Beşiktaş Kulübü yöneticilerinin, “1986-87 şampiyonluğu Beşiktaş’a verilmeli” talebi gündemin önemli maddesi olmayı sürdürüyor. Spor hukukçusu, Marmara Üniversitesi Dr. Dr. Öğr. Üyesi Ümit Orhan, Beşiktaş’ın TFF’ye yaptığı başvuruyu Futbolmedya için kaleme aldı:
1986 – 87 Futbol Sezonunun Şampiyonu Değişir mi?
Her şey eski futbolcu ve Süper Lig’de birçok kulübü çalıştıran Mesut Bakkal’ın kitabında yayınladığı, 1986-87 sezonunda Denizlispor futbolcusuyken Galatasaray’dan teşvik primi aldıklarını iddia etmesiyle başladı. Bunun üzerine Beşiktaş da TFF’ye başvurup 1986-1987 sezonuna ilişkin lig tescilinin iptalini, sıralamanın yeniden düzenlenerek söz konusu geçerli olan averaj kurallarının da dikkate alınarak 1986-1987 Futbol Lig Şampiyonu olarak kendilerinin tescil edilmesini talep etti. Tabii ki bu durum doğal olarak 1986-87 sezonu şampiyonu Galatasaray’ı rahatsız etti. Şimdilik durum kulüplerin karşılıklı basın açıklamaları ve sosyal medyadan karşılıklı atışma şeklinde ilerlemekte.
Gelelim TFF’ye yapılan başvuruyu hukuk yönünden değerlendirmeye… TFF Yönetim Kurulu’nun bu konuda doğrudan karar yetkisi olduğunu söyleyemeyiz. Yani böyle bir iddia söz konusu olduğunda evvela TFF’nin o konuda yetkili merciinin soruşturma yapması ve sonuçlandırması gerekir ki Yönetim Kurulu da buna göre karar versin. Örneğin bu iddia geçtiğimiz sezona yönelik olsaydı, TFF bünyesinde derhal soruşturma başlatılırdı. Süreç şu şekilde işlerdi:
TFF Yönetim Kurulu, ciddi bulduğu müsabaka sonucunu etkileme ve teşvik primi iddialarını incelenmesi için bünyesindeki Etik Kurulu’na intikal ettirirdi. Etik Kurulu, hazırlayacağı raporu TFF Yönetim Kurulu’na iletilmek üzere TFF Başkanlığına sunardı. TFF Yönetim Kurulu, Etik Kurulu raporunu değerlendirir ve gerek gördüğü takdirde kulüp hakkında disiplin yargılaması yapılması amacıyla ilgili kulübün Disiplin Kurulu’na (bu olayda PFDK) sevkine karar verirdi. PFDK da yargılamayı nihayete erdirirdi. Taraflar PFDK kararına karşı itirazlarını bir hafta içinde yine TFF bünyesindeki Tahkim Kurulu’na yapabilirlerdi. Nihai sonuca göre de TFF Yönetimi sıralamayı ve diğer hususları belirlerdi.
Ancak buraya bir parantez açalım. Niye geçen sezonu örnek verdik? Acaba daha eskiye gidilemiyor mu? Disiplin işlemleri soruşturma zamanaşımına tabidir. Yani olayın üzerinden belirli bir süre geçtiğinde o konu hakkında soruşturma açılamaz. Ama bakalım Futbol Disiplin Talimatı ne diyor?
“Müsabaka sonucunu etkileme şeklindeki disiplin ihlallerinin soruşturması zamanaşımına tabi değildir (m.14/3).”
E peki şimdiki engel nedir?
Anlatalım… 1986 – 87 sezonu futbol faaliyetleri devlet yönetiminde. TFF’yi bu yapıdan ayıran belirli ölçüde özerkliğe kavuşturan 3461 sayılı Kanun henüz ortada yok, çünkü Resmi Gazetede yayınlandığı 14.06.1988’e daha zaman var. Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü o zamanki sporun çatı kurumu. Dolayısıyla o zamanki kurumun disiplinle ilgili yönetmeliğine bakmak gerekir.
Eski Resmi Gazeteleri taradım. Maçın tarihi 31 Mayıs 1987. Yani 13 Eylül 1985 tarihli Beden Terbiyesi Ceza Yönetmeliği yürürlükte. O zaman ceza verme yetkisi Beden Terbiyesi teşkilatı içindeki Profesyonel Futbol Ceza Kuruluna ait. Bu Yönetmeliğe göre verilen cezalar; İhtar, yarışmadan men, hak mahrumiyeti ve saha kapatma cezalarıymış (madde 9). Yani küme düşme diye bir ceza henüz ihdas edilmemiş. Şikeyle ilgili hüküm ise şöyle: “Hileli ve danışıklı yarışma yapan veya yaptıranlar ve aracıları, bir yıldan üç yıla kadar hak mahrumiyeti cezası ile, teşekküller altı aydan üç yıla kadar yarışmalardan men cezası ile cezalandırılır (madde 31)”.
Kovuşturma zamanaşımı, sürekli hak mahrumiyeti cezasını gerektiren fiillerde üç yılın geçmesi ile ortadan kalkıyormuş. Kovuşturma zaman aşımının başlangıcı olay günü olarak belirlenmiş. Yürürlüğe giren bir sonraki yönetmelikte (11 Aralık 1987) dahi aynı süre korunmuş.
İşin özeti, bu iddia hakkında soruşturma açılması zamanaşımı engeline takılmaktadır. Beşiktaş’ın bu talebinin TFF Yönetimince kabul edilebilmesi hukuken pek mümkün gözükmüyor.
