Adriano, bir dönemin gözdesiydi. Fakat bir anda ortalıktan kayboldu. Ardından bir yazı paylaştı. Tüm hikayesini anlattı.
Babasının ölümünden öncesi ve sonrasına değindi.
‘’Favela.’’ İnsanlar, bu kelimeyi yanlış anlıyor. Brezilya ve kenar mahallelerdeki küçük çocuklar hakkında konuşurken hep karanlık bir resim çiziyorlar. Acı ve sefalet görüyorlar. İçinde büyüdüğüm mahalleyi hayal edince, aslında ne kadar eğlendiğimizi hatırlıyorum.”
“15 yaşındayken Flamengo’da sol bektim. Yıl sonunda antrenörler, tüm çocukları sıraya dizip iki gruba ayırdı. ‘Sol taraf, serbestsiniz. Diğerleri kalacak. Adriano, güle güle’ dediler. Sonra yürürken, antrenörlerden biri ‘Hey! Adriano değil. O şimdilik kalacak’ diye bağırdı.”
“Tanrı elini hayatımıza atınca, açıklanabilir bir tarafı yoktur. O an yaşadığım, hayatta kalmakla ilgiliydi. Bunun son şansım olduğunu biliyordum. Öyleyse ne yaptım? Kavga ettim. Yoluma çıkan herkesi yumrukladım. Yabancıların anlamadığı başka bir şey de bu.” “Forvetler yarışmaz. Top ayağınıza geldiğinde ve arkanızda sizi öldürmeye çalışan iki büyük stoper varken, orada yarış değil, sokak kavgası olur. Ben ne yaptım? Önüme geleni yumrukladım!””Inter’e gittim, bana ‘İmparator’ diyenler oldu. Bunu nasıl açıklarsınız ki? Tanrı’nın eli işte. Henüz pek bir şey yapmamama rağmen herkes bana kralmışım gibi davranıyordu.” “Bazen gezegendeki en yanlış anlaşılan futbolculardan biri olduğumu düşünüyorum. İnsanlar bana ne olduğunu anlamıyor. Hikayeyi yanlış biliyorlar. Aslında çok basit. Dokuz gün içinde hayatımın en mutlu gününden en kötü gününe, cennetten cehenneme geçiş yaptım.””25 Temmuz 2004’te, Copa America finalinde Arjantin’le karşılaştık. Son dakikalarda bizimle alay ediyorlardı. Sonra bir anda top ayağıma geldi. Sert bir şekilde vurdum, gol. Beraberliği sağladık ama onları bozduğumuzu ve penaltılarda ne olacağını biliyorduk. Öyle de oldu.” ”Şampiyon olduk. Arjantin’i böyle yenmek, ülkem için, ailem izlerken… Muhtemelen hayatımın en mutlu günüydü. Kim olursanız olun, dünyanın zirvesine çıkabilir ve İmparator olabilirsiniz ama hayatınız değişebilir…”
”4 Ağustos 2004. Dokuz gün sonra Inter’e döndüm. Evden bir telefon aldım. Babamın öldüğünü söylediler. Kalp krizi geçirmiş. Bunun hakkında konuşmak istemiyorum ama size o günden sonra futbola olan sevgimin asla eskisi gibi olmadığını söyleyeceğim.”
“Babam futbolu sevdi, ben de sevdim. Bu kadar basitti. Bu, benim kaderimdi. Futbolu ailem için oynadım. Onlar için gol attım. Babam ölünce futbol, eskisi gibi olmadı. İtalya’da okyanusun karşısında, ailemden uzaktaydım ve bununla baş edemedim.”
“Moralim bozuldu. İçmeye başladım. Antrenman yapmak istemiyordum. Inter’le alakası yoktu. Eve gitmek istiyordum. Birkaç yıl içinde Serie A’da çok gol attım ve taraftarlar beni sevdi ama neşem gitmişti. O adam benim babamdı, bir düğmeyi çevirip tekrar eskisi gibi hissedemezdim.”
“Her yara fiziksel değildir. 2011’de aşillerim koptuktan sonra futbolun benim için bittiğini biliyordum. Ne yaparsam yapayım, hiçbir zaman eskisi gibi olamayacaktım. Aynı şey, babam öldüğünde de oldu. Tek farkı, bu yara ruhumdaydı. Bileğimde ve ruhumda büyük bir boşluk var.”
“Medya, bazen insan olduğumuzu anlamıyor. İmparator olmak, büyük bir baskıydı. Ben yokluktan geldim. Ben sadece futbol oynayıp, sonra içkisini içen, ardından çocuklarıyla takılmak isteyen bir çocuktum.”
“Bu, günümüz futbolcularından duyduğunuz bir şey değil çünkü her şey çok ciddi ve işin içinde çok fazla para var. Fakat ben dürüstüm, faveladaki o çocuk olmaktan hiç vazgeçmedim.”
“Basın, benim kaybolduğumu söylüyordu. Favelalara geri döndüğümü, uyuşturucu kullandığımı ve her türlü çılgın hikayeyi anlatıyorlardı. Fotoğraflarımı yayınlıyorlardı. Etrafımı gangsterlerin sardığını ve hikayemin trajedi olduğunu söylüyorlardı. Buna gülüyorum.”
“Her şeyin bir bedeli var. Fiziksel ve zihinsel olarak iyi değildim. Yardıma ihtiyacım vardı. Sao Paulo’nun tesislerine gittim. Dünyanın en iyi doktorlarından bazıları oradaydı. Depresyonla başa çıkmak için bir psikologla görüşmeye başladım ve kendimi toparladım.”
“İtalya-Brezilya arasında birkaç kez gidip geldim. Bir gün Bay Moratti, beni aradı ve ‘Nasıl hissediyorsun?’ diye sordu. ‘Artık Brezilya’da kalmak zorundayım’ dedim. Ayrılmama izin verdi, ona çok saygı duyuyorum.”
“Adriano, yuvasına dönmek için milyonlardan vazgeçti. Ama ruhunuza ne fiyat biçersiniz? Özünüze dönmek için ne kadar para harcarsınız? Babamın ölümünden sonra tekrar kendim gibi olmak istedim. İçtim mi? Evet. Ancak uyuşturucu kullandığım gün, annemin ve ninemin öleceği gündür.”
“Flamengo’da oynamak için Rio’ya gelirken, artık İmparator değil, Adriano olmak ve eğlenmek istiyordum. Kulübe 17 yıl sonra ilk lig şampiyonluğunu kazandırdık. Babam öldükten sonra hiçbir zaman eskisi gibi olamadım ama o sezon gerçekten evimde gibi hissettim.”
“Adriano, faveladaki çocuktu. Adriano, ninesiyle otobüsteki çocuktu. Adriano, Flamengo’nun serbest bırakacağı çocuktu. Adriano, savaşan çocuktu. Adriano ayakta kalan son o***** çocuğuydu. O kişi olmaktan hiç vazgeçmedim. Para ve şöhret, nereden geldiğinizi değiştirmez.“
“Dünya Kupası ve Libertadores hariç her şeyi kazandım. Berbat bir hayatım vardı. İmparatorluktan gurur duydum ama Adriano’suz İmparator bir işe yaramaz. Adriano, Tanrı’nın dokunduğu, kenar mahallelerden gelen bir çocuk. Adriano, favelalarda kaybolmadı. Sadece evine döndü.” (Çeviri: Anıl Şirin)