Bülent Tuncay, 5-1 biten Adana Demirspor- Galatasaray maçını yazdı:
Demir’in eridiği maç
Zor günler geçiren Galatasaray için, olabilecek en kolay maçlardan biriydi Adana Demirspor karşılaşması. Transfer yasağı olan Demirspor’un kadrosu eski gücünün çok uzağındaydı, ligin en zayıf ekiplerinden birine dönüşmüştü ve kalesinde 15 yaşında bir çocuk vardı. Yani kağıt üzerinde Galatasaray favoriydi. Maç her ne kadar deplasmanda olsa da yaralarını sarmak için iyi bir fırsat gibi görünüyordu. Nitekim öyle de oldu.
Maçtan bağımsız olarak burada hemen bir parantez açmak gerekiyor. Adana Demirspor kalecisi Deniz henüz 15 yaşında ve profesyonel bir dünyanın ortasında ‘çocuk işçi’ olarak çalışıyor. Profesyonel futbolda bir alt sınır olmalı, çocukların büyüklerin dünyasına bu kadar erken girmesine izin verilmemeli. Fiziksel olarak gelişim süreci devam eden bir çocuğu, rekabet şartlarının eşit olmadığı bir arenada kullanmak ne kadar doğru? Kaldı ki mental baskı yetişkin oyuncularda bile (Misal: Kerem Aktürkoğlu) sorunlar yaratırken Deniz’in yaşadığı psikolojik baskıyı yönetmesini beklemek ne kadar gerçekçi? Eğitimini tamamlamamış birine siz şirketin muhasebesini emanet eder misiniz? Ehliyeti olmayan birine aracı teslim eder misiniz? Her şeyin bir zamanı vardır, zamanından erken açan çiçekler de ilk kırağıda kırılabilir. Genç takım oyuncuları tamam da 14-16 grubu futbolcusunun A Takım maçında ne işi var? Yunan teknik adama kimse “Bu nasıl iş hoca?” demiyor mu koca kulüpte?
Maça dönersek; Galatasaray beklendiği gibi rahat kazandı, karşılaşma ilk yarıda koptu!
Okan Buruk kadroda küçük dokunuşlar yapmıştı. Mertens, Kerem Demirbay ilk 11’e dönmüştü. Nelsson ve Davinson’un yokluğunda Metehan savunmanın göbeğindeydi, bu fırsatı da iyi kullandı. Galatasaray’ın ilk golünde geriden çıkardığı uzun top, savunmadan uzun top çıkaramayan, yan paslarda ‘ihtisas yapan’ defansa ilaç gibi gelen bir yenilikti. Metehan’ın uzun pasında kaleci Deniz’in zamanlama hatası vardı ama Kerem’in takibini ve akıl dolu dokunuşunun da hakkını verelim. Kerem’in anlaşılan o ki böyle bir gole ihtiyacı vardı, attığı golün yanı sıra Barış’a attırdığı gol, onun aylar sonra bir maça attığı en net imzaydı.
Galatasaray’ı ilk yarıda 4-0’lık üstünlüğe taşıyan en önemli faktör, Adana Demirspor’un savunma hattını ileride kurması ve Sarı Kırmızılı forvetlere istedikleri boş alanları bırakmasıydı. Kanatlarında Barış ve Kerem olan Galatasaray’a siz bu boş alanları bırakırsanız bunun bir faturası olur. İlk yarıdaki fatura da buydu.
Barış Alper bu sezon belki ilk kez skor katkısı bu kadar yüksek oynadı. Semih’in kendi kalesine attığı ikinci Galatasaray golünde top takibi ve topu kazanmadı gole giden süreci başlattı. İlk yarıda attığı şık gol de etkili oyununu süsledi.
Galatasaray’da farkı yaratan isimlerden biri de Mertens’ti. Onun sahadaki varlığı takıma ekstra bir güven ve rahatlık veriyor, bu kesin. Batshuayi’nin ortasında attığı şık gol ise baştan aşağıya kalite kokuyordu.
İlk yarıda kopan maçın ikinci yarısında daha dengeli bir oyuna tanıklık ettik. Oyuncu değişiklikleri sonrası toparlanan ve savunma hattını daha geride kuran Demirspor, Galatasaray’ı durdurmaya çalışıyordu. Skor sonrası Galatasaraylı oyuncuların genel olarak rölantiye dönmesi ve Batshuayi’nin adam eksiltmeden her topla temasta her yerden vurma sevdası da Demirspor’a yardımcı oldu. Abdülkerim’in kornerden gelen topla kazandığı gol, maçın bonusuydu.
Galatasaray açısından bu maç farklı skoruyla tam bir moral motivasyon oldu ancak Demirspor gibi zayıf bir takıma çok sayıda gol pozisyonu vermesi, defanstaki sorunun devam ettiğini gösterdi.
Sarı Kırmızılılar transfer dönemi bitimi öncesi önemli değişiklikler yapıyor. Gidenlere Nelsson’un da ekleneceği, iki yeni transferin yolda olduğu söyleniyor. Transfer dönemi bittikten sonra Okan Buruk eldeki kadroya bakıp bu ekibe yoğunlaşacak ve geçen sezonki gibi eldeki kadrodan maksimum verimi alacaktır.