NtvSpor’un genç ve başarılı Fenerbahçe muhabiri Onur Tuğrul ile keyifli bir söyleşi yaptık. Kendisine bizi kırmadığı için teşekkür ederiz.
-Fenerbahçe-Molde maçını değerlendirebilir misiniz?
-“Yoğun bir akşamdı, çok da tatlı bitmedi açıkçası. Takım kazandığı zaman bizim için de iyi oluyor. Keyifli maç sonu yayınları yapıyoruz. Ertesi gün ve ertesi hafta için de keyifli oluyor. Sonuç bir de ağır olunca yoğun bir günün içine giriyorsunuz demektir bu. Hoca milli takım arasından beri rakibini analiz ediyor. Bu analizler Molde maçında tek tek ortaya çıktı. Hocanın tespit ettiği tüm analizleri maçta Molde takımı yaptı. Pereira, rakibin 4-3-3 oynadığını söylemişti. Orta sahada 6 numaralı bir defansif oyuncuları olduğunu belirtmişti. 8 numaranın hücuma destek verdiğini ve kanat oyuncularına ara top attığını söylemişti. Kompakt oynadıklarını ve rakibi savunmada karşıladıklarını da tespit etmişti. Bize karşı da böyle sert savunma yaparak ve boşlukları iyi kapatarak oynadılar. Pereira, karşılaşma öncesi Molde’nin geride bekleyerek bir anda hızlı hücuma çıkan bir takım olduğunu da söylemişti. Gerçekten de Molde böyle oynadı. Bunu bilerek 3-1 gibi bir skorla mağlup olmak çok daha acı bir şey. Çünkü Fenerbahçe bunu biliyordu, rakibi tanıyordu.
“MOLDE’Yİ BİZLER DE MOTİVE ETTİK”
“Hoca, penaltının morallerini bozduğunu ve telaşlanmaya başladıklarını söyledi, ‘1-1’i bulduk, soyunma odasına çok moralli gittik ve 2. yarının hemen başında bir gol daha bulabiliriz diye düşündük’ dedi. Hemen 2. yarının başında golleri gelince taktiksel ve duygusal olarak ciddi bir kırılma yaşandı. Hoca da biraz risk alıp oyunu çevirmek istedi. Mehmet Topal’ın çıkması orta sahayı tamamen rakibe verdi. 3-1’den farklı bile olabilirdi skor çünkü Fenerbahçe, 60. dakikadan sonra fiziksel mi dersin, taktiksel mi dersin çok düştü oyundan. Bu sonucun telafisi olması lazım. İlk maçtan bu kazanın yaşanması grubun diğer maçları açısından onları daha ciddiye almaya neden olacak. Molde’yi bizler de motive ettik. Molde’nin basın toplantısında bizim basın mensuplarının ‘grubun en zayıf takımısınız’ söylemleri oldu. Adamlar ister istemez motive oldular. Nani, mağlubiyetin sebebini yorgunluğa bağladı. ‘Çok ağır tempoyla başladık, Avrupa Ligi, Fenerbahçe’nin maçları, yeni takım, milli takım… Çok ağır bir tempo’ dedi. Josef’in olmaması çok büyük bir eksikti. Çok hazır bir şekilde geldi. Molde maçında 60. dakikadan sonra ayakta kalan tek isim de Nani’ydi.
PENALTI KARARI TECRÜBESİZLİK
“Orada o adamı itmeyeceksin, bu tecrübesizliktir. Mehmet Demirkol, o penaltı kararı ile ilgili çok güzel bir yorumda bulundu. ‘Orada o oyuncuyu yedirmek istiyorsan, en azından kolunu açıp itmeyeceksin’ dedi. ‘Omuzunla veya vücudunu kullanarak iteceksin’ dedi. Açık şekilde itiyorsan, adam da çok güzel gösterir ve alır penaltıyı.”
-Galatasaray-Atletico Madrid maçı için neler söylemek istersiniz?
-“Atletico Madrid grubun 1 numaralı favorisidir, 2. torbadan gelmiş olması hiçbir şeyi değiştirmez. İçeride oynadığın Atletcio Madrid maçından 1 puan alabilseydin, bu sonuç kabul edilebilirdi. Bence 2-0 çok ağır bir sonuç da değil tabi ama Galatasaray taraftarı geçen senenin sonundan bu senenin başına kadar bence oyundan memnun değiller ve maçta göstermiş oldukları protesto da tamamen bununla alakalı. Her mağlubiyet, her puan kaybında bu protestoyla karşılaşılacak bence. Gerçekçi olmak gerekirse, biraz da haksızlık yapılıyor Galatasaray’a. Sonuçta 3 kupa almış bir takım var. Protesto edilmesi gereken konular da olabilir fakat takıma çok daha fazla destek verilmesi gerekiyor. Atletico Madrid karşısında 2-0 mağlubiyet çok ağır bir skor değil, aksine çok normal bir skor bence.”
-Son olarak Skenderbeu-Beşiktaş karşılaşması ile ilgili yorumlarınızı alabilir miyiz?
-“Beşiktaş’ın bu grupta çok ciddi şansı var. Skenderbeu maçından galip gelmek çok önemliydi. Oyuncuların denenmesi de bence çok güzel. İsmail ve Kerim Frei’in ilk 11’de kullanılması ve Cenk Tosun’a güven verilmesi bence çok önemliydi. Beşiktaş bu gruptan en kötü 2. çıkar. Lisbon-Moskova ve Beşiktaş maçlarının skoru önceden tahmin edilemeyecek maçlar olacak.”
-Penaltı vuruşunu gole çeviren Molde’li Hoiland’ın bir tweeti var “Cehennem böyleyse, cenneti düşünemiyorum.” diye…
-“Büyük topa girmiş. Halbuki maç sonunda Martin Linnes ve Elyounoussi ile konuştuğumda inanılmaz bir atmosfer olduğunu söylemişlerdi. Bence o tweet galibiyetin etkisiyle atılmış bir tweet olabilir. Çünkü atmosfer çok iyiydi.
FUTBOLCU KENDİNİ ÇOK RAHAT HİSSETMEMELİ
“Molde maçında protestolar oldu. Protesto etmek taraftarın hakkıdır. Çünkü oraya para veriyorsun. Tuttuğun takım kendi evinde 3-1 yeniliyor. Protesto etmek bu yüzden taraftarın hakkıdır. Eskiden küfürler, sahaya yabancı madde atmalar olurdu. Oyun dururdu, meşaleler yanardı, koltuklar sökülürdü, ‘yönetim istifa, hoca istifa’ sesleri yankılanırdı. Şimdi onlar kalktı. Molde maçında Fenerbahçe taraftarı o protesto çizgisini bence çok güzel korudu. Rakibi alkışladı oyun içinde. ‘Rakip iyi oynuyor, bizim takım iyi oynayamıyor’ mesajı verildi orada. Bence protesto sınırlarını anlamış durumdayız artık. Yeni bir takım var. Biraz süre vermek gerekiyor ve Fenerbahçe taraftarı da zaten bu süreyi veriyor bence. Dünkü protestonun o kadar sert olmamasının sebebi de bu. Futbolculara Molde maçında sadece uyarı yaptılar. Bence çok yerinde bir protestoydu. Bunun olması gerekiyor. Oyuncunun da saha içinde kendini çok rahat hissetmemesi lazım diye düşünüyorum. Taraftar, hoca ya da başkan tepkisinden çekinmeniz gerekiyor. Oyuncunun çekineceği bir durum olması, sahadaki performansını arttıracaktır.”
-Robin van Persie takıma hala alışmış değil mi sizce?
-“Robin van Persie’nin ilk olarak özgüveninin yerine gelmesi gerekiyor. Bence tek problemi bu. Çok mücadele etmeye çalışıyor, çok savaşıyor, 3 kişinin arasına giriyor ve oradan çıkmaya çalışıyor, son şutu atacak ama kendisinde sanki bir güvensizlik var. Van Persie’nin 90 dakika 2 maç üst üste oynadığı zaman en son şubat ayıydı. O tarihten itibaren biraz güven olarak geriye gitmiş gibi hissediyorum ben. Çünkü o süreçte milli takım kaptanlığı alındı, 2. kaptanlığa düştü. Son 2 milli takım kampını yakından takip ettim Hollanda’nın ve orada da aynı şeyi gördüm kendisinde. Bir gol atsa, biraz daha güçlense açılacak. Fernandao ile birlikte aynı anda oynatıldığında çok net sıkıntı oluyor. Ama birisini kazanmak, birisini kaybetmemek için oynatılıyor. Şimdi artık birisini oynatmamanın zamanı geldi çünkü Pereira’nın elinde başka santrforu yok. Kulübeden de birinin gelmesi lazım işler kötü gidince. Bu yüzden biri yedek kalacak ve bu isim Van Persie olabilir, böyle görünüyor.
-Çok hareketli bir transfer dönemi geçirdiniz. Çok yoğundu. O dönemi biraz anlatabilir misiniz?
-“Bu transfer dönemi kariyerimizde de çok önemli bir yer teşkil ediyor. Bir daha böyle bir transfer dönemi olmayacak bence. 11 oyuncu gitti, 11 oyuncu geldi. Hoca gitti, yeni bir hoca geldi. Sportif direktör geldi. Arada kongre oldu. 11 oyuncu geldi ama o sürede birçok oyuncuyla da görüşüldü. Sadece 11 isimle kalmadı bizim işimiz. O sürede özel işler yapabilmek çok önemli. Nani’nin menajerlerinin görüntülerini vermek, özellikle Vitor Pereira’nın Türkiye’ye geldiği ilk görüntüleri vermek çok önemliydi. Bir tek NtvSpor’da verildi bu. Kariyerimiz için çok önemli bir durumdu. Başka bir kurumda olsan birçok dedikodu geliyor kulağına, doğrulatılmamış birçok bilgi geliyor. Güç içinde birçok şey öğreniyorsun ama yazamadığın birçok şey oluyor. Bu şuna benziyor; Amy Winehouse öldüğünde bu bilgi birçok sosyal paylaşım sitesinde yayıldı. Ama çoğu kişi tam olarak inanamadı ve herkes Reuters’in bu bilgiyi vermesini bekledi. Reuters bu flaşı geçince de o zaman herkes haberin gerçek olduğuna inandı. NtvSpor’da futbol konusunda, spor konusunda yapmaya çalıştığımız sistem bu. Biz bir haberi veriyorsak o haber %100 doğru olmalı. Dedikodu haber veya doğrulatılmamış bir bilgi asla veremeyiz biz. Görmemiz ya da bire bir duymamız lazım. Bir şekilde bizim bu haberi verebilmemiz için kanıtlı bir bilgiye ihtiyacımız oluyor.”
FB MUHABİRLERİNİN ÇOĞU İNGİLİZCE BİLMİYOR
“O kanıtlı bilgiye ulaşmak ise bazı durumlarda gerçekten hiç de kolay olmuyor. Yurt dışı kaynakları burada çok devreye giriyor. Geçen sene Portekizce’ye başladım ve bu transfer döneminde onun da çok faydasını gördüm. Çünkü Portekizli menajerle de konuşuyorsun, Brezilyalı gazeteciyle de konuşuyorsun. Zaten İngilizce çok avantajlı bir halde. Basın dünyasında İngilizce’nin çok büyük bir avantaj görülmesi saçmalık olarak görülebilir ama ciddi bir avantaj. Çok fazla İngilizce bilen yok, evet ilginç bir şekilde yok. Fenerbahçe’yi takip eden muhabirler arasında 3-4 kişi İngilizce biliyor. Bilmeyenler de başka bir şekilde eksikliklerini kapatıyorlar ama bu senin bir avantajın olabiliyor sonuçta. Ben de bunu bu transfer döneminde iyi bir şekilde kullandığımı düşünüyorum. Bu transfer dönemini kariyerim boyunca unutamayacağım.”
-Giuliano Terraneo nasıl bir insan?
-“Kendisi gerçekten dünya tatlısı bir adam. Çok kibar biri. Gerçekten böyle bir şey olamaz. İnternette o capsleri görüyoruz ve acaba ‘gerçekte de böyle bir adam mı?’ diye düşünüyoruz ya, hakikaten gerçekte de kendisi öyle bir adam. Kampta ona kendisiyle alakalı olan capsleri gösterdik ve hepsine tek tek baktı, kahkahalar attı. Kulüp içinde de herkes çok seviyor kendisini. Herkesle arası çok iyi. Kimseden selamını eksik etmez. Muhabbet ettiğinizde kibarca cevap verir sana. Konuşamayacak durumda olsa bile bunu seni kırmadan kibarca söyler. Onu tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.”
-Kamplarda ortam nasıl oluyor muhabirler arasında?
-“Tam bir aile ortamı oluyor. Hepimiz bir anlamda birbirimize rakibiz ama bir yandan da bütün deplasmanları takip eden arkadaşlarımız aynı. Uçak biletlerimizi aynı anda alıyoruz, otelimizi birlikte ayarlıyoruz, yemeğe birlikte gidiyoruz. Evet, herkes orada bir anda arkasını dönüp haber kovalıyor. Masanın altından gizli gizli birileriyle mesajlaşmaya başlıyorsun, o ayrı bir şey ama ‘ezeli rekabet ebedi dostluk’ derler ya, gerçekten bizimkisi de öyle işte. Her kulüp muhabirlerinin içinde vardır. Bu Beşiktaş ve Galatasaray muhabirleri için de geçerli. Çünkü en iyi arkadaşından daha fazla onları görüyorsun. Ben en iyi arkadaşımın doğum gününü kaçırdım, gidemedim ama Volkan Demir’in doğum gününü Atina’da kutladım. Çünkü beraberiz sürekli. O yüzden herkesin arası çok iyidir.”
-Bu harika sohbet için çok teşekkür eder, kariyerinizde başarılar dilerim.
-“Ben teşekkür ederim.” (yarısaha)