DÜN geceki maçın skoru ne olursa olsun, Kadıköy’de yapılacak rövanş maçında F.Bahçe’nin Atromitos’u en az 4-5 farklı mağlup etmesi beni şaşırtmaz. Bundan adım gibi eminim. Yalnız F.Bahçe dün ‘Rakip zayıf’, ‘Daha sezon başı’, ‘Saha kötü’, ‘Stat kötü’ gibi bahanelerin olmadığı bir karşılaşmaya çıktı. Oyun ne kadar temposuz da olsa ‘F.Bahçe forması’ hak ettiği skoru aldı.
4-4-2 oynayan sarı-lacivertlilerin yapması gereken çok basitti. Oyunu kanatlara açıp Sow gibi, Fernandao gibi oyuncuları havadan beslemeleri ilk öncelik olmalıydı. Zaman zaman da bunu iyi yaptılar. Sow-Van Persie ve Nani-Volkan Şen değişiklikleri bence daha erken yapılmalıydı. Özellike Volkan Şen’in daha önce oyuna alınması F.Bahçe’ya farklı bir hava katardı.
BENİM için ilginç olan saha içerisinde Portekizce konuşan 7 oyuncu var. Ama aralarındaki iletişim zayıf. F.Bahçe’nin karşısında oyun disiplinine sadık, haddini bilen, agresif, santrforsuz, kontratağa kalkmayı deneyen bir takım vardı. Atromitos kesinlikle F.Bahçe’ye rakip olabilecek bir ekip değil. Öyle ki en iyi 3 oyuncusundan biri olan Umbides’in bugüne kadar oynadığı en iyi takım Orduspor. Böyle takımlara karşı iyi pas yapmak ve özellikle sakin oynamak F.Bahçe’nin ilk önceliği olmalıydı. Ancak ne olursa olsun F.Bahçe birçok pozisyona girdi ve bunların birini değerlendirmeyi başardı.
ATROMITOS karşısında dün F.Bahçe’nin en iyi oyuncusu Şener Özbayraklı, en kötü oyuncusu da Moussa Sow’du. Karşılaşmanın yıldızı ise hakemdi. İtalyan hakemin yakın pozisyon takibi ve oyunu devamlı oynatmayı düşünen bir yapısı vardı.
ŞUNU söylemeden de geçemeyeceğim. F.Bahçe’nin iki Shakhtar Donetsk, bir Eskişehir, bir de dünkü mücadelesini seyrettim. Nani’de sanki ‘İkinci Krasic’ olacakmış gibi bir görüntü var.
BÖYLE maçlarda Nani gibi futbolcuların liderlik vasfını sahaya yansıtmaları gerekiyor. Hem arkadaşlarını ateşlemek hem de takıma faydası anlamında. Ben,Nani kadar büyük kariyerli bir oyuncunun hem oynadığı futboldan hem de saha içerisindeki liderliğinden bahsetmek isterim.
(Vatan)