Galatasaray, Adana Demirspor’u deplasmanda 3-0 yenerken Bülent Tuncay maçı Karar için yorumladı:
Adana’da zorlu maç
Fenerbahçe’nin Sivas’taki sürpriz puan kaybı şampiyonluk yarışında ibreyi Galatasaray’a çevirmişti. Futbol yorumcularının bir kısmı işin bittiğini, Galatasaray’ın şampiyon olduğunu iddia etmeye başlamıştı. Ancak kazın ayağının öyle olmadığı dün Adana’da ortaya çıktı. Ligin bitmesine 5 hafta varken ve her maç bir finalken oynamadan kazanılacağına yönelik varsayımlar, iddialar biraz gülünçtü. Nitekim Adana Demirspor ilk yarıdaki oyunu ile Galatasaray’ı sarstı.
Adana Demirspor haftaya Nani’nin kadro dışı bırakılması ile başlamış, maçtan bir gün önce 3 as oyuncusunu sakatlıkları nedeniyle kadroya alamamıştı. Ancak Balotelli önderliğindeki Demirspor eksiklerini hissetmiyor, tam saha alan presi ile topu rakibine bırakmadığı gibi oyunu da kontrol ediyordu. Abdülkerim, Balotelli’yi durdurup Nelsson göbeği kapatınca ev sahibi ekip için Mendoza ile kanattan gelmeye çalıştı ve
uzaktan şutlarla şansını denedi. Bu anlarda 3 etkili şutu çelen Muslera, bir libero gibi ileri çıkıp savunma arkasına atılan 2 tehlikeli topu da savuşturarak ön plana çıkan isim oldu.
Beşiktaş’ı yenen, Fenerbahçe ile berabere kalan Demirspor, Galatasaray karşısında da etkili oynuyor, lideri şaşırtıyordu. Galatasaray’da ise Fenerbahçe ile puan farkının 4’e çıkmasının verdiği rahatlıktan olsa gerek maça konsantrasyon sorunu vardı. Icardi ve Ziyech topu bekliyor, top rakipteyken de oyundan düşüyordu. Mertens skora katkısı bir yana kendisine katkısı yok gibiydi. İleri hatta bir tek Barış bir dinamo gibi çalışıyor, tek başına Demirspor savunması üzerinde baskı kuruyor, top rakipteyken kendi savunmasına geliyordu. Barış’ın gol girişimleri sonuç getirmeyince, Kerem Demirbay’ın direkten dönen topu dışında gol fırsatı da ortaya çıkmadı. Barış ilk yarının sonlarına doğru yorulunca pas kaybı da yapmaya başladı ve etkisini kaybetti.
Maçın ikinci yarısı Demirspor’un Mendoza ve Balotelli’nin aynı pozisyonun içinde peşpeşe kaçırdıkları fırsatla başladı. Galatasaray bu tehlikeyi savuşturduktan sonra galibiyet golü için çok adamla hücuma çıkmaya başladı ve golü de buldu. Maçın o ana kadar vasat performanslı isimlerinden Mertens’in asistinde maçın vasatın bile altında kalan ismi Ziyech vurdu ve tabela değişti. Faslı futbolcu yine kendini sahada unutturup golde hatırlattı, kilidi açtı.
Ziyech’in sürpriz golü Demirspor’un gardını düşürmemişti. Galatasaray savunmasını zorluyor, gedikler açıyordu. Bu anlarda, ilk yarıda olduğu gibi devleşen bir isim vardı: Muslera.
Bir o kalede bir bu kalede gidip gelen top maçın tek gollü bitmeyeceğinin göstergesiydi. Bu kırılma anlarında Muslera’nın performansı Galatasaray’ı oyunda tutarken Demirspor’un kırılması ile sonuçlandı. Kaan Ayhan’ın pasında Kerem Demirbay’ın attığı gol ders niteliğindeydi. Savunma yapan oyuncuyu kandırıp vücut çalışı ile geçerek önünü boşalttı, sıfırdan kaleciyi avlayan nefis bir şut çıkardı. Icardi’nin suskun kaldığı haftada Ziyech’in ardından attığı golle Galatasaray’ı rahatlatan isim oldu.
Okan Buruk, attığı golle görevini yapan ancak temposu düşmeyen maçta fiziksel olarak zayıf kalan Ziyech’i çıkarıp Kerem Aktürkoğlu’nu sahaya sürdü. Bu hamle maçın gidişatı üzerinde etki yaptı. Kerem’in enerjisi Galatasaray’ı 3. bölgeye taşıdı ve tuttu. Yorulan Demirspor, puana olan inancını da yavaş yavaş yitirmeye başladı ve son çeyrek Galatasaray’ın istediği şekile ve tempoya dönüştü.
Sonuç olarak Galatasaray zorlu deplasmanda, diri bir rakip karşısında önemli bir galibiyet aldı. Muslera net kurtarışları ile maçın yıldızıydı. Tam, “Sarı Kırmızılıların Icardi’nin skor katkısı olmadan da kazanabileceği bir maç oldu” derken suskun golcü uzatmada sahne aldı ve yine golünü attı. Okan Buruk’un Icardi’yi yürüdüğü hatta yürümediği, durduğu bir maçta bile oyundan çıkarmamasının hikmetini de böylelikle görmüş olduk. Bu tip oyuncuları saha performansından bağımsız düşünmek gerekiyor, unutuldukları anlarda sahne alıp gollerini atabiliyorlar. Tıpkı son ana kadar oyunda kalıp uzatmada ikinci asistini yapan Mertens gibi…