Bülent Tuncay, Fenerbahçe’nin Gaziantep FK’yı 2-1 yendiği maçı Karar için kaleme aldı:
Dzeko- Tadic yeter mi?
Fenerbahçe’de Ali Koç, 6. başkanlık sezonunda da transfer döneminin flaş ismiydi. Bu sezon ilk kez Galatasaray, Koç’un sezon başlarındaki bu “fiyakasını” bozar gibi oldu ama dün maça iki flaş transferi (Fred+Cengiz Ünder) yetiştirip yine başrolü kaptı. Bu sene yapılan transferlerle (11+2) kadro genişliği öyle bir boyuta ulaştı ki, futbolcular stat önünde el ele tutuşup hiza alsa sondaki futbolcu Caddebostan’a varırdı.
Ancak futbolda tek bir gerçek vardır, futbol 11 kişi ile oynanıyor, kulübeye de 10 kişi sığıyor! Durum böyle olunca iş İsmail Kartal’da bitiyor. Hoca, isimlerini bile karıştıracağı bu kalabalıktan ideal bir kadro ve oyun felsefesi geliştirmek zorunda. Ve 4. resmi maçında Fenerbahçe oyun felsefesi konusunda bir işaret verdi ama ideal kadro belirsizliğini ilerleyen haftalara taşıdı.
İsmail Kartal’ın oyun felsefesi basit. Bekleri sürekli ileri çıkan dörtlü savunma ve stoperlerin önünde, savunmanın içine kadar girip top rakipteyken savunmayı beşleyen ön libero; kanatlardan etkili top taşıma ve ileride Tadic- Dzeko ikilisine dayanan gol planı. Kağıt üzerinde akla yatkın olan bu oyun planı henüz sahada verimli olarak uygulanabilir duruma gelmedi. Peki zayıf rakipler karşısında bile oyun planına sadık kalan kalabalık savunma neden iki maçtır gol yiyor?
Bunun birinci sebebi savunma göbeğindeki ikilinin henüz tam oturmaması. Bu ikili her maç değişiyor, hatta dünkü gibi aynı maçın içinde bile değişiyor.
İkincisi ise kaleci Altay Bayındır’ın bu kadar gol yemesi. Genç ama yaşına göre oldukça deneyimli olan Altay’ın artık gelen ilk topu yeme sorununu çözmesi gerekiyor. Belki bir özgüven sorunu yaşıyor ve bu durum tribünlere negatif enerji olarak yansıyor.
Fenerbahçe’de Kartal’ın ilerideki hücum planı ise genel olarak iyi işliyor. Dün atılan 2 golün dışında kaçan bir penaltı, direkten dönen bir şut ve biri çizgiden çıkarılan gol pozisyonları vardı. Tadic- Dzeko ikilisi takımı 3. bölgede çok etkili hale dönüştürüyor. Ancak burada da şuna dikkat etmek gerekiyor, Tadic tüm topları Dzeko’ya atıyor ve atmaya çalışıyor. Bu, rakibin önlem alması anlamında ilerleyen haftalarda soruna dönüşebilir. Ayrıca takım içinde de ikilinin bu kadar birbirine oynaması bazı oyuncularda huzursuzluğa yol açabilir, neticede bu bir takım oyunu!
Dün sahada iki Fenerbahçe vardı. 2-0’ı bulana kadar müthiş oynayan, iştahlı bir takım vardı. Ancak Maxim’in ilk yarıdaki su molasında gördüğü tuhaf kırmızı kart sonrası Gaziantep’in 10 kişi kalması, konuk ekipten çok Fenerbahçe’yi olumsuz etkiledi. Temposu düşen ve maç konsantrasyonu azalan Fenerbahçe’nin son dakikaları korku içinde geçirmesi, kazanma iştahını 90 dakikaya yayması gerektiğinin mesajını net bir şekilde verdi.
Geçen sezon 6 Şubat depremi sonrası ligden çekilen Gaziantep FK’u bu sene de zorlu bir süreç bekliyor gibi. 10 kişi kalmasına rağmen müthiş bir direnç gösterdiler. Yürekten oynamak takıma kimlik verir ama maçı becerikli oyuncular kazandırır. İşte, Gaziantep’te eksik olan şey buydu, hızlı bir forveti olsaydı 10 kişiyle bile İstanbul’dan puan çıkarabilirdi.
Son bir söz de hakeme ve VAR hakemlerine. Sezona pek de iyi bir başlangıç yapmadılar. Orta hakem Abdülkadir Bitigen 3 kritik kararda da kararsız kaldı ya da hatalı karar verdi. Fenerbahçe lehine çaldığı ilk penaltı VAR’dan döndü. Fenerbahçe lehine olan penaltıyı o çalmadı, penaltıyı VAR verdi. Uzatmanın son dakikasında Tadic’in elinin topla temasını görmedi, VAR hakemleri de Gaziantepli oyuncuların büyük ısrarda bulunduğu bu pozisyonda Bitigen’i pozisyonu görmesi için çağırmadı. Bitigen pozisyonu izleyip son kararı verse, sezonun ilk haftasında tartışmaları başlatan işaret fişeğini atan olmaktan kurtulabilirdi.