Salonda beygir olur mu?

Eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın yazılarını Habertürk’te her hafta özenle okuyanlardanız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde birlikte çalıştığı Atalay, Türk sporunda pek çok yenilik yapmış, federasyon başkanlarının özerkliği konusunda da önemli adımlar atmıştı. Atalay’ın yazısından öğrendimize göre, genç atletimiz Yaren Kutay 110 metre engellide ikinci olur, milli takıma seçilir tebrik edilsin diye Spor İl Müdürünün makamına çağrılır. İl Müdürü “Ne koştun?” diye sorunca atletimiz, “110 metre engelli” der. Adını yazmayalım, dehşet müdür, “Engelin nerede bedende de mi kafanda mı?” diye sorar. Fıkra gibi bu olay, beni 12 Eylül sonrasındaki bir spor bakanına götürdü. Bakan Bolu’da bir salonu denetlerken Ergun Hiçyılmaz ağabeyimiz bakanın yanında daha önce buraya gönderilen kulplu beygirlerin nerede olduğunu sorar. Bakan o ana kadar kulplu beygir lafını hiç duymamış olacak ki “Salonun içinde beygir mi besliyorsunuz” der. Spor Bakanımız Akif Çağatay Kılıç’ın Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan ile birlikte spor konusunda ağırlığını biraz daha koyması en büyük temennimiz.

Galatasaray’daki soygun

Gazetemiz yazarı Turgay Renklikurt’un dünkü “UEFA Galatasaray’daki soyguna dur dedi” başlıklı yazısını ibretle okudum. Aslında kulüplerimizin çoğu ne yazık ki böyle yönetiliyor. Digitürk’ün ATV’nin ödediği yayın gelirleriyle bütçelerini kat ve kat büyüten kulüplerimizi yönetenler, attıkları imzalardan ötürü şahsi sorumluluk taşımadıkları için borç batağında yüzüyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan İddaa ve Spor Toto gelirleri sürekli ötelenen vergi borçları, SGK primleri ne yazık ki paraların savrulmasına neden oluyor. Bugün şirketlerin yönetim kurulu üyeleri ödenmeyen vergilerden SGK primlerinden sorumlu olup gerektiğinde haklarında yurt dışı çıkış yasağı konulabilirken, dernekler yasasına göre yönetilen kulüplerimizin idarecileri için böyle önlemler alınamıyor. Kulüpler Birliği’nin Futbol Federasyonu ile birlikte bir an önce gerekli yasal düzeltmeleri yaparak bu konulara el atması en büyük beklentimiz. Bağımsız uluslararası denetim kuruluşlarının tüm kulüplerimizin yan şirketleriyle birlikte denetleyip raporlarını kamuoyu ile paylaşmasında fayda var. Yoksa, tribünlere yapılan şovlar Türk futbolunun sonunu getirecek.

Sadece Özbek mi suçlu?

Galatasaray’ın finansal anlamda çökmesinde salt şimdiki yönetimi suçlamak da hata. Merhum başkan Özhan Canaydın’dan bu yana borç büyüye büyüye kartopu gibi oldu. Kimi sportif başarı yakaladığı için fazla eleştirilmedi, kimi kişisel menfaatler yüzünden ibra edilmeyerek akılları sıra cezalandırıldı. Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın kendisinden dinlemiştik. Kulübün çiçek işlerini yapan üyeden daha ucuza mal veren bir işletme bulduklarında önünü kestiği üyeler başka yerlerden yola çıkarak yönetimi eleştiriyordu. Kulüplerdeki bu ahbap çavuş ilişkilerini temizlemek lazım. Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım’ı Beşiktaş’ta Fikret Orman’ı,Trabzon’da Muharrem Usta’yı eleştiren kulüp üyelerini dinlerken kulüple olan menfaat ilişkilerini de sorgulayabilecek bir sistem olsa keşke.

AYBARS HÜNALP- GÜNEŞ

Önceki İçerikİBB Spor AŞ’den karne hediyesi: Ücretsiz buz pateni…
Sonraki İçerikPereira takımına kızdı: Ben taraftarın yerinde olsam…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz