Balkan futbolu uzmanı Süleyman Ulusoy, Bulgaristan ligi yazılarının ardından Rumen futbolun tanıtan bir analizi futbolmedya.com için kaleme aldı:
Balkan Futbolu sohbetimizi Bulgaristan’ın FK Ludogorets ve FK Arda kulüplerinin gelişim ve dönüşüm serüvenlerinden sonra bu defa Romanya Futbol Ligi’ni ekleyelim. Rumen futbolunda 1990 yılından sonra nasıl bir dönüşüm yaşandığını hep beraber izleyelim.
Rumen spor tarihine baktığımızda 1960-1970 yıllarını bir dönüşüm süreci olarak görebiliriz. O dönemin siyasi rejiminin, sporu ve sporcularının başarılarını kendi propagandası olarak görmesinden dolayı devlet sporda ciddi yatırımlar yaptı. Özellikle 80’li yıllarda atletizm, jimnastik, hentbol, futbol gibi alanlarda Rumen sporcular başarılar elde etti, Avrupa, Dünya ve Olimpiyat oyunlarında Romanya sporundan övgüyle bahsedilir oldu. Bunları yazarken hemen spontane bir isim aklıma geldi; Nadya Komanechi ama Romanya’nın futboldaki başarısı da çarpıcıydı.
Elbette futboldan bahsedecek olursak komşu ülke Macaristan’ın 50’li- 60’lı yıllarda esen fırtınasının Romanya futbolunu etkilediğini belirtmemiz lazım. Ferenc Puskas ve arkadaşları Avrupa’da bir güce dönüşmüştü. Aslında güç, kondisyon ve fizik temelli futboldan yeni, daha teknik, zarif ve göze daha hoş gelen futbola doğru bir evrim yaşanmaktaydı. İtalyan futbolunda bir defans patenti olan ’’CATENACCİO’’dan yeni bir TOTAL FUTBOL modeline bir geçişin habercisidir PUSKAS’lı Macar futbolu. Rumen halkının etnik ve sosyo-kültürel yapısında Fransız, İtalyan ve Macar kodlamaları çok açık hissedilmekte. Frankofon toplumunun bir üyesi, Eski Roma’nın bir parçası olarak kendini kabul eden bir milletin tabii ki de futbolu, akraba kabul ettiği halklardan düşünce ve yaşam felsefelerinden etkilenecektir.
Fransız futbolunun tekniği, İtalyan Catenaço anlayışının defans kurgusu ve Macarların asla mücadeleden vazgeçmeme özelliklerini kendi içine almış bir modele bürünmüş bir futbol stilini görmekteyiz kendilerinde.
Ülke futbolunun temel kulüplerinin hemen başında Steaua Bükreş var. Ordunun takımı olarak bilinen kırmızı mavililer bir ekoldür Romanya futbolunda. En ezeli rakibi de Dinamo Bükreş takımıdır. Emniyet teşkilatının takımı olarak bilinir. Bir diğer Başkent takımı da Rapid. Bu üç kulübün arasındaki çekişmeler her ülke futboluna damgasını vuran büyük takımlar gibi hem ezeli ve çekişmeli, hem de ülke futboluna rekabeti ve dinamizmi getirmektedirler. Bir diğer dikkatimizi çeken takımlar Universitate, Krayova, FK Kruj, Asra, Giurgiu.
Avrupa futbolunu takip edenler iyi bilir Rumen kulüplerinin çetin mücadelelerini. Şüphesiz ki Rumen kulüp futbolunun en büyük başarısı 1985-86 sezonunda Steaua Bükreş kulübünün Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanmasıdır. Finalde Barcelona gibi dev bir takımla karşılaşan, normal sürede 0-0 skor ile biten, penaltılarda çok nadir görülen bir sahne ile devleşen Rumen kaleci Dukadan kurtardığı 4 penaltı vuruşu hala zihinlerdedir. Stefan Iovan, Miodrag Belodedici, Tudorel Stoica, Lucian Balan, efsane orta saha oyun kurucusu Laszlo Boloni, ve Avrupa’da kasırga gibi esen muhteşem üçlü Victor Piturka, Marius Lacatus ve Gavril Balint efsane kadronun önemli isimleridir. Sadece Steaua için değil tüm Balkanlar için bir umut olmuştur aslında bu zafer. Doğu Avrupa’dan çıkan ilk şampiyon Steaua’dır. Bu başarılı ivme 1988-89’da ikinci bir FİNAL ile de devam etmiş oldu. AVRUPA ŞAMPİYON KULÜPLERİ YARI FİNALİNDE 05.04.1989’da STEAUA BÜKREŞ-GALATASARAY-4-0,19-04-1989’DA İzmir’de oynanan maçta skor 1-1. Çok muhteşem bir sezon sonrası (elediğimiz takımlar Rapid Wien, Neuchatel Xamax, AS Monako) GALATASARAY ELENMİŞ OLUP.FİNALE de STEAUA BÜKREŞ İLE MİLAN gitmiş oldular. Barcelona şehrinde CAMP NOU’da 24.05.1989 da RUUD GULİT VE VAN BASTEN in 2 şer gölüyle maçın skoru –AS MİLAN 4-0 STEAUA.
Her ne kadar FİNAL kaybedilmiş olsa da STEAUA BÜKREŞ VE RUMEN futbolunda YENİ EFSANELER DOĞDUĞUNUN AVRUPA VE DÜNYA FUTBOLUNA DUYURUŞUDUR o maç. Takıma bakar mısınız? Dev kaleci SİLVİO LUNG (Kaleci oğlu JNR. LUNG bugün bizim ligimizde KAYSERİSPOR’DA),DAN PETRESKU, MARİUS LAKATUŞ ve KARPATLARIN MARADONASI GHEORGE HAGİ.
RUMEN Futbol Adamlarının BALKAN ve Avrupa Futbolunda çok önemli bir yeri vardır. ENEİ EMERİCH, ŞTEFAN KOVASC, ANGEL YORDANESKU VE TÜRK FUTBOLUNUN DA UNUTULMAZLARI ARASINA GİRMİŞ MİRCEA LUCESCU. GALATASARAY’A LİG ŞAMPİYONLUKLARININ yanında AVRUPA SÜPER KUPASINI da kazandırmış bir hoca olarak, BEŞİKTAŞ KULÜBÜNE DE SAYISIZ BAŞARILAR kazandırmıştır. Milli takım macerası erken bitmiş olsa da,gençleştirmenin yolunu açmış ve ÜLKEMİZ Futboluna da ciddi katkıları olmuştur.
GALATASARAY demişken aklımıza ilk gelen isimlerden birisi hiç tartışmasız GHEORGE HAGİ. 17 MAYIS 2000 tarihinde UEFA KUPASINININ BAŞ mimarlarından ikisi RUMEN CİKA HAGİ VE GHEORGE POPESKU.
Her iki futbolcunun isimleri ebediyete kadar GALATASARAY TARİHİNDE yerini almıştır. 90’LI yılların Avrupa korku ve kompleksinin kırılmasının çok önemli ahenk taşlarıdır kendileri.Hele de çok yetenekli ve başarıya aç FATİH TERİM ve Türk futbolcularının yeni nesliyle bütünleşince BAŞARI kaçınılmaz olmuştur.Bir önceki yazıma da atfen dönecek olursam ,sevgili dostlar… Bakınız LUDOGORETS VE BULGARİSTAN Futboluna. Orada da aynı RUMEN ETKİLERİ. YENİ YAPILANMANIN temel taşları yine ROMEN YILDIZ OYUNCULARI.Tabii ki en başta COSMİN MOTİ.Kendisi bir eski DİNAMO BÜKREŞ oyuncusu. AVRUPA LİGİ GRUPLARINA GİRME maçında LUDOGORETSİN kalecisi VLADİSLAV STOYANOV kırmızı kart görünce oyundan atıldı. Kaleye defansın ortasında LİBERO oynayan COSMİN MOTİ geçti. Ve kurtardığı penaltı ile hem ülkesinin ezeli rakibine ders vermiş oldu,hem de LUDOGORETSİ AVRUPA LİGİ GRUPLARINA dahil etmiş oldu.Bugün LUDOGORETS ARENA stadyumunun efsane amigo tribününün adı da COSMİN MOTİ.
Bunu niye mi anlattım ayrıca,hatırlayınız… 17 NİSAN 2005’te, Kadıköyde, Şükrü Saraçoğlu stadyumunda FENERBAHÇE-BEŞİKTAŞ maçın bitimine 10 dakika kala BEŞİKTAŞ kalecisi OSKAR KARDOBA oyundan atıldı ve yerine Romen oyuncu DANİEL PANCU geçti. Gerisi zaten malum. PANKU bu maçtan sonra hala futbol ansiklopedilerinde ‘’Kadıköy Panteri’’olarak anılır.
Yazımın özetinde BALKAN FUTBOLUNUN NE KADAR İÇ İÇE olduğunu görmekteyiz, tarihsel olarak birlikteliğimizin ne kadar güçlü olduğu, kültür, sosyoloji, kader ve yaşama dair köklerin bir birinde beslendiğinin bir sonucudur esasında. SPORUN VE FUTBOLUN da YAŞAMA dair kanıtlarıdır aslında BALKAN EKSENLİ FUTBOL DÜNYASI. COĞRAFYANIN ÇETİN VE RÜZGARLI DAĞLARI VE OVALARINDA FUTBOL TUTKUNLARININ YOLLARI nasıl bir koca TUNA’YA DÖNÜŞTÜĞÜNÜN KANITIDIR ASLINDA BALKANLAR. Belki de ondandır Avrupa maçlarında Balkan takımlarını tutmamız.
Bir sonraki yazımda da inşallah ESKİ YUGOSLAVİYA FUTBOLUNA DEĞİNECEĞİM. Tam bir DERYA. VAR MISINIZ?…