Habertürk yazarı Atilla Türker, PFDK ve Takhim Kurulu’nda dönen dolapların iç yüzünü yazdı. İşte o çarpıcı yazı:
Cezalar nasıl veriliyor?
Önce bir örnek vereyim. Tosic ucuz kurtuldu. Disiplin Kurulu üyelerinin her biri Tosic’in amcası ve yeğeni bile olsaydı eğer… Normal şartlarda… Bu cezanın 4 maçtan daha fazla olması gerekirdi.
Rakibe vurmak var, sahadan çıkmakta direnmek var, rakibe saldırmak var, başkasının akredite kartını kullanmak var, maçı saha kenarından izleyerek cezaya uymamak var.
Belirteyim. Sadece kafa vurmanın cezası 3 maç… O da en alt sınırdan uygulandığı takdirde… Ama ne oldu? “Bazı hususlar raporda yazmıyor” denildi… Şu denildi, bu denildi… Biraz da görmemezlikten gelindi.
Mevcut Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu üyelerine minnacık bile saygısızlık yapmak istemem elbet… 30 yıllık bir genelleme çerçevesinde… Şunu söylemek istiyorum. Futbol Federasyonu’ndaki bu kurulların hiçbir güvenilirliği yok.
Çünkü… Bu kurullar… Genelde… Ahbap çavuş usulü… Oluşturuluyor.
Yine genelde… Federasyon başkanı… Bağlı bulunduğu kulübe… Güzel duygularla yaklaşacak kişileri… Kurula alıyor.
Tapelere yansımadı mı, “Tahkim Kurulu 6-1, Disiplin Kurulu da 4-3 bizde” sözü.
Kim söyledi? Büyük bir kulübümüzün asbaşkanı… Hem de hukukçu.
Eğri oturalım, doğru konuşalım. Kurullara iteleme yöntemiyle doldurulan kişiler, ne derece adil olur. Aslında… Benimki de laf… Adil olmaları için bu kurullara alınmıyorlar ki!
Şu bir gerçek… Hangi kulüp, hangi ismi, bir kurula yerleştiriyorsa, karşılığını bekler. Amaç bu… O üye karşılığını vermezse eğer… Geçmiş olsun. Kurulu bir daha rüyasında görür.
Samimiyetime inanın lütfen… Kuruldan istediği karar çıktığı zaman… Anında telefona sarılarak bağlı bulunduğu kulüp başkanına saygılarını ileten kurul üyeleri bile vardı daha düne kadar!
Ve yine yıllar önce, “Federasyon başkanımız böyle istiyor” diye kurul üyelerine baskı kuran Disiplin Kurulu başkanları da…
Elbette ki… Bu olayların temelinde “karşılıklı kazanmak” yatıyor.
Kurula yerleştirilen bir üye, genelde kulübün kongre üyesi oluyor.
Bir racon çerçevesinde bu iş gerçekleşiyor. Daha federasyon seçimi yapılmadan çok önce… Her türlü itelemeler başlıyor. Federasyon başkan adayına açık açık söyleniyor, “Şunu al, bunu al” diye… Federasyon başkan adayı almayıp da ne yapacak! Ortada seçim var.
Tahmin edeceğiniz gibi… Bu tür atraksiyonları… Genelde… Büyük kulüp yöneticileri yapıyor. Bakmayın siz, “Bu ceza çok fazla” diye sürekli sızlandıklarına… Cezanın aslında daha fazla olması gerektiğini kendileri de iyi bilirler ama algı operasyonu doğrultusunda böyle dert yanarlar.
Peki… Bu çarpık yapı düzelir mi? Düzelmez. Bizdeki mevcut kulüp yöneticileriyle mümkün değil düzelmez.
Önce belli isimlerin ülke futbolundan elini çekmesi gerekiyor.
Kurulların oluşumu sırasında ön plana çıkan öyle kulüp başkanları var ki… İnanamazsınız. Çeşitli yöntemlerle federasyon kurullarına istediklerini alıyorlar, yerleştiriyorlar, çıkartıyorlar.
Camianın göbeğinde bulunan hemen herkes de… Durumu iyi biliyor.
Bir öneri getireyim mi! Bu kurul üyeleri, halen olduğu gibi, Futbol Federasyonu Başkanı ya da yönetimi tarafından değil… Değişik kurumlar tarafından belirlensin. Hangi kurumlar tarafından mı? Misal, Profesyonel Futbolcular Derneği, Futbol Antrenörleri Derneği, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi gibi… Camiadaki çatı kuruluşları tarafından önerilen hukuk adamlarına bu görevler verilsin.
Öyle ya da böyle… Çarpıklık sona ersin.
Adalet adına… İnandırıcılık… Güvenilirlik… Tarafsızlık… Bağımsızlık gelsin.
Hak ve eşitlik temin edilsin.
Ama acı gerçek şu: Böyle gelmiş, böyle gider… Çünkü… Birileri alışmış, ülke futboluyla, oyuncak gibi oynamaya… Bırakmazlar.
Kırdılar, böldüler, parçaladılar.
Oynamaya devam ediyorlar.