Spor basınının usta ismi Bülent Boğ, Arjantin’in şampiyonluğu ile sona eren Dünya Kupası’nı yazdı:
Safkan şampiyon
1930’daki ilk Dünya Kupası’nda oyuncuların %5’i doğmadıkları bir ülkenin formasını giyiyordu. Onlar için asıl olan köklerini seçmekti. Sonraki iki kupada bu rakam %8.4’e çıktı. İtalya, 1934’te ikinci Dünya Kupası’na ev sahipliği yaparken, Mussolini’nin kazanma konusundaki hırsıyla, atalarının göçü sonrası Güney Amerika’da doğup büyüyen en iyi oyuncuları kadrosuna aldı. O İtalya, 5’i İtalya asıllı Güney Amerikalı toplam 6 yurt dışı doğumlu oyunculu kadrosuyla Dünya Kupası’nı kazandı. Bu diğer ülkeler için de bir örnek oldu. Oran %8’lerle % 2’ler arasında gitti geldi.
90’lı yıllara geldiğimizde yabancı uyruklu oyunculara ilgi yeniden yükselişe geçti. 1998 Dünya Kupası’nda doğmadıkları ülkenin formasını giyen oyuncuların oranı %7.2’di. Fransa o yıl kupayı kucaklarken sahadaki 11’in 9’u göçmen, mülteci veya onların çocukları, torunlarıydı. O kadro o yıl çok konuşuldu.
Yine Fransa 2018’e geldiğimizde Dünya Kupası’nı kazanırken kadrosundaki 23 futbolcunun 17’si yabancı uyrukluydu. Kupadaki toplam oyuncuların ise %11.2’si kökleri olmayan bir ülkenin milli takımındaydı.
Katar 2022’de bu oranın patladı. 830 futbolcunun 137’si yani % 16.5’i doğmadıkları bir ülkenin formasını giydi. Bu 137 oyuncunun %71’i ise formasını giydikleri ülkede hiç yaşamadı da.
Ataları nereye dayansa da seçimlerini yaşadıkları ülkenin formasını giyenlerin dramatik anlarını da gördük Katar’da. Kamerun doğumlu Breel Embolo İsviçre formasıyla Kamerun’a attığı gole sevinemedi. Bir başka örnekse Madrid’de doğan Faslı Achraf Hakimi’ydi. Attığı penaltıyla Fas’ı çeyrek finale taşırken İspanya’yı kupanın dışına itti.
Katar’ın en dikkat çeken takımlarından birisi, yarı finale kalan ilk Afrika ülkesi olarak tarihi bir başarı elde eden Fas’tı. 1998’de Fas’ın Dünya Kupası takımında ülke dışında doğmuş sadece iki oyuncusu vardı. 2022’ye geldiğimizde ise 26 futbolcusunun 14’ü ülke dışından ama ata milli takımını seçmiş futbolculardı. Aslında 5 Afrika takımındaki oyuncuların %42’si yurt dışında doğmuş futbolculardı.
Katar’da futbolcularının doğumu yurt dışına dayanmayan dört takım vardı; Suudi Arabistan, Güney Kore, Arjantin ve Brezilya. Suudi Arabistan kupaya Arjantin sürpriz galibiyetiyle başladı ancak gruptan çıkamadı. Güney Kore, son 16 turunda Brezilya tarafından kupanın dışına itildi. Aynı Brezilya çeyrek finalde, Hırvatistan’ın kurbanı oldu. Hırvatistan’ı ise yarı finalde eleyen Arjantin’di.
Katar’da final Arjantin ile kadrosunda ataları yerine doğup yaşadıkları yeri seçen 23 futbolcusu olan Fransa arasındaydı. İlginçtir ki, Fransa doğumlu 38 futbolcu da Katar’da çoğu Afrika ülkeleri olmak üzere diğer takımlarda yer aldı. Şimdi sormak gerekiyor, kupada Fransa aslında var mıydı?
Fransa için teselli olan Arajantin’e 3 gol atan, toplam 8 golle Altın Ayakkabı ödülünü alan Kylian Mbappé’ydi. Ama o da Fransa’yı seçmese babası aracılığıyla Kamerun; annesi aracılığıyla Cezayir formalarını giyebilir.
Katar’da iki kazanan oldu. Biri doyduğum yer değil doğduğum yer diyen futbolculardan kurulu bir takım, diğeri sahibi olduğu PSG’de forma giyen ve turnuvaya adlarını yazdıran Messi ve Mbappe ile Katar.
O ÇİRKİN HAREKET UNUTULMAZ
Katar organizasyon komitesi, protestolara yasaklarıyla çok eleştirildi. Gökkuşağı sembollü en ufak bir şeyi bile stada sokmadı, OneLove bantlarının kullanımına engel olmak için de elinden geleni yaptı. Koyduğu kurallarıyla sert bir duruş gösterdi ancak ödül seramonisi 28 gün boyunca koydukları kuralların tam bir yıkımına sahne oldu. Kurtardığı penaltılarla Arjantin’e kupayı getiren isimlerden kaleci Martinez, Altın Eldiven ödülüyle öyle bir hareket yaptı ki, herşeyi mahvetti. Ne düşünerek yaptığı belli olmayan bu çirkin hareketi nedeniyle FIFA Martinez’e bir fatura çıkaracaktır. Ancak final kadar bu yakışıksız davranış da kupa tarihinde hatırlanacak.