TSYD’NİN BİTMEYEN KONGRESİ!..
Aynı zamanda üyesi olduğumuz Türkiye Spor Yazarları Derneği, tarihindeki ilk Olağanüstü Genel Kurulu tamamlanamayarak ülke gündemine oturdu.
İki adayın yarıştığı seçimli kongrede divan başkanını dahi seçemeyen spor yazarları güvenilir ortak bir aday olarak Mehmet Atalay’ı belirlediler ama sağlıklı oy vermeyi dahi beceremeyerek, kongrenin iptalini el birliğiyle sağladılar…
Peşinen söyleyelim Atalay, görüntü itibariyle sağlıklı bir sonucun çıkmasının imkansız olduğu kongreyi erteleyerek aslında TSYD’ye en büyük iyiliği yaptı…
“Tarihin ilk Olağanüstü Genel Kurulu”‘ demek, aslında bugüne kadar kuranlar, büyütenler ve yaşatanlar tarafından nasıl korunduğu ortada olan bir derneğin hangi koşullara sürüklendiğinin de en büyük göstergesi…
Kongrenin “k” sinden, tüzüğün “t”sinden, etiğin “e”sinden bihaber bir iktidar (Oğuz Tongsir ve ekibi), genel kurul atmosferinde karşısına çıkması muhtemel sorunlara karşı hazırlıksız ya da eksik hazırlıklı bir muhalefet (Naci Arkan ve ekibi), birbirine ve sürece saygı durmayan bir genel kurul ahalisi…
Sanırız yukarıda saydıklarımız, kongrenin neden bu hale geldiğinin anlatılması açısından yeterli olmuştur!… Hatta ortaya çıkıp, bir çok kulüp kongresi izlediğini söyleyerek, seçimin yapılmasını, yönetimin de bir sonraki genel kurulda ibra edilmesini söyleyen spor yazarına bile rastladık daha ne olsun? :)) Hele açık oylamayla seçilmesi gereken kongre divan başkanlığı için ortaya çıkan yakın tabloda “ad okunması” suretiyle yapılan öneriye “deşifre oluruz” diyen mantığa ne demeli :))
Saçma ama herhalde TSYD’nin geleneğinde olmaması nedeniyle (!) tüzükte Olağanüstü Kongre’ye yönelik herhangi bir düzenleme yapılmamış…. Dolayısıyla demek ki olağan ya da olağanüstü olsun tüm genel kurulların aynı içerikte cereyan etmesi gerekiyor… Fakat nerdeee? Mevcut yönetim öyle bir gündem hazırlamış ki; güler misin ağlar mısın?
Gündemde yönetim kurulu faaliyet raporu, denetleme kurulu raporu ve ibra maddeleri yok … Sanki dersiniz tüzük tadilat kongresi…
Doğal olarak böyle eksik ve tüzüğe aykırı bir gündemle seçim yapmak mümkün değildi. Muhalefet buna tepki koydu, önerge verdi ve gündeme ibra maddesini ekletti. Ekletti de ne oldu; yönetim “sözde” hazırlıksız olduğu için göstermelik ve ne için olduğu anlaşılamayan bir oylamayla sözde ibra edildi.. Aslında Mehmet Atalay’ın madde eklenmesiyle oluşan yeni gündeme rağmen raporların okunmaması nedeniyle kongreyi iptal etmesi gerekiyordu ama yapmadı. Son ana kadar spor gazetecilerinin kendi onurlarını kurtarmaları için mücadele etti ama başaramadı…
Başarmazdı da!.. Çünkü buna uygun ne ortam ne de sağduyu vardı salonda…
Tam bir karmaşa, keşmekeş, bilgisizlik kasıp kavuruyordu ortalığı.. Gündemde sadece başkan adaylarına söz hakkı verildiği için hazırladığı listeyi divana sunan ve böylece konuşma hakkı alan üçüncü aday Tayfun Bayındır, muhteşem bir analiz ve sağlıklı bir üslupla aslında tüm gerçeğin özetini herkesin gözlerinin içine baka baka, tane tane anlattı… Anlattı da neye yaradı?
Gelelim sadede!.. Bu ülkenin spor medyasının mensupları böyleyse, tribünlerdeki şiddete, kulüplerin haline neden kafa yoruyoruz ki? Onları yönlendirecek ve denetleyecek olanlar kendi hallerine acısınlar…
Şimdi ne mi olması gerekiyor?… Bir kere Divan Başkanı Mehmet Atalay, derneğin kayyum niteliğini korumalı ve hazırlayacağı ortamla TSYD’yi sağlıklı bir seçim ortamına hazırlamalı. Bunu yaparken de yine Divan Başkanlığı sorumluğu içerisinde salon güvenliğini gerek özel gerek resmi kuvvetlerle sağlamalı, kendi meslektaşlarının onurunu tüm Türkiye önünde kurtarmalıdır…
(altug atalay- trabzonajans.com)