NUR İÇİNDE YAT HINCAL AĞABEY
Meslek büyüğümüz Hıncal Uluç ağabeyimizi yitireli tam bir yıl olmuş. Zaman çabuk geçiyor onu ve muhteşem yazılarını öyle çok özlüyoruz ki. Olaylara onun gibi aykırı bakabilen çok az kalem kaldı yazılı basında. Şimdi hayatta olsa acaba ne yazardı diye merak ettiğimiz öyle çok konu var ki. Mekanı cennet olsun diyerek dualarımızı büyük ustaya gönderiyorum.
Hıncal ağabeyimle yan yana Cumhuriyet Spor servisinde çalışmıştım. O zamanlar Hıncal ağabeyim Ankara büroya yazısını zarf içinde bırakırdı. Gazetenin matbaaları bulunan Ankara, İzmir, Adana’ya basılacak olan sayfaları matris adı verilen silindir şeklindeki kutularla gider, ertesi gün de o matrisler İstanbul Merkeze geri gelirdi. Hıncal ağabeyin yazıları da bu matris kutusuyla geri gelirdi.
Yazı günleri salıydı onun yazısını bir gün önce matrisden alıp okumak en büyük keyfimizdi. Sonrasında Haber müdürlüğü yaptığım Lig Tv’de de omuza omuza çalıştık. Pek çok anımız oldu ama en taze olanı ve üzülerek hatırladığım kendisinden bir konuda görüntülü görüş alacaktık. Canlı yayını, olası iş kazalarından olsa gerek hiç sevmezdi. Zoom ile yapılacak bir görüntü kaydı için bizim yönetmen arkadaşla oluşan bir iletişim eksikliğinden ötürü zoomla bağlandığı zaman kayıdın kendi söylediği gibi olmayacağını anlayınca hışımla yayını terk etmesini hiç unutmadım. Uzun süre izinsiz çalışıp bir gün izin yapıp işyerinde olmamdan kaynaklanan bu olayı hep üzülerek hatırlıyorum. Cebime “bir daha bu kanal için hiç arama” diye sms attı. Sonrasında gönlünü almak için çok hamle yaptıysam da bir daha yayına almak kısmet olmadı. Ama dostluk anlamında küsmedi.
Asistanı Yasemin hanım da arayı bulmak için uğraştı ise beceremedim. Bir gün aradığında küçük oğlumla yurtdışında olduğum yeri söyleyince şuraya da git burayı da gör dedi. Sonrasında Dumlupınar Şehitleri’nin 68 anma yılında Sabah gazetesinde babam Ayhan Hünalp’in aziz şehitlerimiz için yazdığı Teğmenim şiirini köşesine taşıdı. Mekanın cennet olsun Hıncal ağabeyim. Seni de yazılarını da kahkahanı da çok arıyorum.