MEHMET ERDEM: BEŞİKTAŞ’A ŞARKI YAPACAĞIM
Spontane yaşamayı seven, biz diline önem veren, mütevaziliği ve doğallığı ile gönüllere taht kuran, sesi ile dinleyicisini sonsuz bir yolculuğa çıkaran Mehmet Erdem:
Aslına Bakarsan Çıkarsız Bir Sevgi Bu!
Kim olduğunu bilmiyorum ama birinin hayatına dokunuyorum!
Spontane gelişen şeylere daha çok inanıyorum zaten. O an içimizden geliyorsa, samimi buluyorsak bu dinleyiciye de geçiyor. Bizim albümlerde hoşuma giden şey, bir popüler şarkılar oluyor bir de kıyıda köşede kalmış parçalar ve onlarında ayrı dinleyicileri var.
Barış Manço’dan Ahmet Kaya’ya, Sezen Aksu’dan Mehmet Güreli’ye,Ferdi Tayfur’dan Orhan Gencebay’a içine sinen samimi gelen her şarkıyı kendine has tavrıyla yorumlayarak hem şarkılara ayrı bir tat katıyor hem de gönlümüze dokunuyor. Mehmet ne ise Mehmet Erdem’ de o. Karşınızda tüm samimiyeti ile Mehmet Erdem…
Mehmet Bey, öncelikle röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Ben öncelikle Eğitim hayatınıza bakıldığında İzmir’de bir Fen Lisesinde okuyorsunuz sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde mühendislik. Müzik hayatınıza nasıl giriyor? Bununla başlamak istiyorum?
Müzik hep vardı hayatımda. Aileden de vardı… Dayım konservatuvarda halk oyunlarında hoca, aynı zamanda doktor. Ben küçükken babam klarnet çalardı. Küçüklükten beri enstrüman vardı elimde. İlk olarak 5 yaşımda mandolinle başladım, sonra bağlama, ud, cümbüş, buzuki çala çala ilerledim. Lisede de grubumuz vardı… Üniversitede de Kardeş Türküler’de çaldım yaklaşık 8 sene kadar. Arkasından film ve dizi müzikleri geldi. Okullar hayatın getirisi oldu biraz.
Ne güzel olmuş. Genelde ailelerin şöyle bir tavrı oluyor “oğlum ne yapacaksın müzisyen olup! Mühendis ol, müzik yapma, hobi olarak çal” diye yaşadınız mı böyle şeyler?
Tabi yaşadık öyle şeyler. Anne, babalar, evladının iyiliğini istiyor, mutlu olmanı istiyor. Garanticilik var de var işin içinde. Müzik öyle bir his değil yani ısrar etmek gerekiyor. İnat ettim bende öyle hemen olmuyor tabi hiç bir şey. Baya uğraştım (gülüyor). Ama şimdi herkes rahat ve mutlu. Şu an bir sıkıntı yok.
Sezen Aksu ile nasıl tanıştınız?
Albümden sonra oldu. “Hakim Bey”i yaptığımızda dinletmiştik, “Şanınız açık olsun ellerinize sağlık” dedi Sezen Aksu. Sonra şarkı çok ilgi çekince kendi 20 yıl sonra repertuarına aldı, sahnede söylemeye başladı. Beraberde söyledik hatta.
Evet Harbiye’de verdiği konserde sizi sahneye davet etmiş…
Ben seyirci olarak gitmiştim hiç beklemediğim bir anda sahnede buldum kendimi, dizlerimin bağı çözüldü. Ben normalde pek heyecanlanmam ama o gün çok heyecanlanmıştım. Hala hukukumuz devam ediyor kendisi ile. Türkiye’de Sezen Aksu’ya değmeyen kimse yoktur zaten.
Çok şanslınız. Ben kendisi ile çok tanışmak isterdim, nasıl bir kadın günlük hayatında çok merak ediyorum?
Gözünden sevgi fışkırıyor. Çok acayip bir enerjisi var. Zaten o bütün yaptığı işlere yansıyor bence.
Mehmet Erdem albümlerinde coverlara alıştık. Yeni albüm çalışmaları var mı? Coverlar belli mi?
Albüm çalışmaları var. Coverlar da var, yeni bir iki beste de var. Hem benim yaptıklarım var hem arkadaşlarımın besteleri var.
Hadi şarkılardan birinin adını söyleyin?
Bizde en zor iş şarkının adını koymaktır bu arada. Şarkıyı yapıyoruz ediyoruz ama o cümle son dakikada çıkıyor aslında yani şarkının ismi. Biz film ve dizi müzikleri de yapmış olduğumuz için saçmalıyoruz artık o konuda. İsim bulamamaya başlıyoruz, hele ki enstrümantal bir şey olunca kafandan uydurman gerekiyor çünkü söz yok zaten. Dediğim gibi son dakikada karar veriyoruz adlarına.
Spontane işler yapmayı seviyorsunuz o zaman?
Mesela albüme girdiğimizde karar veriyoruz bu şarkıları yapalım diye ama stüdyoya gittiğimizde bunu yapmayalım şunu yapalım diyebiliyoruz. Son albümde de vardı, örneğin bütün şarkılar bitmişti, radyoda Ferdi Tayfur’un, “Dur Dinle Sevgilim”ini duydum. “Bu şarkı çok güzel. Yeni kuşakta bilmiyor, söyleyelim” dedim. Hemen, son dakikada onu koyduk. Spontane gelişen şeylere daha çok inanıyorum zaten. O an içimizden geliyorsa, samimi buluyorsak bu dinleyiciye de geçiyor. Bizim albümlerde hoşuma giden şey, bir popüler şarkılar oluyor bir de kıyıda köşede kalmış parçalar ve onlarında ayrı dinleyicileri var. Konserlerde o parçaları istiyorlar mesela çok hoşuma gidiyor.
Dinleyici isteklerini dikkate alıyor musunuz?
Tabi alırız.. Bizi en iyi tanıyanlar onlar. Enteresan olan hissiyat, şu an biri beni dinliyor biliyorum. Kim olduğunu bilmiyorum ama birinin hayatına dokunuyorum. Şu an ve bu sorumluluk hissettiriyor. Daha üzerine ne koyabilirim, ben bu insanları daha nasıl mutlu edebilirim diye düşünüyorum. Çünkü çıkarsız bir sevgi bu aslına bakarsan! Ben onu tanımıyorum o beni tanımıyor ama bir şey paylaşıyoruz, bu özel bir durum. Sosyal medyadan ulaşıyorlar bize. “Mehmet şunu söylesene bunu söylesene” diyorlar. Dedim ki, bir daha ki albümün adını “Mehmet Şunu Söylesene” koyalım tamamen dinleyici isteklerini ön plana alalım. Uzun vadede böyle bir projemiz var.
Takım tutuyor musunuz?
.. Beşiktaşlıyım. Arada maçlara da gidiyorum. Ben o semtte de kaldım. Oranın ruhunu da çok iyi biliyorum. Orası gerçekten mahalle gibi. Beşiktaş taraftarının şu huyunu çok seviyorum herkes farklı düşünüyor bir sürü ayrı model var ama konu Beşiktaş olunca bir anda bir araya gelebiliyorlar. Ülkemizin özlediği şeyler bunlar aslında. Bir şekilde bir yerde anlaşmak yani.
Beşiktaş’a bir şarkı yapmak ister misiniz? Ya da gelseler şunu söyler misiniz falan diye?
Açığız öyle fikirlere. Yaparız tabi niye olmasın.
Stadyum Dergisi