Canku’ya, Fikri-Selahattin Ayyıldız kardeşlere, Nil Gün’e ve Bedri Baykam’a rağmen…
O öyle büyük bir ustaydı ki, “yönetilmesi zor” denilen yıldızları adeta avucunun içinde tutardı.
KÖR NOKTAYI GÖSTERİRDİ
Çalışılması zor insan gibi dururdu ama ne istediğini anlar ve onu yaparsanız kaliteyi yakalar çok rahat ederdiniz. Çünkü size “Bundan daha iyisi olamaz” dediğiniz bir haberde bile daha farklı bir bakış açısıyla kör noktayı gösterir, kendisine saygı duymanızı sağlardı.
İyi ki o günleri yaşamışım.
GÜÇLÜ KADRO GÜÇLÜ ANLATIM
Gelişim Spor’da bugün dahi kurulması imkansız gibi duran muazzam bir kadromuz vardı. Öcal Uluç, Attila Gökçe, Ergun Hiçyılmaz, Fatih Altaylı, Temel Özalak, Alp Can, Emrah Kayalıoğlu, Mert Aydın, Yiğiter Uluğ, Sotori Konomi, Haluk Üncel ve Erkan Arseven’den oluşan mütevazı ama dev bir kadro.
..Ve; kurmay başkanı gibi ekibi Hıncal abiye asiste eden sevgili Yasemin Duysak.
Zor beğenirdi Büyük Usta ama en iyisini seçer en iyisini sunardı okuyucuya.
Özel Yaşam, özel röportaj, özel haber, spor medyasına ilk defa scoutu getiren maç analizleriyle bugün dahi ilk günkü tazeliği koruyan heyecan yüklü üslup ve bilgi dolu hikayelerle.
HİKAYEYİ ANLATMAYA BİR FOTOĞRAF YETER
Dergi fotoğrafsız olur mu, asla… En iyisi seçilir en iyisi sayfaya aktarıldı…
Tabii her bir çıkışı eğitim gibi duran ölümsüz söylemleriyle:
“Ender (Erkek) filmleri rulo halinde getir. Bırak biz seçelim, biz keselim kareleri.”
…
“Hasan (Onuker) ben sanat resmi değil spor fotoğrafı istiyorum. Konuşan türden.”
…
“Vedat (Danacı) gol fotoğrafı şart değil hikayeyi anlatan kare bir bakış, bir duruş, bir mimik olabilir.”
…
(İsmet Abi (Gümüşdere) enerjine hayranım senin tecrüben yeter, serbestsin ne istersen onu çek!”
BÜYÜK USTA’NIN HAKKI ÖDENMEZ
Maalesef! Bir ağabeyimi, bir dostumu, bir meslek büyüğümü dahası 6 yıl birlikte çalıştığım ve sonrasında da hem eleştirilerine hem de övgülerine aldığı Büyük Usta Hıncal Uluç’u maalesef dün toprağa verdik.
Ne hazin ve ne zor bir şey?
Sadece toprağa verdiğimiz Hıncal Abi mi, hayır bir dünya yaşanmışlıklar. Hatıralar, değerine değer biçilemeyen ilkeler, prensipler ve ufuk açan öğretiler.
SPOR DÜNYASI İLE İLİŞKİLER NASIL OLMALI?
“Gazetecinin haysiyeti var. Gazeteci iyi kazanmalı, iyi yaşamalı, bilge olmalı, dürüst cesur olmalı.”
…
“Her şeyin bir değeri var ama bir yemeğe satılacak insan değil gazeteci. ‘El alem ne der’i bırakın yöneticiyle, bürokratla, hakemle, teknik adamla ve futbolcuyla yemek de yiyin, arkadaşlık da edin ama korkusuzca eleştirisini de yapın.”
…
“İnsan kendine güveniyorsa istediğin herkesle yemeğe de gider, tiyatroya da, sinemeya da. Bunda şaşılacak ne var? Siz doğru olun da kim ne derse desin.”
Cesurdu inandığını yazardı, dediğini de yapardı Hıncal abi.
Galatasaray Başkanı Alp Yalman, Galatasaray Teknik Direktörü Mustafa Denizli, FIFA Hakemi Yusuf Namoğlu, Erman Toroğlu, Fenerbahçe Başkanı Hasan Özaydın, Selçuk Yula, Mustafa Yücedağ, Feyyaz Uçar, Ali Gültiken, Mehmet Özdilek müdavimiydi sohbetlerinin.
…
Yalan oldu, acısı ve hüznü kaldı bize hem de katmerli…
Kocaman dünya tıbkı masallardaki gibi “Bir varmış bir yokmuş.”
Özet mi; hayat hayal!
Şan, şöhret hepsi ama hepsi suyun üstüne yazılan bir yazı gibi; “YAŞASIN YAZARIN SAYGINLIĞI”.